Hep bir şeylere sahip olmayı hayal etmişsinizdir. Peki tam tersini hayal ettiğiniz oldu mu? Hiçbir şeye sahip değilsiniz. Böyle bir dünyanı anlatan bir kitapla karşınızdayız. Hikaye, Shevek adlı Anarresli bilim insanının Urras'a gitmesiyle başlıyor…
Birbirine tamamen zıt iki gezegen: Anarres ve Urras.
Kapitalist sistemden kaçan anarşistler yüzyıllar önce verimsiz topraklarda kendi düzenlerini kurmuşlardır.
Urras'ın verimli toprakları, zengin canlı çeşitliliği varken, uydusu Anarres'in sıcak, tozlu bir havası; kurak, verimsiz toprakları vardır. Bu kıt şartlara rağmen Anarres toplumu hep birlikte üretime katılır, kaynakları bilinçli şekilde birlikte tüketir ve paylaşır. Kapitalizmin ve devletçiliğin hüküm sürdüğü Urras'ta ise bolluğa karşın tüm kaynaklar bilinçsizce tüketilir.
Anarres'te hiçbir şeye “sahip olmak” yok.
Vücut uzuvlarınız için dahi “benim” diyemiyorsunuz. İsimler bilgisayarlar tarafından verilir, soyadı yoktur. Kimsenin çocuğu veya ailesi yoktur. Karı-koca ilişkisi yerine cinsel ihtiyaçları karşılamak için eş olunabilir. Eşi olanlar herkesten farklı olarak iki kişilik odalarda barınabilir. Çocuklar ilişkileri devam etse de ailesinin yanında yaşamaz. İhtiyaç olduğunda çalışmak için her yere gönderilebilirsiniz, belli bir yeriniz yoktur. Yemekler yemekhanede yenir. Herkes az sayıda eşya bulundurur çünkü sahip olmanın her türlüsü ahlaksızlıktır. Sahip olmak aynı zamanda kaybetme riskini de beraberinde getirir.
İşçi- işveren, polis ve askerin, yasaların ve cezaların olmadığı bir sistem vardır. Herkes toplum yararına birlikte çalışır. Herkes kardeşinizdir, eşiniz de.
Anarresli fizikçimiz Shevek, sınırları aşarak Urras'a gider.
Hikaye, Anarresli bir fizikçinin, kuramını geliştirmek için olanakların daha iyi olduğu Urras'a gitmesiyle başlıyor. Shevek adındaki kahramanımız sahip olmak yerine paylaşmayı, toplumun iyiliği için çalışmayı öğrenmiştir. Tıpkı dünyamıza benzeyen düzendeki Urras'a gittiğinde bir nevi kültür şoku yaşar.
Sınır ise basit bir duvardan fazlası…
Anarşik fikirlerini insanlarla paylaşmaması için Shevek gözetim altında tutulur.
Urras toplumuna ve teknolojisine uyum sağlamak Shevek'i zorlar. Kendisinden beklenenin, ışınlanma gibi bir teknoloji geliştirmesi için çalışmalarda bulunması olduğunu anlar. Urraslıların bu teknolojiyi, insanlığın aleyhine kullanmasını istemediği için ondan istenen teoriyi vermeyip kaçar.
Geldiğinden beri işe yaramadığını hisseden ve uyum sorunları yaşayan kahramanımız fikirlerinden ilham almak isteyen insanlara yardım ederek kendi sorunlarını da çözüme kavuşturur.
Urraslıların gözetimi altındayken isyancılardan aldığı mesajları takip eder. Bu toplum grubu, Shevek'ten, kendilerine önderlik etmesini isterler. Henüz bir konuşma yapmışken Urras silahlı kuvvetleri müdahale eder. Shevek, Arz (Dünya) elçiliğine sığınır. Daha sonra da Anarres'e döner.
Kitapta dünyamızın geleceğinden de bahsedilir.
Arz olarak bahsedilen Dünya, kaynaklarını tüketmiş bir gezegen olarak karşımıza çıkar. Hain'de (Ay) kurulan yerleşim de aynı sona doğru ilerlemektedir.
Düşündürecek alıntılarla dolu bir kitap.
” Yaşamın ne güzel olduğunu görmenin yolu, ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor.”
“Cinsellik pis bir şey olmayınca, günaha girme diye bir şey de olmayınca küfretmek zordur.”
Anarres, toplumsal cinsiyet eşitliğinin olduğu bir toplumdur. Kurucuları Odo da bir kadındır.
“Benim kadar ileri gitmek istemeyen hiç kimsenin beni gitmekten alıkoymaya hakkı yoktur.”
“Mülksüzler” yazıldıktan 1 sene sonra iki önemli bilim kurgu ödülüne layık görüldü.
The Dispossessed adıyla 1974'te yayınlanan kitap 1975'te Hugo ve Nebula ödüllerini aldı. Etkisini hala sürdüren kitap daha sonra Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü ve Jupiter Award for Best Novel aldı.