Stephen King yazdıklarıyla tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Her yazdığı kitap olay oluyor, kitaplarından uyarlanan filmler her defasında en çok izlenenler arasına giriyor. Stephen King'in Türkiye'de yayımlanmış romanlarını ve kitap serilerini sizin için derledik.
Not: Kitap tanıtımları, tanıtım bültenlerinden ve Vikipedi'den alınmıştır.
1. Göz (Carrie)
2. Korku Ağı (Salem's Lot)
“Bak ve beni gör, cılız adam. Senin şömine önünde bir kitapla birkaç saat geçirdiğin gibi yüzyıllar geçiren Barlow’a bak. Bak ve elindeki sefil sopayla öldürmeye çalıştığın, gecelerin bu muhteşem yaratığını gör. Bana bak, yazar bozuntusu! Ben insan hayatlarını yazdım ve mürekkep olarak kan kullandım. Bana bak ve ümidini kes!” Jerusalem’s Lot küçük bir New England kasabasıdır ve burada da, benzeri yerlerde olduğu gibi dedikodular, tuhaf tipler ve saygı değer insanlar vardır. Tabii garip olaylar hakkında söylentiler de yok değildir; ama her kasabada olduğu kadar…
Yazar Ben Mears, çocukluk yıllarını konu alan ve o günlerden beri ona musallat olmuş korkularıyla yüzleşmek amacıyla bir roman yazmak için Lot’a döner. Çocukken tanık olduğu korkunç olayın gerçekleştiği ev Marsten Köşkü işte karşısındadır; fakat yeni ve gizemli kiracıları vardır. Kasabada bazı kuşkulu şeyler yaşanmaya başlayınca, Mears’ın belleğindeki karanlık anılar da canlanmaya başlar: Önce bir köpek hunharca öldürülmüş olarak bulunur, ardından bir çocuk kaybolur. Bunlar başlangıçta çok da sıra dışı olaylar olarak görülmez, fakat liste uzamaya başlar. Çok geçmeden kasabayı saran şaşkınlık hayrete, belirsizlikler dehşete dönüşecektir.
Televizyonu kapatın daha iyisi, koltuğunuzun yanı başındaki hariç, bütün lambaları da kapatın. Ondan sonra, bu loş ışıkta sizinle vampirler hakkında konuşalım. Sanırım, sizi onların varlığına inandırabilirim.
3. Mahşer (The Stand)
“Mahşer, macera, aşk, kehanet, alegori, fantezi ve realizm öğeleriyle harmanlanmış harika bir roman.”
The New York Times Book Review
Biyolojik denemeler yapılan bir kuruluştan kaçan biri, kısa süre sonra domino etkisiyle insanların yüzde doksan dokuzunu yok edecek mutasyona uğramış ölümcül bir grip mikrobunu yaymaya başlar. Hayatta kalmayı başaran korku ve şaşkınlık içindeki bir avuç insan kendilerini kurtaracak bir lider arayışı içine girer. Ve iki aday ortaya çıkar… Colorado’da bir halkevi kurmakta ısrar eden 108 yaşındaki hayırsever rahibe Abagail ve kötülükten başka bir şey düşünmeyen, kargaşadan mutlu olan şiddet yanlısı “kötü adam” Randall Flagg…
Yalnızca düşlerde var olabileceğini sandığımız karanlık bir hikâye…
4. Çağrı (The Dead Zone)
John Smith Geçirdiği ağır kazadan lanetli bir güçle uyanır. Geleceği görme yeteneğine sahip olmuştur. Ve insanlığı bekleyen korkunç kaderi görür…
John Smith paten kaymayı seven sıradan bir çocuktur. Bir gün paten sahasında geçirdiği küçük bir kaza hafif bir beyin sarsıntısına neden olur. John bu olayın üzerinde durmaz ve olağan yaşamına devam eder. Ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Farkında olmadığı bazı değişiklikler olmuş, önsezileri ve bazı duyguları gelişmiştir.
Yıllar sonra John bir kaza daha geçirir ve yaşamındaki bazı ayrıntılar belirginleşmeye başlar. Artık kimsenin duymadığı, bilmediği ve hissetmediği her şey onunla arkadaş olmuştur.
Korku ve gerilim yaratmakta bir fenomen olan Stephen King'le hiç kimse rekabet edemez.
5. Tepki (Firestarter)
Mc. Gee ve Vicky Tomlinson, 1969 yılında gizli bir örgütün piyasaya sürmek istediği bir ilacın ilk denemelerine katılmışlardı. Bir yıl sonra evlendiler ve küçük kızları Charlie doğdu. Charlie üç yaşındayken, bakışları ile oyuncak ayısını tutuşturdu.
Charlie sekiz yaşına gelince duygularını kontrol altına almayı öğrendi. Artık her zaman yangın çıkarıyordu.
Ama gizli örgüt, bu “büyük etkili, küçük silahı” kullanmayı planlıyordu.
6. Kujo (Cujo)
Kujo iri cüssesine rağmen uysal, akıllı ve sevilen bir köpektir. O da diğer köpekler gibi insanlara sadakatle bağlıdır. Ne var ki beklenmedik bir biçimde bir yarasa tarafından ısırılır. Artık ne Kujo bildik bir köpektir, ne de hayat bildik bir şekilde devam edecektir.
“Canavarlar asla ölmez.”
-Dallas Times Herald-
7. Christine
Plymouth Fury model bir araba olan Christine'in geçmişinde pek çok gizemli olay vardır. Asıl sahibinin habis ruhunu taşıyan Christine, hurda haldeyken yeni sahibine satılır ve artık önlenemez olaylar zinciri yeniden başlar. Yeni sahibinin ona saplantı derecesinde bağlanması, sözüm ona tamiri sırasında aslında onun kendi kendini yenilemesi ve çevresine yaydığı ama sahibinin asla fark edemediği ölümcül enerji, Christine'in taşıdığı katil ruhun en belirgin ipuçlarıdır. Christine sahibinin tüm zaaflarını sonuna kadar kullanarak etrafına ölüm saçarken, çevredekiler olan biteni en sonunda fark ederek, çareyi kendi hayatlarına dahi mal olabilecek bir son hazırlamakta bulurlar. Artık iyiyle kötünün, yaşamla ölümün mücadelesi sona erecek, Christine için hesap zamanı gelecektir.
“Deneyimli yazar King'den soluk kesen muhteşem bir eser…. Kitabın hızlı temposuna okuyucular güçlükle ayak uyduracaklar.”
-New York Times-
8. Hayvan Mezarlığı (Pet Sematary)
“Kutsal Mezarlığa gömülen ölüler, kısa sürede yeniden hayata dönerler.”
-Bir Kızılderili İnancı-
Stephen King okurlarını, doğaüstü olaylarla bezenmiş heyecanların doruğuna götürüyor
Dr. Louis Creed ve ailesi eski kızılderili mezarlığındaki ruhların gazabına uğramışlardı… Bunun elbette nedenleri olmalıydı!..
