Sanat Tarihinin Tüylerinizi Ürpertecek En Korkunç ve En Rahatsız Edici 35 Resmi

“Büyük Elektrikli Sandalye”, pop-art’ın önde gelen ismi Andy Warhol’ın 1967 yılında yaptığı bir resim.

Bu resmin de dahil olduğu seride Warhol daha çok ölüm, intihar, araba kazaları ya da felaketler gibi temalar üzerinde duruyordu.

İngiliz şair ve ressam William Blake’in bu basit ama yürek burkan eseri, zamanında siyah kölelere yapılan vahşetin bir göstergesi durumunda.

Avusturyalı sanatçı Otto Rapp tarafından yapılan eserde, bir kuş kafesi içinde çürüyen bir insan kafası tasvir edilmiş.

Sembolizmin ve dışavurumculuğun karanlık fantezileriyle ünlü sanatçısı Alfred Kubin’ın “Su Hayaleti” isimli çalışması, denizde gerçekleşecek bir kıyameti resmediyor.

“Cehennem” Alman sanatçı Hans Memling’in eseri. Yapıtta Şeytan cehennemde yanan insanların üzerinde dans ederken tasvir ediliyor. 

Bu sizi yeterince ürkütmediyse, Şeytan’ın hemen üzerinde ise “Cehennemde hiçbir kurtuluş yoktur”, yazıyor…

“Anatomik Parçalar” ismiyle çevirebileceğimiz bu eserde Fransız ressam, model olarak gerçek insan bedeni parçaları kullanmış!

Şoke edici gerçekten…

Francesco Scaramuzza “Lucifer” resmi de Dante’nin “Cehennem”inden ilhamını alan yapıtlardan…

Francis Bacon’ın 1953 yılında tamamlanmış bu meşhur eseri, ünlü ressam Velázquez’in resimlerini yeniden yorumladığı çalışmalardan sadece biri. 

Bacon’un versiyonunda Papa, karanlık bir atmosferde, çığlık atarken betimlenmiş.

Sembolist Fransız ressam Gustave Moreau’un yaptığı, “Diomedes Atları Tarafından Yeniyor”, isimli eserde, Herkül tarafından savaşta öldürülen Kral Diomedes’in, kendisine ait 4 at tarafından yenilişi anlatılıyor.

Hans Rudolf Giger bu korkutucu resmi, uykusuz gecelerinde yaşadığı deneyimlerden ve Alien filminden ilham alarak tasarlamış.

İskoç ressam Ken Currie’nin bu oto-portresi İskoç işçi sınıfının kasvetli kent yaşamını anlatıyor.

Francis  Bacon’un 1954 yılında tamamladığı tablo yine Velazquez’in “Pope Innocent X” tablosunu yeniden yorumladığı eserlerden biri.

1982, Arjantin doğumlu olan sanatçı Santiago Caruso, “Yeğen için Kukla” isimli siyah-beyaz eserinde epey karanlık bir tema resmetmiş.

Salt Lake City’de yaşayan Jeff Christensen insan doğasını mezar eşyası olarak ele alıyor, eserinde.

Bouguereau, “Dante ve Virgil Cehennemde” isimli yapıtın ilhamını Dante’nin “Cehennem”inden almış. 

Bu sahnede Dante ve ona eşlik eden Virgil cehennemde lanetlenmiş iki ruhun kavgasını izliyor.

Santiago Caruso, apokaliptik bir tablosu ile daha listemizde.

“Aziz Anthony’nin Baştan Çıkarılışı” Hieronymus Bosch, Paul Cézane ve Salvador Dalí gibi çok önemli isimler tarafından yorumlanmış bir dinsel sahnedir. 

Bunlardan en yoğun ve en etkileyicisi ise belki de Matthias Grunewald’ın tahta üzerine yağlı boya ile yaptığı resim…

Belçika’nın Brüj kentinde sergilenen eser, ilhamını Heredot’un bir hikâyesinden alıyor. Eserde kral, suçlunun diri diri derisini yüzdürüyor…

“Marsyas’ın Cezalandırılması” Rönesans’ın İtalyan üstadı Titian’a ait. Günümüzde Çekya’da Kromeriz Ulusal Müze’sinde sergilenen eser konusunu Yunan mitolojisinden alıyor. 

