Küresel borç bu yıl eşi benzeri olmayan seviyelere yükseldi. Uluslararası Para Fonu (IMF) söz konusu borcun 188 trilyon dolara ulaştığını açıkladı. Bu sayı, dünyanın toplam gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) %230’una eşit.
Büyük çaplı küresel borç döngüsü göz önüne alındığında, durum aslında pek de iç açıcı gözükmüyor. Söz konusu borç döngülerinden en günceli 2008 yılında patlak verdi ve 2008-2012 Küresel Ekonomik Krizi dolaylı yoldan da olsa Bitcoin’in yaratılmasına yol açtı.
Gelişmekte olan ülkelerdeki yeni harcama sisteminden dolayı borçlar inanılmaz bir şekilde yükseldi. Ülkedeki altyapılarını geliştirmek isteyen liderler, harcamaları arttırdılar. Fonların miktarı ve yatırımlar arttıkça masraflar yükseldi ve borçlar içinden çıkılamaz bir hal aldı.
Gelişmiş ülkelerde de harcama miktarı benzer şekilde tavan yaptı. Ancak bu ülkelerdeki harcamalar diğerlerindeki gibi amaçlarla değil, ekonomik büyümeyi arttırmak ve dengeli hale getirmek, bu sayede de bir felaketten kaçınmak için kullanılıyor.
Bütün bunlara rağmen borç oranlarındaki devasa değişimler, önümüzde zor günlerin olduğunu gösteriyor. Hem IMF hem de Dünya Bankası, ülkelere ekonomik istikrarı korumak adına daha iyi malî politikaların benimsenmesi yönünde uyarılarda bulunuyor.
Harcamak İçin İhraç Et! Borcu daha da arttıran bir diğer sorun ise ülkelerin durmadan yükselen enflasyon oranları. Artan devasa borç miktarları, hükûmetleri borçları geri ödemek için daha fazla para basmaya zorluyor. Küresel borç balonunun yaklaşık %70’inin Afrika kaynaklı olmasının temel sebebinin de bu olduğu ifade ediliyor.
Ülkelerin merkez bankalarının para basma sürecini arttırması ve hızlandırması, enflasyonun çarpıcı bir biçimde yükselmesine neden oluyor. Enflasyon alışveriş yapmayı zorlaştırmanın yanı sıra, yerel ekonomileri de iyiden iyiye durma noktasına sürüklüyor. Ekonomik durgunluk, harcama ihtiyacını arttırıyor ve döngü devam ediyor.
Merkez bankaları da çözümü ve finansal istikrarı başka bir noktada aramaya yeltenmeye başladı. Faiz oranlarını sıfırın altına indirmek ve parasal genişlemeye gitmek merkez bankalarının tercih ettiği iki popüler yöntem olarak öne çıkıyor.
Buna rağmen IMF, sözü edilen çözümlerin uzun vadede sağlıklı ve uygulanabilir olmadığının altını çiziyor. Piyasanın devamlı olarak dibe battığı ve günü kurtarmaya yönelik çözümlerin uygulandığı bir senaryoda, yukarıdaki yöntemleri uygulayan ülkelerin sonu tam bir felaket olabilir.
Bitcoin ile Yeni Bir Ekonomi Bitcoin ve diğer kripto paralar, başarısız finansal politikalardan ve hükûmet harcamalarından bağımsız bir yapı sergiliyor. Hatta küresel piyasa hareketlerinden bile kendini ayrışabiliyorlar. Bitcoin ve diğer kripto paralar küresel piyasalara cevap veriyorsa da işlevini bağımsız bir şekilde yerine getirmeye devam edebiliyorlar. Bu durum, Venezuela’da belirginleşen ve çöküşte olan başka ekonomilerde de belirginleşmekte olan Bitcoin’in bağımsız konumlanışı üzerinden değerlendirilebilir.
Uluslararası politik alan bulanık bir görüntü resmediyorsa da Bitcoin’in, aktarım ve ticaret için hayat kurtarıcı bir niteliğe bürünebileceği düşünülüyor. Satoshi’nin çözümü, gelişmekte olan ülkeler Bitcoin yöneliminde bulunduğu takdirde, bu sorunlarla başa çıkabilir.
Görsel materyaller Shutterstock’tan alınmıştır.
Gelişmekte Olan Ülkelerin İlacı Bitcoin mi? maddesi ilk BeInCrypto web sitesinde görüldü.
Bu makale ilk olarak www.beincrypto.com.tr üzerinde yaynlanmıştır