9. Ceset (The Body)
Editör notu: Stephen King'in iki bölümden oluşan, aynı zaman beyaz perdeye de uyarlanmış kitabı. Baskısını bulmak neredeyse imkansız.
10. Ateş Yolu (Roadwork)
Yazarın 1981'de, Richard Bachman takma adıyla yayımladığı ve neredeyse doğa üstü olay geçmeyen tek tük birkaç kitabından biri.
11. Azrail Koşuyor (The Running Man)
İlk kez orijinal ciltsiz olarak 1982'de King'in Richard Bachman takma adıyla yayımlandı. 1985'te King'in kısa romanlarını içinde barından The Bachman Books adlı antolojide yer aldı. Roman, ülke ekonomisinin bozulduğu ve dünyadaki şiddetin arttığı 2025 yılının distopik Amerika'sında geçmektedir.
Kitapta protagonist Ben Richards, dünyanın herhangi bir yerine gitmesine izin verilen yarışmacıların ve onları öldürmekle görevli olan “Avcılar”ın yer aldığı Koşucu adlı bir yarışmaya katılır. Kitap “geri sayım” biçiminde düzenlenmiş toplam 101 bölüme sahiptir. “Eksi 100 ve Geriye Sayma” başlıklı ilk bölümden başlayan geri saymalar “Eksi 000 ve Geri Sayma” bölümüne kadar sürmektedir.
Azrail Koşuyor, kitabın piyasaya sürülmesinden beş yıl sonra 1987'de Ölüme Karşı Koşan adıyla serbest bir şekilde filme uyarlandı. Richards rolünde Arnold Schwarzenegger yer aldı. Film daha sonra birkaç ev bilgisayarında yayımlanan bir video oyununa dönüştürüldü.
12. Uzun Yürüyüş (The Long Walk)
Askeri bir diktatörlükle yönetilen distopik bir Amerika'da geçen roman, Amerika Birleşik Devletleri'nin totaliter bir modeli tarafından her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen eziyetli bir yürüyüş yarışmasındaki yarışmaları konu edinmektedir. 2000 yılında Amerikan Kütüphane Derneği, kitabı 1966 ve 2000 arasında yayınlanan genç okurlar için en iyi 100 kitaptan biri olarak gösterdi.
Yayımlanan ilk King romanı olmasa da Uzun Yürüyüş, King'in yazdığı ilk romandır ve 1966-67 yılları arasında yazmaya başlamıştır.
13. Ejderhanın Gözleri (The Eyes of the Dragon)
tr.wikipedia.org
Bir anlatıcının ağzından eski zaman ait bir krallıkta geçen fantastik bir hikâye. Kral Roland'ın vârisleri oğulları Peter ve Thomasdır. Büyük olması nedeni ile her ne kadar Peter kral olmaya yakın aday gözükse de krallıkta çirkin emelleri olan büyücü Flagg onun yerine daha rahat manüple edebileceği Thomas'ı kral yapmak istemektedir. Bu amaçla Flagg hazırladığı bir senaryoyla kralı içkisine zehir katarak öldürür ve suçuda Peter'in üzerine atarak onu krallıkta bir kuleye kilitletir. Zayıf Thomas'ı da kral yapar.
Ancak Peter bu işten sıyrılmak için planlarını yapmaya başlar. Kendisine getirttiği peçetelerden her gün bir ip yolarak bir bebek evindeki tezgâhta onlardan kaçış için kullanacağı urganı dokumaya başlar. Yıllar sonra kaçış planını gerçekleştireceği sırada eski arkadaşları ve Thomas'da gerçek suçlunun Flagg olduğuna kanaat getirmiştir. Kaçış gerçekleşir ve nihayetinde krallık gerçek sahibine kavuşur.
14. Sadist (Misery)
tr.wikipedia.org
Sadist (1987), Stephen King'in korku ve psikolojik gerilim türünde yazdığı bir romandır. Roman, 1988 yılında Dünya Fantezi Ödülleri'nde en iyi roman dalında aday gösterilmiştir ve daha sonra aynı isimle filmi çekilmiştir. Aslında, Stephen King 1985 yılında kitabını Richard Bachman mahlası ile çıkartmak istemiştir ancak kitap yayınlanmadan önce mahlası ifşa olmuştur.
Roman, ünlü yazar Paul Sheldon'un yazmış olduğu Misery Chastain kitabıyla ilgilidir. Paul, bir gün trafik kazası geçirir ve çok büyük bir hayranı olan Annie Wilkes tarafından kurtarılır, ardından hayranının evine götürülür. Annie önce, Misery'in son kitabında ne olduğunu öğrenmeye çalışır, ardında da Paul'u kendi istekleri doğrultusunda hikâyeyi değiştirerek yeni bir kitap yazmaya zorlar.
15. Şeffaf (The Tommyknockers)
Dün gece geç vakit ve önceki gece, Kapıya Vuran Tommy’ler, Kapıya Vuran Tommy’ler kapıya vurdular…
Her şey tanıdık görünse de artık hiçbir şey aynı değildi.
Bir yaz günü ormanda gezinen Bobbi Anderson daha önce defalarca geçtiği yerde bir şeye takılır. Onun ve tüm kasabanın kaderini değiştirecek bir şeye…
O sırada çok uzaklarda olan Jim Gardener (şair, alkolik ve intihara meyilli) arkadaşı Bobbi’nin sesini (kendi zihninde) duyup geri döndüğünde “değişen” ve “gelişen” bir kasabayla karşılaşır.
Belki bin yıldır toprağın altında gömülü kalmış bu gizemli, metal cisim kasabadaki herkesin bedenini… aklını ve… ruhunu tek tek ele geçirmektedir.
16. Hayatı Emen Karanlık (The Dark Half)
Thad Beaumont yıllarca George Stark takma adını kullanarak romanlar yazdı; bu adla ün ve para kazandı, kitapları “çoksatanlar” arasında yer aldı. Fakat bir gün bu takma adın ifşa edilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, yıllardır yapmak istediği şeyi yapıp gerçeği kamuoyuna açıklama kararı aldı ve popüler bir dergiye verdiği röportajla birlikte Stark’ın cenaze törenini düzenledi. Artık George Stark yoktu. Thad bir daha bu isimle kitap yazmayacaktı. Ne var ki, Stark’ın “öldürülmesinde” katkısı olan kişiler birer birer cinayete kurban gitmeye başlayınca bunun o kadar da kolay olmayacağı ortaya çıktı.
Thad Beaumont’un hayatında bir şeyler fena halde ters gitmeye başlamış, kâbuslar geri dönmüştü.