Marsyas’ın Apollo’yu küçümsemeye cüret etmesinin sonucunda derisinin yüzülmesi tasvir ediliyor.

Ken Currie’nin bir başka eseri daha… Burada resmedilen adamın eline bakarsak “İnsanlar” ve “Entelektüeller” ibarelerini göreceğiz.

Sanatçı bu ürkütücü portresinde “sıradan” insanlar ile “entelektüel”ler arasındaki çekişmeyi anlatmak istemiş…

Norveçli sanatçı Edward Munch’ün bu meşhur eseri varoluşun dehşetli çığlığını anlatıyor.

“Çocuklarını Yiyen Satürn”, ünlü İspanyol ressam Goya’nın, evinin iki katındaki duvar sıvasına, dekorasyon amacıyla yağlı boya ile çizdiği 14 tablodan oluşan ve Kara Resimler olarak adlandırılan duvar resmi serisine ait bir yapıttır. Resim Goya’nın ölümünden sonra tabloya aktarılmıştır.

Usta ressam Hieronymus Bosch’un eseri Washington, D.C’de Ulusal Galeri’de sergileniyor. 

Eser dünya hayatının geçiciliğini ve ölümün kesinliğini işliyor.

Deli Meg olarak bilinen Dulle Griet yeraltı dünyasını yağmalamak için tamamen kadınlardan bir ordu kuran köylü bir kadındı.

Ünlü ressam Pieter Bruegel the Elder tarafından yapılan eserin konusu Flaman folklorundan alınma.

15. yüzyılın efsanevî Floransalı ressamı Fra Angelico İncil’den aldığı sahneleri başarıyla resmetmesiyle ünlüdür.

Bu resimde de Hz. İsa’nın dönüşünü ve kıyamet gününü tasvir etmiştir.

İngiliz-İsviçreli sanatçı Henry Fuseli tarafından yapılmış 1781 tarihli bir yağlıboya tablodur. 

1782 yılından bu yana sergilenen resim, o günden bugüne hem ziyaretçileri de hem de eleştirmenleri dehşete düşürmüştür.

Théodore Géricault Fransız Devrimi sonrası ressamlardan. Devrim sonrası yaşanan umutsuzluğu hissettiren resimleriyle bilinen ressam, eserlerinde model olarak gerçek vücut parçaları kullanıyor.

Üstad Rubens’in 1612 yılında yaptığı ve iki parçadan oluşan bu güçlü eserinin Caravaggio etkisinde olduğu düşünülmektedir.

Brezilyalı ressam Fábio Magalhães’in hiperrealist tarzdaki eserinde, ölü bir bedenin bir poşetin içinde resmedildiğini görüyoruz!

İtalyan ressam Valério Carrubba günümüzden bir asır önce hiperrealist tarzda ve anatomik öğeler içeren resimler yapıyordu.

Eserde sakin bir hastanın organlarının gösterilmesine şahit oluyoruz.

“Fantastik gerçekçilik” akımının önemli temsilcilerinden Zdzisław Beksiński “Night Creeper”da fazlasıyla korkutucu bir atmosfer yakalamayı başarmış.

Aynı tema ile Goya’dan sonra Rubens’te de karşılaşıyoruz hem de çok daha dehşetli bir biçimde…

Norveç’li ressam Edvard Munch da tablodan etkilenen sanatçılardan biridir. Munch, 1907 yılında tabloyu kendine özgü tarzıyla yeniden yorumlamıştır.

Ünlü ressam bu tablosunda İspanya İç Savaşı ile 2. Dünya Savaşı arasındaki dönemin dehşetini yansıtıyor.

Barok Akımı’nın ilk büyük dâhisi Caravaggio’nun yaptığı eserde, dul ve çekici bir kadın olan Judith’in, Asurlu General Holofernes’i önce baştan çıkarıp, ardından çadırında boğazını kesmesi tasvir edilmektedir.

Aynı sahne başka sanatçılar tarafından da resmedilmiş olmasına karşın Caravaggio’nun 1599 yılında yaptığı resmin en etkileyicisi ve dramatik yoğunluğun en yüksek olduğu yapıt olduğunu söyleyebiliriz.