REHA KAPSAL – TEMEL EKSİKLİKLER
Trabzonspor oyuna, topa sahip olarak ve rakip alanda oynama isteğiyle başladı. Oyuna hükmettiği gibi pozisyonlar da buldu. Özellikle Nwakaeme’nin sezon boyunca formsuzluğu, takıma katkı sağlayamaması, Djaniny’nin bir maçı diğer maçı tutmayan performans tutarsızlığı ve saha içindeki olun dağınıklılığı, Ekuban’ın Trabzonspor formasıyla çıktığı 100. maçında gol atması, saha içindeki atletizmini ortaya koymaktaki iyi niyeti, çalışkanlığı, attığı gol kadar önemli.
Hosseini’nin Edgar’ın yerine oynaması, savunma göbeğindeki tandemde geçen hafta sonradan oyuna girdiği bölüm gibi bu maçta da uyumsuzluk ve bununla beraber sıkıntı yarattı. Bir takımın saha içinde en güçlü olduğu an, top ayağında olduğu anlardır. Yalnız bunu doğru kullanamazsa da, aynı zamanda bir takımın en zayıf halidir.
Çünkü herkes hücuma çıkıp top almak için oyun alanını genişlettiğinden, savunma koridorları açık olduğu gibi daha savunma kompaktlığı, bir arada olmanın eksikliği çok fazladır. Nitekim golden önceki iki pozisyon bunun sinyalini vermişti, üçüncüsünde de golü yediler. Daha çok pas hatası değil, pas ikramı gibiydi. Burada pas tekniği sorgulanmasından öte konsantrasyon eksikliği de vardı.
Tabii ki bir takımın skor olarak geriye düştüğü oyunlarda hücum ve savunma çeşitliliği farklıdır. Daha fazla öne gidilir, risk alınır, topa sahip olunur aynı zamanda da orta sahaya kadar çıkıp rakibe alan bırakarak savunma yapılır.
Bordo-mavililerin bu oyununda; oyuncu değişikliğinden sonra Berat’ın stopere geçmesi, arkasından da atılmasıyla kalan süreyi 10 kişiyle devam etmesi, skor olarak da geriye düşmüş bir takım için kolay değildi. Abdülkadir Ömür, yüzde yüz hazır olmasa bile özellikle rakip alandaki oyunda topu tutması, kenarlardaki ikili oyunlarla golün hazırlığını getirdiği gibi takımının rakip yarı alana daha rahat yerleşmesini de sağladı.
Tüm oyuncular olmasa da bazı oyuncuların kafalarında erken tatile çıkmış gibi mücadele etmeleri ve oyuncu kalitesi eksikliği, bordo-mavililer adına saha içindeki en temel eksiklikti.
NECMİ PEREKLİ – BAHAR GELMİYOR
Süper Lig’de sona doğru yaklaştıkça şampiyonluk adayları ile düşecek takımların durumları fokur fokur kaynayan bir kazanı andırıyor. Son haftaların belki de en kaliteli, en heyecanlı ve çekişmeli maçını izledik İzmir’de…
Her iki takım da galibiyete uzanmak için var güçlerini ortaya koydular. İkisinin de üç puana şiddetle ihtiyacı vardı. Üç puanı uzun süre cebinde taşıyan Göztepe maç sonunda düştü. Bu anlarda daha diri olan Trabzonspor, Yusuf’un asisti ve Ekuban’ın golüyle bir puan kazandı.
Burada düşünülmesi gereken, demek ki bir ekip galibiyeti gerçekten istiyor ve inanıyorsa ortaya koydukları oyunla taraftarlarını memnun edebiliyor. Geçen hafta bir galibiyet yakalayan Trabzonspor’un bu performansı ne yazık ki sadece bir hafta devam etti. Dünkü maçtan ise neredeyse puansız ayrılacaktı. Anlaşıldı ki bordo-mavililerin içinde bulunduğu sorun yumağını aşması mümkün değildi.
Pozisyonlara bakınca galibiyeti kaçıran tereddütsüz Göztepe takımıydı. Ben Berat ve Bakasetas’ın halen ne yapmak istediklerini anlamadım. Doğaçlama top oynamaktan bir katkıları olmuyor. Oysa günümüz futbolunda mutlaka oyuncuların beraber gözükmesi ve sistem üzerinde ısrarla 90 dakika boyunca rakip üzerinde kurgularını uygulamaları gerekir. Gelin görün ki ortada böyle bir format yok.
Futbol her ne kadar kolektif ve sistemlere dayalı bir oyun olsa da sonucu mutlaka futbolcuların bireysel yetenekleri belirler. Diğer taraftan Trabzonspor’un beğenmediği Diabate’nin Göztepe forması altında adeta altın olduğunu gördük. Acaba Trabzonspor’da oyuncu seçimi konusunda bir taraf tutma hastalığı mı var.
Gelecekte lazım olur mu umuduyla bir kenara yazılsın isterim. Demek ki bugünün tablosu bize Trabzonspor’da “Geleceğe yatırım yapıldığı” beyanını destekleyen hiçbir emarenin olmadığını göstermektedir.