Ve serçeler yine uçmaya başlamıştı…
Parmak izlerini ve ses-izlerini unutuyorsun. Thad ve Liz’in soğukkanlılıkla onun gerçek olduğunu, gerçek kalmak için cinayet işleyeceğini iddia ettiklerini unutuyorsun. Onlara sadece intikam peşindeki bir hayalete değil, hiç var olmamış bir adamın hayaletine inanmanın ne kadar kaçıkça olduğunu söyledin. Ama yazarlar hayaletleri DAVET ederler. Onlar hiç var olmamış dünyalar yaratırlar, oraları hiç var olmamış insanlarla doldururlar, sonra da bu hayal dünyalarına katılmamız için bizi davet ederler.
17. Ruhlar Dükkanı (Needful Things)
Maine, Castle Rock kentinde yeni bir mağaza açılmıştı. Burada, hayalleri süsleyen, arzuları tatmin eden, hatta ancak rüyalarda görülebilecek türden pek çok eşya vardı. Yani o mağazada herkes için ne gerekiyorsa tümü satılmaktaydı.
Mağazanın adı mı? Eh, o da kuşkusuz orada satılanlara uygun olacaktı: Gerekli Şeyler.
Gerekli Şeyler dükkanının sahibi olan Leland Gaunt, karanlık ve gizemli bir yabancıydı. Ama insanların gizli arzularına ulaşmak için ödemeye hazır oldukları bedel konusunda ise tam bir uzmandı. Evet, her şeyin bir bedeli vardır ve bu, ruhunu şeytana satmak anlamına gelse bile Castle Rock'lılar bunu ödemeye hazırdı.
Gerekli Şeyler dükkanı kente yayılan lanetin ve neredeyse cinnetin kaynağıydı; Leland da olanları keyifle izliyordu. Bu histeri çılgınlığına ancak ruhunu satmayan biri dur diyebilirdi.
18.
Yalnızca karıkoca arasında yaşanan bir oyundu bu. Gerald’ın oyunu. Ama bu kez Jessie oyun oynamak istemiyordu. Bacakları iki yana açık, kolları karyolanın başucuna kelepçelenmiş bir halde yatarken kocasının tepesinde dikilip ağzından salyalar akarak bakı-yor olması onda tiksinti uyandırmıştı, adeta kendini aşağılanmış hissediyordu. Kocasına okkalı bir tekme savurdu. Hem de en can alıcı noktasına… Kalp krizinden ölen Gerald şimdi yerde yatıyordu. Tatil için geldikleri göl kenarındaki bu yazlık evde Jessie’yi yapayalnız ve çaresiz bırakmıştı. Tanrı’nın unuttuğu bir yerde, medeni dünyaya kilometrelerce uzaktaydı. Çığlıklarını kimse duya-mazdı.Yapayalnızdı. Yalnızca kafasının içinde konuşan, tartışan kendisiyle alay eden sesler vardı…
19. Dolores Claiborne
Dolores Claiborne, kendi deyimiyle cadının biri. Aksi, ağzı bozuk ve berbat bir yaşamı var. Little Tall Adası’nda yaşayanlar, kocası Joe’nun ölümünün hikâyesini öğrenmek için tam otuz yıldır bekliyor. Polis ise adanın yatalak kadını ve Dolores’in işvereni olan Vera Danovan’ın bir gün önceki ölümünü merak ediyor. Konuşmaktan başka çaresi olmayan Dolores Claiborne’nun anlattıkları, onun hem itirafı hem de savunması…
Dolores ile Vera arasındaki garip yakınlık ve onları birbirlerine bağlayan ürkütücü gerçek, sevginin ne kadar coşkulu, sonucunun ise ne kadar korkunç olduğunu gösteriyor…
Belki de her okuyucu Dolores için değişik bir yargıya varacak, ancak onun karanlık odasına girenler, büyüleyici hikâyesini unutmayacaklar. Stephen King’in diğer romanlarından farklı bir çizgiye sahip olan bu roman, sadece King hayranları için değil, tüm kitapseverler için de bir klasik niteliğinde.
20. Uykusuzluk (Insomnia)
Ralph Roberts sıradan bir insandı ta ki uykusuzluğun pençesine düşene kadar…
Artık gerçekle hayal arası bir dünyada, korkunç kabuslarla boğuşmakta, kasaba halkını tek tek birer birer canavara dönüştüren şeytani ve ölümcül gücü çaresizce seyretmektedir.
21. Falcı (Thinner)
Burnu çürümüş ihtiyar çingene daha sıska..diye fısıldayarak bir sevgili gibi yanağını okşadı.
İyi bir koca ve sevgi dolu bir baba olan Billy Hallecek Connecticut'ta yaşamakta ve New York'ta avukatlık yapmaktadır. Amerikan, iyi, yaşamın keyfini çıkartan bir kurban! Pahalı bir ev, iyi bir aile, itibarlı bir meslek…Normalden yirmi beş kilo fazlası var, otuz altı yaşında ve doktorunun sürekli hatırlattığı gibi kalp krizi riski altında.
…ve günün birinde güney Connecticut'da bir çingeneye arabasıyla çarpması sonucu Billy Halleck'in tüm yaşamı değişir.
Bölgesel mahkemede sevimli yargıç ve dost şerif tarafından aklanmasına karşın karanlık ve daha kötü bir karar alınmıştır hakkında.
22. Çılgınlığın Ötesi(Rose Madder)
Dehşetin soğuk parmaklarına dokunmaktan çekinmiyorsanız,
Stephen King sizi bu kitabı okumaya çağırıyor.
Korunmasız bir kadın için böylesi dehşetli bir dünyada yaşamanın zorluğunu bilenleriniz vardır mutlaka. Siz de Rose gibi kötülük timsali bir kocaya sahipseniz çıkış yollarınız tek bir noktada birleşecektir. Kaçışta!… Ne var ki Rose diğer kader arkadaşlarından farklı olarak, peşine düşen kocasının artık aklının sınırlarını çoktan aştığını ve çılgınlığın ötesine geçtiğini biliyordu. Her solukta tehlikeli bir dönmedolaba binmiş gibi yaşamla ölüm, hayalle gerçek arasında dönüp duruyordu…
Dehşetin soğuk parmaklarına dokunmaktan çekinmiyorsanız, haydi!
23. “Yeşil Yol” roman dizisi (The Green Mile)
tr.wikipedia.org
Roman 1930'larda ABD'de ağır suçlar işlemiş ve idam cezaları almış mahkûmların bulunduğu Could Mountain hapishanesinin E bloğunda geçer ve hapishane gardiyanlarından Paul Edgecombe'un ağzından anlatılır. Ölüm sıralarını bekleyen mahkûmlara bir de isim takılmıştır: “Yürüyen ölü”. Mahkûmlar 'İhtiyar Sparky' (Kıvılcım saçan) diye adlandırdıkları elektrikli sandalyede cezalarının infaz edilmesi için sıralarını beklerlerken, buraya getirilen dev cüsseli ve saf kalpli John Coffey adındaki mahkûm başta Paul Edgecombe olmak üzere herkesin hayatını değiştirecektir.
