Commerzbank stratejistleri yayımladıkları bir araştırma raporunda, gelişen piyasalar için 2013 yılındaki “taper tantrum”dan hangi derslerin çıkarılabileceğini yazdı.
Öncelikle 2022 yılına kadar Fed’in tahvil alımlarını azaltmasını beklemediklerini belirten stratejistler, kısa dönemde tahvil piyasalarındaki hayal kırıklığından ötürü faizlerde bir düzeltme yaşanabileceğine de değindiler.
Commerzbank, Fed’in tahvil alımlarını 2022 yılının ilk çeyreğinde kesmesiyle beraber faizlerin yüzde 1,8’lere kadar tırmanmasını beklediklerini de ifade ediyor.
“2013 korkulduğu kadar kötü değildi”
2013 yılındaki tahvil alımı azaltması Mayıs-Eylül arasında faizlerin neredeyse iki katına çıktığını hatırlatırken, şu an faizlerin halihazırda yükselmesiyle muhtemel yükselişin dar bir zaman aralığına sıkışmayacağını ve piyasaların çoktan iyi bir ekonomik görünümü fiyatladıklarını dile getiriyor.
Banka, “tantrum”un aşırı bir reaksiyon anlamına geldiğini ve 2013 yılındaki hareketlerin buna uyduğunu söylüyor.
“2013 korkulduğu kadar kötü değildi” diyen Commerzbank stratejistleri, kırılgan beşli olarak adlandırılan Brezilya, Hindistan, Endonezya, Türkiye ve Güney Afrika para birimlerinin 2013’deki çalkalanmadan etkilendiğini fakat hiçbir ekonominin 1990’da Güney Asya krizinde olduğu gibi bir çöküş yaşamadığını belirtiyor.
“Türkiye ve Brezilya hariç gelişen ülke rezervleri iyileşti”
Şu an ABD Hazine tahvili faizindeki yükselişe rağmen teknik olarak işlerin çok kötü olmadığını vurgulayan banka, Türkiye ve Brezilya hariç birçok gelişen ülkenin Döviz rezervleri ve cari hesaplarında iyileşme kaydettiğini dile getirdi.
Sonuç olarak gelişen piyasaların ve 2013’e göre şu an daha korumalı olduğunu belirten stratejistler, gelişen piyasaların durumlarının 2020 yılında iyileştiğine de değindi. Fakat 2013 yılında değer kaybeden gelişen ülke para birimlerinin birçoğunun eski değerine kavuşamadığını belirten Commerzbank, bu ülkeler için riskleri yeniden değerlendirmenin faydalı olduğunu söyledi.
Banka son olarak, “Bunun anlamı, zayıf gelişen ülke para birimleri ABD Hazine tahvili faizinin yükselmesiyle beraber yeniden değer kaybedebilir” dedi.
“Piyasa katılımcıları kısa pozisyon için teşvik edilmeli”
Rabobank Gelişen Piyasalar Kıdemli Kur Stratejisti Piotr Matys yayımladığı bir araştırma notunda, yükselen tahvil faizleri ve artan emtia fiyatlarıyla beraber yabancı yatırımcıların Türk varlıkları bulundurmak için daha yüksek risk primlerine ihtiyaç duyduğunu belirtti.
Enflasyonu yılın ikinci yarısında düşük bir seviyeye getirmek için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın güçlü bir sinyal daha vermesi gerektiğini belirten Matys, “TCMB tarafından öngörülen yukarı yönlü enflasyon riskleri zayıflayan Türk Lirası ve artan emtia fiyatları nedeniyle son haftalarda arttı” dedi.
Mart ayında TCMB’den 100 baz puan faiz artırımı beklediğini yineleyen Matys, Türk Lirası’nın hem reel hem nominal olarak yüksek getiri sağlama ihtimali olduğunu ve fırsat kollayan piyasa katılımcılarını Dolar/TL ’de kısa pozisyon almaya teşvik edebileceğini vurguladı.