Rönesans dönemi sanatçılarının kuşkusuz en çok konuşulan sanatçılarından Leonarda Da Vinci’nin sıra dışı hayatıyla ilgili ilginç bilgileri sizin için derledik.
Ustasına resmi bıraktırdı.
Saraya ressam olarak değil, çalgıcı olarak alındı.
Milano Dükü öldükten sonra yerine dük olarak Ludovico Sforza gelmişti. Sforza Leonardo’nun namını duymuştu ve onunla tanışmak istiyordu. Leonardo da kendini açıklayan uzun bir mektup yazarak bütün yeteneklerini sayfalara dökmüştü. Kendinden ressam, fizikçi matematikçi, heykeltıraş, astronom, inşaat mühendisi anatomi uzmanı olarak bahsediyordu. Tüm bunlara rağmen Leonardo saraya çalgıcı olarak kabul edilmişti. Sfoza onun güzel ve eğitimli bir sesi olduğunu duymuştu.
Yeni bir müzik aleti de icat etmişti.
Sarayda sesiyle ve uduyla herkesi büyüleyen Leonardo sonrasında kendi icat ettiği sazıyla herkesi şaşırtmıştı çünkü kimsenin daha önce duymadığı bir sesi onlara armağan etmişti. Saraydakileri kendine hayran bıraktıran Leonardo o günden sonra istediği her alanda çalışabilmesi için olanaklar sunuldu.
Kadavralar üzerinde çalışmalar yaptı.
Zamanının en önemli anatomi hocası olarak da bilinen Leonardo kadavralar üzerinde çalışmalar yapıp edindiği bilgileri çizme döküyordu. Hatta ”İnsan Anatomisi” isimli kitabında tıp tarihinin en eski kas, sinir, kemik yapısını gösteren anatomi çizimleri bulunur.
Ölüm tehdidine karşı gizli gizli çalıştı.
Dönem Rönesans olsa da elbette çağlar bıçakla kesilir gibi son bulmuyordu. Leonardo da Ortaçağ zihniyetinde kopamamış insanların çalışmaları nedeniyle ona zarar verebileceklerinden korkuyordu. Cahil kalabalıklar yüzünden Leonardo gizemli notlar tutuyordu.
Hiçbir zaman okula gidemedi.
O zamanlarda Leonardo gibi gayrimeşru çocuklar ne yazık ki okula gönderilmiyordu. İnsanlar, evlilik dışı ilişkiden doğan çocuklara bu cezayı reva görüyorlardı. Dolayısıyla Leonardo hiç bir zaman okula gidemedi. Hatta anadili olan İtalyancayı da bu nedenle bozuk bir dille kullanıyordu.
Tasarladığı makineler çalışmıyordu.
Leonardo birçok makine tasarlıyordu ancak bunları çalıştırmak imkansızdı. Çünkü yaptığı çizimler işin teknik tarafları düşünülerek yapılmamıştı. O bu çizimleri yaparken sadece hayal gücüyle hareket ediyordu.
Son Akşam Yemeği yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Sanatçının ve dönemin en ünlü resimlerinden biri olan Son Akşam Yemeği’nin yapılması tam 3 yıl sürmüş. Eserlerini yarım bırakması ve yavaş çalışmasıyla bilinen Leonardo bu resminde deneysel çalışmıştı. Çok kullanılan fresko tekniği yerine tempera tekniğiyle bu resmi yapan Leonardo bazı şeyleri öngörememiş, eserde bozulmalar meydana gelmişti. Hatta bir iki sene sonra eserine bakan Leonardo’nun kendi resmini tanıyamadığı da söylenir.
Bununla da kalmamış, 2.Dünya Savaşı sırasında eserin bulunduğu manastırın üstüne bomba düşmüştür. Bunlara rağmen eser günümüze kadar gelebilmiş.
Mona Lisa sürekli yanındaydı.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi yavaş çalışmayı tercih eden Leonardo, Mona Lisa’yı yaparken de oldukça oyalanmış. Hatta yaşadığı süre boyunca Mona Lisa’yı sürekli yanında gezdirmiş. Zaten eserin boyutları da bunun için uygunmuş (77 cm x 53 cm). Ancak Mona Lisa’nın sipariş verilen bir resim olmasına rağmen neden teslim edilmediğiyle ve sürekli Leonardo ile gezdiğiyle ilgili bir cevap bulunamamış.
Mona Lisa kaçırıldıktan sonra ünlendi.
Mona Lisa büyük ününü 1911 yılında Louvre Müzesinden kaçırılmasına borçlu denilebilir. O zamana kadar sanat eleştirmenleri dışında kimseler tarafından fark edilmeyen eser, müze çalışanı tarafından çalınınca ve 3 yıl boyunca bulunamayınca büyük infial yarattı. Tüm dünya ”Mona Lisa Nerede” diye sorarken 3 yılın sonunda eser Paris’teki ucuz bir pansiyonda yatağın altında bulundu.
Eşcinsellik ile ”suçlandı”!
O dönemlerde eşçinsel olmak mahkemede yargılanan bir durumdu. Leonardo da bu eşçinsel olmakla suçlanmış ve mahkemede ifade vermişti. Mahkeme tarafından suçsuz bulunduğunu da ekleyelim.