John Coffey İki küçük kıza tecavüz ederek öldürmek suçundan yargılanıp idama mahkûm edilmiştir. Ancak bu vücudu iri yarı ama beyni ve kalbi çocuk gibi olan adam idamlıklar koğuşuna getirildiği andan itibaren tüm insanlara hatta farelere bile gösterdiği derin sevgi ve merhametle gardiyanların ve mahkûmların sempatisini kazanır. Gardiyanlar Coffey'in bu suçu işlememiş olabileceğini düşünmeye başlarlar. Ayrıca Coffey bazı garip güçlere de sahiptir. Ölmüş bir fareyi diriltir, gardiyan Paul Edgecombe'un bir türlü geçmeyen hastalığını nefesiyle iyileştirir ve hapishane müdürünün ölümcül bir hastalığa yakalanmış karısını sağlığına kavuşturur. Psişik güçleri ile Edgecombe'a suçla ilgisi olmadığı olay anını gösterir. Artık bu insanlar Coffey'in suçsuzluğuna emindirler ama yargı kararını vermiştir bir kere ve infaz gerçekleştirilecektir.
24. Yaratık (Desperation)
Nevada’nın bitmek bilmez yollarının büyük bölümü çöllerin ortasındadır. Bu çöllerden geçenler ister istemez tedirgin hissederler kendilerini. Çünkü varacakları yere kadar tanımsız bir korku eşlik eder onlara. 50 numaralı yolda güneşin altında seyahat eden insanlar, gidecekleri yerlere asla varamayacaklardır: yani New York City’deki evlerine dönen Profesör Jackson ve karısı, lake Tahoe’ya tatile giden Wenworth-Ohio’lu Carver ailesi ve bir Harley motosiklet üzerinde seyahat eden orta yaşlı ünlü yazar Johnny Marinville. Bir yol levhasına çivilenmiş kedi ölüsü, Çin Çukuru denen bir dağın yamacına kurulmuş Desperation isimli küçük madenci kasabasının işaretidir. Bölgede trafiği yöneten kişi, kendisini kanun olarak gören dev yapılı polis Collie Entragian’dır. Arabanızın plakası çalınmış ya da düşmüşse, veya lastiğiniz patlamışsa işiniz bitik demektir. Bölgede korkunç şeyler olmaktadır ve Entragian, işin sadece görünen yüzüdür. Desperation’u etkisine alan gizem ve kasabayı bir virüs gibi sarmış olan kötülük, korkunç ve dehşet vericidir.
Tanrısal güçle kötülüklerin karşı karşıya geldiği bu romanda Stephen King, soluk soluğa bir maceraya çağırıyor okurlarını.
25. Kemik Torbası (Bag Of Bones)
Ünlü bir yazar olan Michael Noonan karısının ani ölümüyle adeta hayata küser. Ne yaptığı işe, ne de çevresine karşı bir isteği kalmamıştır. Tüm bunların yanında yaşadığı yalnızlık duygusu, beraberinde bunalımları ve kabusları getirir. Her gece Sara Laughs adını verdikleri yazlık evlerini rüyalarında görür. Karşı koyamaz ve gider. Artık yeni bir hayata uyanacağını düşünmektedir.
Ne var ki hiçbir şey göründüğü gibi değildir. O lanetli evde, kabuslarının birer gerçek olduğunu anlaması uzun sürmez. Burası, dünyanın bu cennet köşesi, aslında hayal ve gerçeğin birbirinden ayrılamadığı bir cehennemdir.
26. Maça Kızı (Heart In Atlantis)
Stephen King'in ilk romanı “Göz” 1974'te yayınlandıktan bir yıl sonra Amerika son askeri birliklerini de Vietnam'dan çekti. O günlerin savaş ve savaş karşıtı gösterilerinin görüntüleri on yıl boyunca TV ekranlarından silinmedi.
Birbirine bağlı öykülerden oluşan “Maça Kızı”, 1960'la 1999 yılları arasını kapsamaktadır. Her öykünün temelinde altmışlı yılların ve Vietnam Savaşı'nın derin izleri yatmaktadır.
Kitaba adını veren öykü bir grup kolej öğrencisinin tutkuyla bağlandıkları kağıt oyunu sayesinde savaşı kendilerinde protesto etme yolunu keşfetmelerini ve hepsinin kalplerinin karanlık yüzündeki kötülükle yüzleşerek, içlerinde uyumakta olan canavarın çığlıklarını kahkahalarla bastırışını anlatmaktadır.
27. Yüzyılın Fırtınası (Storm Of The Century)
Little Tall Adası sakinleri, kuzeydoğudan esen korkunç fırtınaya defalarca maruz kalmıştı ama bu sefer durum çok farklıydı çünkü fırtına, beraberinde çok daha kötü bir şeyi de getirmişti.
Adaya ilk kar taneleri düşerken, yaşlı Martha Clarendon kelimelerle anlatılamayacak kadar korkunç bir şekilde öldü. Bu ölümün sorumlusu Andre Linoge’ydi… Ve kendisini yakalamaya geleceklerini bildiği halde, gümüş kurt başlı bastonuyla Martha’nın koltuğunda oturmuş bekliyordu.
Ada sakinlerini birbirleriyle, en kötüsü de kendi kendileriyle karşı karşıya getiren bu zihin okuyucu şeytani adam, kısa sürede tam bir kâbus haline geldi. İğrenç sırların kanlı işaretlerle, büyünün ölümcül gerçeklerle iç içe geçtiği ve çocukların bile ölümü enselerinde hissettiği bu kâbustan kurtulabilmenin ise yalnızca tek bir yolu vardı. Linoge de onu öneriyordu zaten: “Bana istediğimi verin, gideyim!”
28. Tom Gordon'a Aşık Olan Kız (The Girl Who Loved Tom Gordon)
29. Rüya Avcısı (The Dreamcatcher)
Bir zamanlar lanetli Derry kentinde dört arkadaş birbirine yardım ederek kahramanca bir şey yapmışlardı ve bu asla anlayamadıkları bir şekilde onları değiştirmişti.
Yirmi beş yıl önce Down sendromlu bir çocuğu zorbaların ellerinden kurtaran ve artık farklı yaşamları ve sorunları olan Beavy, Henry, Pete ve Jonesy her yıl düzenledikleri geleneksel kamp tatili için Maine ormanlarında buluşurlar. Sessiz sakin bir dinlencenin hayalini kuran arkadaşların kampına gelen bir yabancı, gökyüzündeki ışıklar hakkında anlamsız sözler mırıldanmaya başlayınca kamptaki huzur bir anda yok olur. Dört arkadaş tam da bu zoraki misafirden kurtulmanın planlarını yaparken ansızın kendilerini başka bir dünyadan gelen korkunç bir yaratıkla giriştikleri ölüm kalım savaşının içinde bulurlar. Hayatta nasıl kalabileceklerinin sırrı ortak geçmişlerinde ve Rüya Avcısı’nda saklıdır.
