“Bayan mı yoksa kadın mı?” meselesini bir de dil bilgisi, kökenbilim ve tarihsel olarak inceleyelim.
1. Son yıllarda özellikle “kadın” ve “bayan” sözcüklerin kullanımına ilişkin bir tartışma sıklıkla gündemde kendine yer buluyor.
Bu konudaki tartışmaların sebeplerini anlamak için aşağıdaki içeriğimize göz atabilirsiniz.
2. İleride kendisine dair bilgilerden yararlanacağımız için “Bay” sözcüğü ile başlayalım: Bu sözcük Orhun Yazıtları’nda rastladığımız, Türkçenin en eski tarihsel dönemine kadar uzanan bir sözcük.
Orhun Yazıtları’nın tarihi günümüzden yaklaşık 1300 yıl öncesine uzanıyor. Bu sözcüğün yazı diline 1300 yıl önce geçirilmiş olması, makul bir yaklaşımla, sözcüğün tarihinin çok daha eskiye (yüzyıllarca eskiye) dayandığının bir göstergesi.
3. Bay sözcüğü “zengin”, “varlıklı”, “soylu” anlamlarını barındırıyor.
Evet, evet…Deniz Baykal’ın soy adındaki bay bu. Baykal, yani varlıklı, soylu kal anlamında…
4. Peki, Türkçede kadın sözcüğünün tarihsel izlerini sürdüğümüzde nereye varıyoruz? “Katun” sözcüğüne! Bu sözcüğün tarihî değişimi bize iki farklı sözcüğü miras bırakmış durumda: “Kadın” ve “Hatun”.
Evet, her iki sözcük de aynı anlamda ve “katun” sözcüğünden geliyor. “Kadın” sözcüğü; t-d değişimi ile (katun—>kadın) olmuşken, hatun sözcüğü ise k-h değişimi ile (katun—>hatun) olmuştur.
Bu değişim aslında bu haliyle biraz da bu sözcüklere özgü ve iki farklı form olarak kullanılmaya devam ediyor.
5. Gelelim beyefendi ve hanımefendi sözcüklerine… Bu sözcükler benim de sizlerin de sıklıkla kullandığı sözcükler muhtemelen.
Fakat bu sözcüklerin yakın tarihimizde biraz arka plana atılmasının bir sebebi var:
6. 1935 yılında yürürlüğe giren Soyadı Kanunu ile “ağa”, “hacı”, “hafız”, “hoca”, “efendi”, “bey”, “beyefendi”, “hanım”, “hanımefendi”, “paşa”, “hazret” gibi feodaliteye ait unvan ve lakapların kullanılması yasaklandı.
Bu, Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin tebaa zihniyetindeki insanları, “eşit yurttaşlığa” taşımak isteyen yaklaşımını sergileyen bir kanundur. Toplumsal alandaki “devrim kanunları”ndan biridir.
“Beyefendi” ve “hanımefendi” sözcüklerinin bir dönem neden geri plana itildiğini böylece görmüş oluyoruz.
7. Bu durum, özellikle nezaket gerektiren hitap durumlarında yeni bir sözcük kullanımını gerekli kıldı.
Bu sebeple Fransızca “madam” (madame) ve mösyö (monsieur) ve İngilizce “lady” ve “gentleman” sözcüklerinin karşılığı olacak biçimde “bay” ve bayan” sözcüklerinin kullanıma girdiğini söyleyebiliriz.
8. Bay sözcüğüne yukarıdaki anlamlarının dışında “hitap” anlamı yüklenirken, bayan sözcüğü de tarihselliği olan bay sözcüğüne karşılık olacak biçimde türetildi.
Fakat günümüzde “bay” sözcüğünün kullanılmayıp “bayan” sözcüğünün kullanılması kadınları rahatsız eden temel noktayı oluşturuyor.
