Bir zamanlar Turgut Özal’ın yaptığı “İcraatin İçinden” gibi bir meclis açılışı izledik. Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023’te kadar ortaklaşa bir Anayasa yapma çağrısı dışında, tamamen kendi iktidarını öven bir konuşma yaptı. Erdoğan konuşmasında, Kürt sorununun olmadığı iddiasını tekrarladı: “Kürt sorunu denen meseleyi biz çözdük” dedi.
Geçenlerde de New York’ta gazeteciler sorunca, “Biz bu işi çoktan çözdük, aştık, bitirdik” diye cevap vermişti. Erdoğan’ın bu vurgusunun ardında, CHP’nin ve hatta İYİ Parti’nin, Kürt sorununun çözümü için HDP’yi muhatap gören, partinin meşruiyetini destekleyen tavırları yatıyor. Muhalefet cephesinin gelecek seçimlerde daha yoğun bir sinerjiye girme ihtimali, Erdoğan’ı rahatsız ediyor. Erdoğan her koldan, şimdi de sorunun varlığını inkar ederek, bu ihtimali ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Dolmabahçe Mutabakatı
Erdoğan’ın çözdüğünü iddia ettiği Kürt sorununu nereye taşıdığına bakalım. 2015’te masada bir çözüm anahtarı vardı, ama bizzat Erdoğan o masayı devirdi. Kulislerde konuşulanlara göre Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatı açıklamasında, PKK’nin silah bırakmasına dair net çağrı yerine, bu amaçla bir kongre yapılması çağrısının yer almasına öfkelenmişti. Daha da önemlisi, çözüm için ademimerkeziyetçi ve çoğulcu bir sistem öngören bu mutabakatla, Erdoğan’ın hedeflediği merkeziyetçi cumhurbaşkanlığı rejimi taban tabana zıttı. Bu mutabakatın ortaya çıkması için verilen onca emekten sonra çok büyük bir kazanımın kıyısından döndürüldük.
Recep Tayyip Erdoğan
Sonrası tufandı. Diyarbakır mitingi saldırısı gölgesinde yapılan 7 Haziran seçimiyle 1 Kasım’daki seçime kadar geçen sürede her şey değişti. İki polisin uykudayken katledildiği, hala aydınlatılamamış Ceylanpınar cinayetini 24 Temmuz 2015’te Kandil’in bombalanması izledi. Ardından öz yönetim ilanları, hendek çatışmaları, ölümler, ölümler, ölümler geldi.
Dünyada çatışmaları engellemek amacıyla çalışan Uluslararası Kriz Grubu’nun topladığı verilere göre, 10 Ağustos 2021 itibariyle bu çatışmada ölenlerin sayısı 5 bin 561’i buldu. Hayatını kaybedenlerden 549’u sivil, bin 302’si güvenlik görevlisi, 3 bin 482’si örgüt üyesi, 226’sı ise sivil olup olmadığı belirlenemeyen kişilerdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin internet sitesinde yer alan, “Teröristle Mücadele Harekâtı” başlığı altında da her gün, Irak’ın kuzeyine düzenlenen hava harekatıyla, mağara ve sığınak tahrip edildiği, mühimmat ele geçirildiği ve “teröristlerin etkisiz hale getirildiği” rapor edilmekte. Türkiye’nin Suriye’de olmasının birincil nedeni de doğrudan PKK ile özdeşleştirilen YPG varlığı. Yani askeri açıdan da sorun henüz çözülebilmiş değil.
Tutuklamalar ve kayyumlar
Siyasete gelince… O kadar çok Kürt siyasetçi tutuklandı ki, sayısını hesaplamak gerçekten zor. Bugün eski milletvekillerinden, HDP’nin eski eş genel başkanları da dahil olmak üzere 8’i, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) belediye başkanlarından 26’sı hala cezaevinde. 2018’de seçilen belediye başkanlarından da 39’u tutuklandı, 6 belediye başkanı halen cezaevinde. Son yerel seçimlerde HDP’nin adayları 65 belediyeyi kazanmıştı. Çok geçmeden aralarında 3 büyükşehir, 5 il belediyesi olmak üzere 48 belediyeye kayyum atandı, tam 4 milyon 356 bin 819 seçmenin oyu, bir bakıma çöpe gitti.
Bu arada, seçilmiş 6 belediye başkanına da mazbataları verilmemişti. Bu sayılara ek olarak, aralarında HDP ve DBP’nine eski eş başkanlarının da bulunduğu toplam 10 yönetici de hapiste. Son olarak, 6 milyon seçmeni olan HDP hakkında Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası açıldı.
Peki kültürel haklar konusunda bir şey oldu mu? TRT Kurdî’nin sorunu çözmediğini, bölgede herkesin başka ülkelerden yayın yapan Kürtçe kanalları izlediğini söylememe bilmem gerek var mı? Kayyımla yönetilen belediyelerdeki kültür sanat faaliyetlerinin bitirildiğini de eklemek gerek. Daha çok başlık var da, burada bırakalım.
Son olarak, toplumsal açıdan da koca bir sorun önümüzde dikilmiş duruyor. Yazın çıkan orman yangınlarında ellerinde fenerler ve sopalarla terörist avına çıkanları, otobanda trafiği durdurup, arabaların plakalarını ve içindekilerin kimliklerini, doğum yerlerini kontrol etmek isteyenleri hatırlayın.
2023 seçimlerinde Kürt oylarının önemi
HDP’nin eski eş başkanlarından Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine saldıranların ilk duruşmada serbest kaldığı, Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruk atan adamın elinin AKP’liler tarafından öpüldüğü, HDP İzmir İl Başkanlığı’nda gencecik Deniz Poyraz’ı katleden katilin, “İsmin ne abiciğim” diye şefkatle gözaltına alındığı bir ortama seyirci kalan bir iktidardan söz ediyoruz.
Erdoğan’ın 2023’te yapılması öngörülen seçimde daha fazla Kürt oyuna ihtiyacı var, ama bu performansı nedeniyle daha fazla oy bir yana, sahip olduklarını da kaybedebilir.
Kemal Kılıçdaroğlu
Tam da bu nedenle köprüden önce son çıkışa gelmeden bazı hesaplar yapıyor. Kulislerde HDP’yi devre dışı bırakan girişimlerde bulunulduğu, diğer aktörlerle temasa geçildiği konuşuluyor. Bugüne kadar “Kürt” ifadesini bile son derece tutumlu kullanan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, sorununun çözümü için meclisi ve HDP’yi işaret etmesi, bu girişime karşılık olarak düşünülmüş gibi.
İYİ Parti’den gelen olumlu sinyaller ve HDP’nin “Hep Beraber Kazanalım” diyerek açıkladığı Demokrasi Tutum Belgesi de, 2023’te gelmekte olanın işareti. İstisnasız şekilde güçlendirilmiş parlamenter sistemden yana olan muhalefetin safları bu şekilde sıklaştırması Erdoğan’ın uykularını kaçırıyor olabilir. Kürt sorununu çözememiş Erdoğan iktidarını, 2023’e kadar sürecek uzun ve zorlu bir kış bekliyor.
Banu Güven
© Deutsche Welle Türkçe