Stephen King’in korkunun sınırlarını denediği Rüya Avcısı, eleştirmenlere göre Kemik Torbası’nın ardından yazdığı en ürpertici romandır.
30. Buick 8 (From A Buick 8)
Pennsylvania kırsalında Eyalet Polisi D Birliği Merkez binasının arkasında bir B barakasında 1979 yılından beri bir sır saklıyordu.
Otoyolun üstündeki bir benzin istasyonundan aldıkları çağrıya giden polis memurları Ennis Rafferty ve Curtis Wilcox terk edilmiş bir Buick Roadmaster ile geri dönerler. Curt Wilcox eski arabalara meraklıdır.
Ve bu arabayı görür görmez bir terslik oldugunu anlar? hem de büyük bir terslik. Birkaç saat sonra, Rafferty ortadan yok olunca, Wilcox ve meslektaşları arabanın tehlikeli olmaktan da öte bir şey oldugunu anlarlar ve bunu halktan gizlemeye karar verirler.
Curtis’in aşırı merakı, araştırmaları derinleştirmesine neden olur. Yıllar ilerledikçe karakoldaki polisler barakada gizledikleri esrarı kanıksarlar. Barakanın ortasında duran Buick 8 soluk alan bir natürmont tablosu gibi – biraz bu dünyayı içine çeker, biraz da geldigi bilinmeyen dünyaya dışarı atar.
2001 sonbaharında Wilcox feci bir trafik kazasında can verir. 18 yaşındaki oğlu Ned, sık sık karakola gelmeye baslar. Çimleri biçer, camları siler, farları kırar. Başkomiser Sandy Dearborn, oğlanın babasıyla bağlarını koparmak istemediğini anlar ve onu D Birliği ailesinin bir ferdi olarak kabul eder. Babası gibi Ned de bilinmeyenleri yanıtını öğrenmek ister. Böylece esrar perdesi kıpırdanmaya baslamakla kalmaz, emektar polislerin hem vicdanlarını, hem de akıllarını kurcalar.
Buick 8 ölümcül sırlara duydugumuz tutkuyu yanıtları olmadığı halde esrarengiz olaylara yanıt arama merakımızı bilinmeyene karşı hissettiğimiz dehşeti ve cesareti dile getiren harika bir gerilim romanı.
31. Cep (Cell)
Ekim ayının sıradan bir günüydü. Her şey olağan akışında devam ediyordu. Boston'da Boylston Caddesi'nde sevinçten adeta uçarcasına yürüyen Clayton Riddell içinse hayat, çok daha mutlu ve umut vericiydi. İyi bir çizgi roman anlaşması yapmış, geleceğin umut dolu kapıları artık önünde açılmaya başlamıştı. Ancak her şey bir anda olup bitti. Tahribatın nedeni, herkesin cep telefonlarından yayılan ve sonradan Frekans adıyla anılacak olan sinyaldi. Clay ve bu faciadan kıl payı kurtulan birkaç kişi, kendilerini medeniyetin zifiri karanlık çağında, etraflarını saran kaos ve inanılmaz bir katliamın içinde buldular. Frekans yüzünden insanlar akıldan yoksun bir sürüye dönüştü ve onlar için evrim başladı…
32. Bir Aşk Hikâyesi (Lisey’s Story)
Lisey Debusher Landon, iki yıl önce kocası Scott'ı yitirmişti. Yirmi beş yıl süren evlilikleri boyunca birbirlerine derin bir içtenlikle bağlı kalan karı-koca arasındaki bağ öylesine güçlüydü ki, birçok insan bu durumu tuhaf bulmuştu. Pek çok ödül kazanmış ünlü bir yazar olan Scott karmaşık bir adamdı. Evlenmeden önce, ilişkilerinin ilk günlerinde Lisey ondan kitapları, kan ve boollar hakkında çok şey öğrenmişti. Çok sonraları kocasına bir yandan korkudan dehşete düşürerek korkunç kâbuslar yaşatan ama bir yandan da tedavi ederek ona yeni fikirler veren gerçek dışı(!) bir yere gittiğini öğrenir. Nasıl mı? Onun ardında bıraktığı, basılmamış yazılarını düzenleyerek! Bu sıra dışı yolculukla Lisey, kocasının şimdiye kadar tanımadığı karanlık dünyasını keşfetmek zorunda kalır. Çılgınlık derecesindeki tutkuları ve aşkın gizemli dilini anlatan bu roman, King'in yaratıcılığının kaynağından bir şelale gibi dökülüyor.Bir Aşk Hikâyesi, ünlü yazarın belki de bugüne dek yazdığı en kişisel ve güçlü eser…
33. Duma Adası (Duma Key)
Sevgiye dört elle sarılma, yaratıcılığın tehlikeleri, hafızanın esrarı, doğaüstünün doğası… Stephen King bizlere büyüleyici olduğu kadar ürkütücü bir roman sunuyor.
Kötü talihi Edgar Freemantle'yi inşaat alanında yakalar. Üstüne düşen vinç sağ kolunu koparır, konuşma ve düşünme yetisini hasara uğratır. Mutlu evliliği aniden biter, nekahet dönemi karabasana dönüşür. Edgar kazadan sağ kurtulduğuna pişmandır. “Coğrafi bir değişiklik” yapıp çok uzaklara gitmesini öneren psikiyatrı, “Neyin onu mutlu ettiğini,” sorar. “Resim yapmak,” yanıtını alır. Edgar, Florida sahilinde Duma Adası'nda ev kiralar. Meksika Körfezi'ndeki muhteşem günbatımı ona resim yapmasını fısıldar. Ve Edgar resim yapma-ya başlar. Edgar münzevi yaşamının duvarlarını yıkar, dostlar edinmeye başlar. Kendi yaralarından söz etmekten çekinen ve onunla aynı hamurdan yoğrulmuş Wireman'la kökleri Duma Adası'nın derinliklerine uzanan yaşlı Elizabeth'le tanışır. Harikalar yaratan becerisi onun silahı olur. Elizabeth'in geçmişinden sayfalar açılıp kadının çocukluğundaki hayaletler ortaya çıkınca onarılmaz yıkımlar başlar…
34. Düzenleyiciler (The Regulators)
Düzenleyiciler; Stephen King tarafından, ilk kez 1996 yılında Richard Bachman mahlasıyla yayınlanmıştır. Yazarın diğer bir eseri olan “Yaratık”(İnkılâp Kitabevi) ile paralellikler taşıyan bu romanın birçok karakteri, küçük farklılıklar olsa da diğerinde de var. Ancak her iki eser birbirlerine “ayna” tutuyor…
King bu kitapta; bir yaratığın, otistik bir çocuğun zihnini ele geçirerek, sıcak bir yaz gününde Amerika’nın bir kasabasının sokağında oturan, sıradan insanların sakin yaşamını kâbusa çevirmesini anlatıyor. Hem de doğaüstü güçleri, popüler oyuncakları, çoğumuzun bildiği televizyon dizisinin kahramanlarını kullanarak…
“Düzenleyiciler”, gerçeküstü olayları kısa sürede değişen mekân ve zamana yayarak anlatan ürpertici bir gerilim romanı…
35. Yazma Sanatı(On Writing)
Stephen King 1999 yılında kendi yaşamı ve roman yazma sanatı hakkında bir kitap yazmaya başladı. Yıl ortasında geçirdiği ölümcül kaza hem yaşamını hem de kitabını tehlikeye soktu. Nekahet süresinde yaşamak ve yazmak arasındaki bağ çok önemli bir dönüm noktası haline geldi.Yazı yazma sanatı hakkında çok az kitap bu denli yararlı ve açıklayıcı olabilir.
