Dünya edebiyat tarihindeki ilk romanı bir kadın yazdı. Hem de Japon bir kadın. Saray kavgaları arasında yetişen bir prensi ve onun bütün aşklarını anlattı… Merakınız uyandıysa buyurun içeriğimize:)
Kaynak…
Evet, herkes dünya edebiyat tarihindeki ilk romanı Cervantes'in 17. yüzyılda yazdığı Don Kişot olarak bilir. Oysa dünyanın ilk romanı ondan tam 600 yıl önce, yaklaşık 1010 yılında, Japonya’da bir saray nedimesi olan Murasaki Shikibu tarafından yazılmıştı.
“Genji’nin Hikayesi” adlı bu roman, sadece Dünya Edebiyatı’nın ilk romanı değil, aynı zamanda Japon Edebiyatı’nın da başyapıtı.
Romana geçmeden önce biraz yazardan bahsedecek olursak; Shikibu, 10-11. yüzyıllarda yaşamış Japon şair ve romancı. Heian dönemi Japonya'sında imparatorluk sarayındaki nedimelerden biriydi. Gerçek adı ise bilinmiyor.
Ancak 1007 tarihli bir saray günlüğünde bahsi geçen baş nedime Fujiwara Takako'nun Murasaki olabileceği düşünülüyor.
Heian Dönemi’nde Japonca, sadece erkeklerin öğrenebildiği bir dildi. Murasaki ise, erkek kardeşinin Japonca dersleri sırasında bu dile aşina olmuştu. Kendisi Çince biliyordu ve döneminde Çince bilen bir kadın yazar olarak tarihe geçti.
Shikibu Genji'nin Hikâyesi'ni, 1010 yılı civarında Japon sarayındaki nedimelerden biriyken tamamladı. Japon sarayının akademik dili Çinceydi ve saraydaki kadınlar tarafından gündelik kayıtlar tutmakta kullanılan Japonca ciddiye alınmıyordu.
Ancak Genji'nin Hikâyesi, Çince ve Japonca nazıma hakim olduğu anlaşılan bir yazarın, zarif ve yaratıcı hayal gücünün ürünü olduğu için farklı muamele gördü.
Romanın orijinali ‘’Genji Monogatari’’ adıyla bilinir ve o dönem monogatari; öykü, hikaye, masal gibi türlerin ortak adıdır. 54 bölümden meydana gelen eser, kahramanın efsanesini akıcı bir dille anlatır. Romanda aklaşık 400 tane karakter vardır.
Genji’nin Hikayesi, Japoncanın yazımında kullanılan bir hece yazısı olan “kana” ile yazıldı…
Aynı zamanda ana karakterin ağzından aktarılan ve saray dili ile yazılmış 800 şiir içerir. Bu da Murasaki'nin şair yönünün de ne kadar kuvvetli olduğunu gösteriyor.
Destansı bir havaya da sahip olan roman rulolara yazılmıştır; yine bu rulolara, yazıların arasına, hikâyenin bazı sahneleri resmedilmiştir. Bu rulolarda kullanılan resim tarzı Japon geleneksel çizimlerinin en eski örneğidir.
Başta yalnızca 10 bölümden oluşan kitabın uzunluğu zaman içinde artmış, 4 kısımdan oluşan 54 bölüme dek çıkmıştır. İçerik, her 1 ilâ 3 ruloya bir resim, ardından bir şiir düşecek şekilde düzenlenmiştir.
Bu roman, Japon Edebiyatı’nda çok özel bir yer edindi. Günümüzde Japonların ilköğretim ve lisede müfredatlarında yer alıyor. Yüzyılların getirdiği kültür farkı açıklanarak roman, çocuklara okutuluyor.
İlk yazılmasının üzerinden 900 sene sonra ise İngilizceye çevrildi. Çeviride eksiklikler olduğu düşünülüyordu. 1933’te Arthur Waley, 1976’da da Edward G. Seidensticker tarafından yeniden çevirisi yapıldı. Bu çevirilerden sonra büyük bir popülarite kazandı.
Maalesef henüz Türkçeye çevrilmeyen bu güzel eser Heian devrinde yaşayan bir prensin hayatını anlatıyor. Japon sarayı ahalisinden; yakışıklı, duyarlı, iyi bir dost ve sevgili olan Genji!
Romanda dönemin Japonya'sı da harikulade bir şekilde resmediliyor. Ve Genji'nin büyük abisi ile olan taht kavgası, 9 yaşında ilk kez aşık oluşu, başka bir kadınla zorla evlendirilmesi…
Romanın büyük bir kısmı Genji'nin aşklarına ayrılıyor. Genji'nin hayatına giren her bir kadın detaylı bir şekilde anlatılıyor.
Roman dönemin başkenti olan Kyoto’da, bugünkü adıyla Ishiyama-dera Temple tapınağının etrafında geçiyor. Bugün Uji Higashiuchi bölgesinde Murasaki Shikibunun heykeli bulunmakta.
Bugün Kyoto'da bir müzesi, 2009’da uyarlanan Genji Monogatari Sennenki adlı bir de animesi bulunan eser, umarız bir gün Türkçe'ye de çevrilir…
Genji'nin Hikayesi, yazılışının 1000. yılında doodle olmuştu…