9. Peki, Türkçede “cinsiyet” belirten sözcükler neler? Söyleyelim: “Erkek” ve “Dişi”.
İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı “erkek”; yumurta oluşturan veya yavru doğuran ve döllenecek biçimde oluşmuş olanı ise “dişi” olarak ifade ediliyor Türkçede.
10. Bu durumu bir örnekle açıklamaya çalışalım: Vahşi yaşama dair bir belgesel izliyorsunuz, “erkek” aslan denildiğini duymuşsunuzdur. Peki, “kadın” aslan denildiğini duydunuz mu?
Muhtemelen duymadınız… Çünkü dediğimiz üzere, Türkçede cinsiyet belirten sözcük esas olarak “dişi”dir.
11. Bu bakımdan “kadın” sözcüğü aslında “erkek” sözcüğünün değil, “adam” sözcüğünün karşılığıdır.
Hem adam sözcüğü hem de kadın sözcüğü temelde cinsiyet değil, cinsiyette “erişkinlik”, “yetişkinlik” belirtir.
Kadın sözcüğü ise, bu anlamını genişleterek, toplumsal cinsiyet açısından erkek sözcüğünün karşılığı hâline gelmiştir.
12. “Adam” ise Arapça “âdem” sözcüğünden gelmektedir. Sözcük, orijinal kökeninde “insan”, “insanoğlu” anlamlarını da taşıyor.
Kelimenin dinî ve topraktan gelmekle ilgili çağrışımları da malûm. Âdem (yani insan) topraktan/çamurdan yaratılmıştır.
13. Dolayısıyla dokuz yaşındaki oğlan çocuğuna “adam” diyemeyeceğiz gibi, dokuz yaşındaki kız çocuğuna da “kadın” diyemeyiz.
Burada biraz da oğul sözcüğünün üzerinde duralım.
14. Oğul, Eski Türkçe “ogul” sözcüğünden geliyor. Bugün tekil anlamda kullandığımız “oğlan” sözcüğü ise aslında “-an” çoğul ekiyle kurulmuş bir sözcük ve asıl olarak “oğullar” anlamında.
Oğlan sözcüğünde ayrıca bir anlam daralması olduğunu da belirtelim. Bu sözcük eski Türkçede hem kız hem de erkek çocukları için kullanılıyordu.
15. Toparlayacak olursak, örneğin, “The Talented Mr. Ripley” filminin Türkçeye “Yetenekli Bay Ripley” ya da “Mr. & Mrs. Smith” filminin “Bay ve Bayan Smith” olarak çevrilmesi “teknik” olarak yanlış değil.
Örnekleri çoğaltırsak; Mr. President’ı, “Bay Başkan” diye çevirmekte ya da Didem Madak’ın “Siz aşkı ne bilirsiniz bayım” demesinde de bir sakınca yok.
16. Peki, son olarak “bayan” sözcüğünün yanlış kullanımı üzerinde duralım:
“Bayan Milli Basketbol Takımı” diyemeyiz örneğin. Bu yanlış kullanımdır.
Türkçede cinsiyet belirten sözcüğün “dişi” olduğunu belirtmiştik. Ancak toplumsal cinsiyet ve toplum dilbilim açısından “kadın” sözcüğünü yaygınlığını göz önünde bulundurarak, doğrusu, “Kadın Milli Basketbol Takımı” olacaktır.
Son olarak, “kadın” ve “bayan” sözcüklerinin farklı anlamlar içerdiğini ve yaşanan tartışmanın Türkçenin dil bilgisinden ziyade toplumsal cinsiyet ile ilgili olduğunu belirtelim.
Fakat tüm bu dilbilimsel açıklamalara karşın şunu da ekleyelim: Bunca eşitsizliğin arasında kadınlar, “kadın” kimliğine ve “kadın” sözcüğüne sahip çıkmaya çalışıyor. Bize de bu hassasiyete saygı duymak ve destek olmak düşüyor.