Yazma Sanatı, King’in roman yazma tutkusunun çocukluğunda nasıl başladığını anlatırken insanı adeta büyülüyor. King gençlik yıllarındaki kimi anılarını kolej günlerini ve ilk romanı Göz ya-yımlanıncaya dek çektiği sıkıntıları kâh komik kâh hüzünlü bir ifadeyle okuyucuya sunuyor.Ve bu sayede, yazı yazma sanatının basit araçlarının neler olduğunu ve bunları nasıl kullanacağımızı anlıyoruz.
36. Yüzyılın Suçlusu (Blaze)
Blaze, Küçük Clayton Blaisdell’in öyküsüdür…
Ona karşı işlenen ve onun işlediği suçların öyküsü…
Blaze’in kafası, çocukluğunda babası tarafından merdivenden atıldığından ve sonra bir daha atıldığından beri yavaş işliyordu. Gençliğinde kötü muamele gördüğü ıslahevinden kaçtıktan sonra Blaze, her şeyi bildiğini düşünen George adlı tecrübeli bir suçluyla takılmaya başladı. George onu yüzlerce numarayla ve büyük bir fikirle tanıştırdı; zengin bir ailenin çocuğunu kaçırma fikriyle. George öldürüldüğündeyse Blaze, partnerinin hayaleti tarafından ziyaret edilse de artık tek başına kalmıştı.
Edebiyat tarihinin en sempatik suçlularından birine dönüşen Blaze’in öyküsü şaşılacak kadar güçlü ve bir o kadar da hüzünlü. Stephen King’in Tom Gordon’a Âşık Olan Kız kitabı kadar gerilimli ve büyüleyici.
37. Colorado Kid
Stephen King efsanesi, ucu bilinmeyene doğru giden yepyeni bir soruşturmayla geri döndü.Maine sahili açıklarındaki bir adada ölü bir adam bulunur. Cesedin üzerinde kimlik yoktur. Birtakım ipuçları, iki yerel gazeteci ve adli tıp eğitimi gören bir öğrenci sayesinde ortaya çıkar. Ancak adamın kimliğinin belirlenmesi bir yıldan fazla sürecektir. Ölü adam ve ölümünün şaşırtıcı koşulları hakkında bilgi sahibi olundukça, çözümden de o denli uzaklaşılmaktadır. Bu, olanaksız gibi görünen bir suç mudur, yoksa çok daha garip bir olay mı?
Esrarın kalbindeki karanlık ve esrarlı olayları araştırma dürtümüz hakkında olan bu hikâyeyi Stephen King’den başkası anlatamazdı.
Stephen King, Dashiell Hammett’in Malta Şahini’nden ve Graham Greene’in eserlerinden izler taşıyan bu kitabında, konusu esrarın doğasından aşağı kalmayacak kadar şaşırtıcı bir hikâyeyle karşımıza geliyor..
38. Kubbe'nin Altında (Under the Dome)
119 Karayolu’nun aşağısında, Chester’s Mill’de kıyamet kopmak üzere…
Güzel, güneşli bir günde küçük kasabanın dünyayla olan bütün bağlantısı görünmez bir güç tarafından kesilir. Uçaklar görünmez bir kalkana çarpar, şiddetli bir yağmur önüne geleni yıkıp yerle bir eder. Kubbe yavaş yavaş alçalırken bahçıvanın eli kopar. Arabalar infilak eder. Aileler birbirinden kaçar, herkes panik içindedir. Hiç kimse bu kalkanın nedenini, neden, ne zaman geldiğini ve ne zaman ortadan kalkacağını bilemez. Bir Irak savaşı gazisi ve acımasız bir politikacı Kubbe’nin altındaki gücü ele geçirmeye kararlıdır, ama onların asıl düşmanı Kubbe’ dir, çünkü zaman gittikçe azalmaktadır.
39. Gece Yarısını Dört Geçe (Four Past Midnight)
Amerikan Edebiyatı’nın kelime sihirbazı olarak tanımlanan King, bu eserinde bizlere dört uzun korku hikâyesi sunuyor. King’in hikâyelerinin her biri, insan doğası ve bilinçaltının karanlık köşelerinde gizlenen, yüzleşemediğimiz korkuları kaşıyarak tüm duyularımızı alarma geçiriyor. King’in roman kurgusu içinde uygulamaktan vazgeçmediği, olay eşliğinde sürdürdüğü detaycılığı korku ve gerilim ro-manlarını seven okurların keyfini katmerliyor. Gece Yarısını Dört Geçe’de;
• Umacılar: Bir jetin içindeki bazı yolcuların zaman yırtılması içinde kaybolmaları,
• Gizli Pencere Gizli Bahçe: Bir yazarın ve onu kendi eserini çalmakla suçlayan bir psikopatın haklılıklarını kanıtlamak için gösterdikleri çaba,
• Kütüphane Polisi: Aldığı kitapları geri vermeyi unutan orta yaşlı bir iş adamı ile hayatı emen şeytani bir varlık olan kütüphaneci arasındaki mücadele,
• Güneş Köpeği: 15 yaşındaki bir çocuğun doğum gününde hediye edilen bir fotoğraf makinesiyle çektiği her karede görünen korkunç ve kötü bir köpekle yaşadığı ürkütücü mücadele anlatılıyor.
40. O (It)
O, küçük bir kasabada geçen sıra dışı olayları konu ediniyor. ABD’nin Maine eyaletinde yer alan Derry adlı bu kasaba, kanalizasyon mazgallarının altında dev ve korkunç bir yaratığı barındırıyor. Kasabalıların kabusu olan bu yaratık, çocukluklarını çok yakın arkadaş grubu olarak Derry’de geçiren yedi insanın hayatında da derin izler bırakıyor. Kitapta olaylar, vaktiyle kendilerine “Kaybedenler Kulübü” adını veren bu kişilerin, çocukluk ve yetişkinlik dönemleri olmak üzere iki zamana ayrılıyor.
