YÖK Prof. Dr. Erol Özvar, vakıf üniversiteleri hastanelerinde eğitim ve öğretimin, klinik uygulamaların yapılabilmesi için önlemler alınması gerektiğini belirterek “Tıp eğitiminin ve öğrencilerin 2. planda kaldığını tespit ettiğimiz yerler mevcut” dedi.
YÖK’ten yapılan açıklamaya göre YÖK Prof. Dr. Erol Özvar, YÖK Konferans Salonu’nda düzenlenen “Vakıf Yükseköğretim Kurumlarında Tıp ve Sıhhat Eğitimi Bağlamında Üniversite Hastaneleri Çalıştayı”na katıldı.
“Daha nitelikli bir ekosistemin oluşması için uğraş sarf ediyoruz. 2019-2020 eğitim öğretim periyodunda 72 vakıf yükseköğretim kurumu olağan kontrole tabi tutulmuş, 457 yaptırım ve müeyyide uygulanmış, yapılan düzeltmeler sonucu 74 müeyyide ise kaldırılmıştır. Olağan kontrol süreçleri, kurumlarımız açısından kıymetli bir dış̧ kıymetlendirme olmakta ve geliştirmeye açık istikametlerini ortaya koymaktadır. Gerçekten 2016-2017 periyoduna ilişkin kontrollerde daha evvelki yıllara ilişkin 149, 2017-2018 periyodunda 230, 2018-2019 periyodunda ise 274 müeyyide kurumların ilgili hususlardaki düzeltmeleri sonucu kaldırılmıştır.”
“Mali konularda hala yapılması gereken düzenlemeler var”
Bu süreçte standardizasyonu sağlamak üzere mevzuat düzenlemelerinin yapılmasının yol gösterici olduğunun altını çizen Özvar, “Mali konularda hala yapılması gereken düzenlemeler var. ‘Toplum faydasına çalışmayı unsur edinen kuruluş’ olarak tanımlanan ‘vakıf’ sözüne ve mevzuatına uygun kurumlar oluşturulması gerekiyor.” dedi.
Prof. Dr. Özvar, konuşmasında, hastanesi olmayan devlet yahut vakıf üniversitesinin tıp alanında eğitim verebilmesi için Sağlık Bakanlığı veya hastanesi olan üniversitelerle yaptığı protokol kapsamındaki eğitime ait afiliasyonlara (iş birliği, ortaklık) değindi.
Devam eden afiliasyonların bulunduğunu belirten Özvar, şu tabirleri kullandı:
“Maalesef tıp eğitiminin ve öğrencilerin ikinci planda kaldığını tespit ettiğimiz yerler var”
“Esasen, mevcut mevzuata nazaran kontenjan sayısına nazaran afiliasyon yapılabilmesine imkan devam etmektedir. Yani tıp fakültesi eğitimi için gerekli olan hasta sayısını ve hasta çeşitliliğini sağlayabilmek için kendi hastanesinin yanı sıra mevzuat çerçevesinde yatak sayısına nazaran bir hastaneyle de afiliye olunabilmektedir. Şimdi kendine ilişkin hastanesi bulunmayan tıp fakültelerinde, kontenjan sayısına nazaran öğretim üyelerinin sayı ve dağılımları, tıp fakültesi eğitiminin o üniversitedeki genel durumu ve tüm öbür konular birlikte kıymetlendirilerek en fazla iki hastaneyle afiliasyona müsaade verilebilmektedir.
Bu hastanelerde kesinlikle eğitim ve öğretimin, klinik pratik uygulamaların yapılabilmesi için gerekli önlemlerin alınması elzemdir. Yapılan yerinde incelemelerde maalesef tıp eğitiminin ve öğrencilerin ikinci planda kaldığını tespit ettiğimiz yerler mevcuttur. Bilhassa lisansüstü eğitimde uzmanlık öğrencilerinin eğitiminde akran eğitiminin olmaması, kâfi olay müdahalesine müsaade verilmemesi, daha çok gözlemci olarak yer almaları sorun olarak bildirilmektedir.”
Açılış konuşmalarının akabinde Vakıf Yükseköğretim Kurumları Uyum Komitesi Yürütücüsü Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan, “Vakıf Üniversitelerinde Tıp Eğitimine Ait Standartlar, Düzenlemeler ve Tespitler” başlıklı konuşma yaptı.
Daha sonra vakıf üniversite hastanelerindeki eğitim-öğretim faaliyetleri ile sıhhat hizmet sunumuna ilişkin değerlendirmelerin ve tahlil tekliflerinin görüşüldüğü panel oturumları düzenlendi.
Çalıştaya YÖK üyeleri, bünyesinde tıp fakültesi bulunan vakıf üniversitelerin yöneticileri ve ilgili akademisyenler katıldı.
