ArtAnkara Çağdaş Sanat Fuarı’nın en küçük ressamı 9 yaşındaki Sarp Öksüz’ün, uzunluğundan büyük tuvallere yaptığı fotoğraflar ziyaretçilerin beğenisini kazandı.
Fotoğraf yapmaya, Kovid-19 salgını sırasında yaşanan kapanmalarda başlayan Sarp Öksüz, içindeki yeteneği keşfedince güzel bir ressam olmayı hedefledi. Emeli doğrultusunda ailesinin dayanağını alan, potansiyelini daha da geliştirmek için bir kursa devam eden Öksüz, okuldan kalan vakitlerinin birçoklarını fotoğraf yaparak geçiriyor.
Yağlı boya, guaj ve akrilik materyallerle soyut fotoğraflar çizen Öksüz, öğretmenlerinin ve arkadaşlarının beğenisini kazanınca yapıtlarını ArtAnkara Çağdaş Sanatlar Fuarı’nda da sergilemek istedi.
Başvurusu kabul edilen ve fuarın en küçük ressamı olan Öksüz, fotoğraflarını sergilediği standa da yeni eserler yapmayı sürdürüyor.
“Hissettiğim şey mutluluk”
Sarp Öksüz, AA muhabirine, fotoğraf yapmaya 6 yaşında başladığını belirterek, gezdiği müzelerde gördüğü yapıtlardan etkilendiğini ve kendisinin de fotoğraf yapmak istediğini söyledi.
Kovid-19 salgını sırasında bu hayalini gerçeğe dönüştürdüğünü anlatan Öksüz, bu süreçte 30’dan fazla eser ürettiğini lisana getirdi.
“Akşam meskene gelince birçok vakit fotoğraf yapıyorum. Fotoğraf yaparken hissettiğim şey memnunluk.” diyen Öksüz, büyük tuvalleri boyarken az da olsa zorlandığını, uzun saplı rulolardan yararlandığını vurguladı.
“Motive etmek, yüreklendirmek önemli”
Anne Yeşim Öksüz ise uzun süren karantina periyodunda oğlu Sarp’ı elektronik aletlerden uzak tutmak için fotoğraf sanatına yönlendirdiklerini söz ederek, “Tuvaller ve boyalar almaya başladık. Biz aldıkça Sarp yapmaya başladı. Yaptıkça onu motive ettik, motive ettikçe kendini geliştirdi ve bugünlere geldik.” diye konuştu.
Gerek okuldaki gerekse fotoğraf kursundaki öğretmenlerinin takviyesini daima hissettiklerini anlatan Öksüz, “Bize daima metodolojik olarak yol gösteren, yönlendiren çok pahalı hocalarımız var.” dedi.
Sanata ilgisi ve yeteneği olan çocukları motive etmenin ve yüreklendirmenin kıymetine işaret eden Öksüz, “Bence sanat meskenlerine, müzelere götürmek, orada algılarını ve perspektiflerini genişletmek çok büyük ehemmiyet arz ediyor. Onların bu farkındalığını sağladıktan sonra gerisi aslında geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