Farklı özelliklerinden dolayı kasabadaki diğerleri tarafından dışlanan 10-12 yaş aralığındaki yedi çocuk, ortak sosyal sorunlarından dolayı birbirleriyle yakınlık kuruyor. Çocukların ortak paydalarından biri de hepsinin korkulu rüyası haline gelen korkunç kanalizasyon yaratığı oluyor. İnsanların korkularından beslenen bu yaratık, çocukların karşısına en sevdikleri tip olan palyaço şeklinde çıkıyor.
Yıllar sonra Kaybedenler Kulübü üyeleri, büyüdüklerinde kasabadan ayrılarak kendilerine farklı yerlerde yeni hayatlar kuruyorlar. Zamanla unuttuklarını zannettikleri korkunç palyaço, 27 yıl aradan sonra yeniden onların rüyalarına girmeye başlıyor. Bunun üzerine tekrar birbirlerine ulaşan ve toplanan kadro, kasabaya dönüp korkularını alt etmeye karar veriyor.
41. Sis (Skeleton Crew)
“Şimdi koluma girip sıkıca tutunun. Birçok karanlık mahzene gireceğiz, ama sanırım yolu biliyorum. Yeter ki kolumu bırakmayın.”
• • •
Stephen King’in sadece “korku ve gerilim romanlarının büyük ustası” olmadığını, sınır tanımayan hayal gücünün ve yaratıcılığının kısa öyküyü de kapsadığını gösteren bir yapıt var elinizde. King’in yaşamının farklı dönemlerinde kaleme aldığı, büyüleyici ve ürpertici yirmi iki öykü… Önce kasabanın, sonra kentlerin üzerine bir karabasan gibi çöken sis ve içinde sakladığı korkunç yaratıklar; uğursuz güçleriyle her harekete geçişinde ölümü çağıran, ürkütücü bir oyuncak maymun; ıssız bir gölün ortasında, bir raftın üstünde, açgözlü bir su canavarıyla baş başa kalmış dört üniversite öğrencisi; on beş yaşındaki yeğeninin ölmeden önce “icat ettiği” gizemli bir bilgisayarla hayatının seyrini değiştirmeye soyunan mutsuz bir adam… ve diğerleri.
42. Kurtadam’ın Döngüsü (Cycle of the Werewolf)
Kurt Adam'ın Döngüsü, Amerikalı yazar Stephen King'in çizgi roman sanatçısı Bernie Wrightson'un resimlerini içeren kısa bir korku romanı. Her bölüm kendi başına kısa bir hikayeden oluşur.
43. 22/11/63 (11/22/63)
22 Kasım 1963’te, Dallas’ta üç el silah sesi duyuldu, Başkan Kennedy öldü ve dünya tarihi değişti. Peki, bütün bunları değiştirme şansınız olsaydı? Kendi kuşağının sosyal, kültürel ve politik meselelerini sindirmiş bir yazar olan Stephen King, bu mükemmel kurgulanmış gövde gösterisinde okuyucuları geçmişe uzanan inanılmaz bir yolculuğa çıkarıyor.
Her şey Maine’deki Lisbon Falls kasabasında yaşayan ve fazladan iki kuruş kazanmak için sınavlara hazırlık derslerine giren 35 yaşındaki İngilizce öğretmeni Jake Epping’le başlıyor. Öğrencilerinden kompozisyon ödevi olarak hayatlarını değiştiren bir olayı yazmalarını isteyen Epping, nefesini kesen bir ödevle karşılaşıyor: Harry Dunning’in babasının elli yıl önce eline çekici alıp ailesini katlettiği gecenin tüyler ürpertici hikâyesi. O kompozisyonu okuduğu an, Jake için bir dönüm noktası. Tıpkı 1963’ün ABD tarihi için bir dönüm noktası olması gibi… Kısa süre sonra kasabadaki lokantanın sahibi ve Jake’in arkadaşı olan Al, ona bir sır veriyor: Deposu, aslında geçmişe, 1958’deki belirli bir güne açılan bir geçit. Ve Al, Jake’ten saplantı haline getirdiği görevi devralmasını, Kennedy suikastını engellemesini istiyor. Böylece Jake, George Amberson olarak Ike, JFK ve Elvis’in, büyük Amerikan arabalarının ve fiyonklu çorapların dünyasında, herkesin her yerde sigara içtiği bir Amerika’da yeni bir hayata başlıyor. Maine’deki Dunning ailesinin yaşadığı boğucu Derry şehrinden, Jake’in hayatının aşkıyla karşılaştığı Teksas’taki sevgi dolu Jodie kasabasına, Lee Harvey Oswald’a ve Dallas’a uzanan bu romanda; geçmiş, geçmiş olmaktan çıkıp gerilim ve heyecan dozu yüksek bir maceraya dönüşüyor.
Zamanda yolculuk hiç bu kadar inandırıcı ve bu kadar ürkütücü olmamıştı!
44. Eğlence Parkı (Joyland)
En katı yüreklileri bile derinden etkileyecek bir roman…
Üniversite öğrencisi Devin Jones, o yaz kalbini kıran kızı unutmak umuduyla Eğlence Parkı'nda geçici bir işi bulur. Ne var ki onu dehşet verici olaylar beklemektedir: Vahşi bir cinayete dair efsaneler, ölmekte olan bir çocuğun kaderi, hayatın karanlık gerçekleri ve ölümden sonraki hayat… Her şeyin rengarenk olduğu bir dünyada zifiri karanlığın içine çekilen Jones, bir yandan hayatta kalmaya çalışırken diğer yandan da büyük bir yapbozun parçalarını tamamlamaya çalışır.
Hayat daima bir kandırmacadan ibaret değildir.
Vakitsiz ölüm onları yakaladığı için büyüyemeyen ve sevgiyi hiçbir zaman tadamayanlara dair bir hikaye… Yeşil Yol ve Esaretin Bedeli gibi başyapıtlardaki bütün King duygusallığını taşıyan Eğlence Parkı, gizemli ve gerilim dolu bir hikaye.
45. Diriliş (Revival)
Sizce hayatın “diğer” tarafında ne olabilir? New England’ın ufak bir kasabasında küçük bir çocuk ile kasabanın yeni rahibi arasında gizli bir takıntıyı temel alan derin bir bağ oluşur. Ancak, ailesinin başına korkunç bir felaket gelen genç rahip Tanrı’yı lanetleyerek kasabayı terk eder. Aradan yıllar geçer. Artık bir yetişkin olan küçük çocuk, parçası olduğu rock gruplarıyla bütün ülkeyi dolaşırken eski dostu ile tekrar karşılaşır ve bu karşılaşma şeytanın bile aklına gelmeyecek bir anlaşmayla perçinlenir… Elli yıllık bir dönemi anlatan ve Stephen King’in şimdiye dek yazdığı en dehşet verici sonla noktalanan Diriliş, King’in neden “dünya edebiyatının merkezinde olduğunu” (Margaret Atwood, New York Times) tartışma götürmez bir şekilde kanıtlayan eşsiz bir şaheser.
46. Kabuslar Pazarı (The Bazaar of Bad Dreams)
Hikâyelerim bir araya geldiği zaman kendimi sadece gece yarıları satış yapan bir sokak satıcısı gibi hissederim. Ürünlerimi sergileyip okurlarımı –yani sizleri– gelip seçin diye davet ederim. Ama gerekli uyarıyı yapmayı da ihmal etmem: Kuzum, dikkat edin, çünkü bu şeylerden bazıları tehlikelidir. Bunlar, içinde kötü rüyaların gizlendiği; gözünüzün uyku tutmadığı gecelerde, kapadığınıza emin olduğunuz halde, “Odanın kapısı neden açık?” diye merak ettiğiniz zamanlarda aklınıza takılan hikâyelerdir.
İşte, ürünlerim bunlar, sevgili Daimi Okurum. Bu gece her şeyden bir parça satıyorum, otomobile benzeyen bir canavar (Christine tadında), ölüm ilanınızı yazarak sizi öldürebilen bir adam, paralel dünyalara erişimi olan bir e-kitap okuyucu ve her zaman çok beğenilen konu: insan türünün sonu. Ben bu ürünlerimi diğer sokak satıcıları çoktan evlerine gittikten sonra, sokaklar bomboşken ve donuk bir ay ışığı şehrin çatılarında gezinirken satmayı seviyorum. İşte bu zamanlarda örtümü yere yayıp ürünlerimi sergiliyorum.
Bu kadar gevezelik yeter. Belki artık bir şey satın almak istersiniz, ha? Gördüğünüz her şey el ürünüdür ve her ne kadar her birini çok sevsem de, satmaktan mutluluk duyarım, çünkü bunları özellikle sizler için yaptım. Çekinmeyin, şöyle bir yoklayın; ama lütfen, dikkatli olun. Bazılarının sivri dişleri vardır.
47. Uyuyan Güzeller (Sleeping Beauties) (Oğlu Owen King ile birlikte)
48. Yabancı (the Outsider)
Şehir parkında, vahşice katledilen on bir yaşındaki bir erkek çocuğunun cesedi bulunur. Görgü tanıklarının ifadelerine göre katil, İngilizce öğretmeni, şehrin Küçükler Beyzbol Ligi’nin koçu ve herkesin çok sevdiği Terry Maitland’dır. Parmak izi ve DNA sonuçlarıyla desteklenen diğer kanıtlar da tartışılmaz biçimde onu işaret etmektedir.
Bu korkunç cinayetin dehşete düşürdüğü Dedektif Ralph Anderson, eskiden kendi oğlunun da koçluğunu yapmış olan zanlının, bir beyzbol maçının ortasında, herkesin gözü önünde tutuklanması emrini verir. Ne var ki, Maitland cinayetin işlendiği gün başka bir kentte bir konferansta olduğunu iddia eder ve bu, ilerleyen günlerde tanıklarla, kamera görüntüleriyle doğrulanır. Ralph Anderson ve Bölge Savcısı Bill Samuels bu şaşırtıcı gelişmenin yarattığı çelişkiyi çözmek için delillerin izini sürmeye devam ederken, cinayeti aydınlatmaya çalışan herkes
bilinmezliklerle ve tehlikelerle dolu bir anafora doğru sürüklenmektedir. Stephen King yine hayal gücünün sınırlarını zorluyor, yine usta bir
hikâye anlatıcısı olduğunu kanıtlıyor…
49. Bill Hodges Üçlemesi
Bill Hodges Üçlemesi I: Bay Mercedes (Mr Mercedes)
Bill Hodges Üçlemesi II: Kim Bulduysa Onundur (Finders Keepers)
Bill Hodges Üçlemesi III: Son Nöbet (End of Watch)
50. Kara Kule Serisi
Seri, King'in yarattığı fantastik bir paralel evren olan Orta Dünya'da, hayatta kalmış son silahşor olan Roland'ın, “geçip gitmiş” dünyanın kötü gidişatını durdurmak için, varlığın merkezi olan Kara Kule'ye yaptığı tehlikeli yolculuk anlatmaktadır. İlk başta kendi başına çıktığı Kara Kule yolculuğunda yanına birkaç yoldaş daha edinen Roland çeşitli mekânlardan ve zaman tünellerinden geçerek büyülü ve sıra dışı dünyalarda birçok savaşa girer.
-
Kara Kule: Silahşor (The Gunslinger)
-
Kara Kule II: Üç'ün Çekilişi (The Drawing of the Three)
-
Kara Kule III: Çorak Topraklar (The Waste Lands)
-
Kara Kule IV: Büyücü ve Cam Küre (Wizard and Glass)
-
Kara Kule V: Calla'nın Kurtları (Wolves of The Calla)
-
Kara Kule VI: Susannah'nın Şarkısı (Song of Susannah)
-
Kara Kule VII: Kule (The Dark Tower)
-
Kara Kule: Anahtar Deliğinden Esen Rüzgâr (The Wind Through the Keyhole)
51. İhanet – Kara Kule (The Dark Tower Treachery)
İhanet nedir?
İhanetin kelime anlamı bir yakınına yapılmaması gereken bir kötülük yapmaktır. Kısacası yamuk yapmaktır. Şimdi ihanetin nasıl tanımlandığını anladınız değil mi? Öyleyse Gilead'a hoş geldiniz… Haydi olayları izleyin bakalım. Gilead'ın koruyucuları Steven Deschain ve ka-tet'i, Farson'un adamlarının peşine düşüp ülkenin içlerine doğru ilerler. O gruptan birinin, diğerlerinin bilmediği kötü bir sır saklaması sizi şaşırtır mı acaba?Şimdi Roland'ın annesi Gabrielle'ye bir bakın. Manastırda Tanrı'dan af dilerken, Marten Broadcloak da meraklı bakışlarla etrafı kolluyor! Manzarayı çaktınız değil mi? Uzaklardan biri geliyor. Bu kız silahşorların öğretmeni zalim Cort'un yeğeni. Elindeki o silah neyin nesi? Eğer bu kadınlığa ihanet değilse nedir? Doğrusu bilmek isterim. Roland elindeki torbada ne taşıyor? Maerlyn'in Küresi'ni Kızıl Kral'ın elinden almak büyük başarı. Ama ihanet her köşede kol geziyor. Roland'ı torbadan uzak tutmak olanaksız. Peki Roland, bundan ne kazanacağını umuyorsun? Eve Giden Yol öyküsünde Marvel yazarları -Robin Furth ve Peter David, illüstratör Jae Lee ve Richard Isanove eşliğinde- hiçbir sınır tanımadan Stephen King'in Kara Kule Serisi'nden yepyeni bir öykü yaratmışlar. Kara Kule: İhanet adlı resimli romanın satışları da Stephen King'in Marvel'le çok uyumlu bir ortaklık kurduğunu kanıtlıyor.
Bu içerik de ilginizi çekebilir;