Bitcoin’in mucidi Satoshi Nakamoto’nun kim olduğu ya da birkaç insanın arkasına saklandığı bir kimlik mi hala gün yüzüne çıkartılamadı. Bu da belirli bir gizemin dışında bir miktar korku da yaratıyor.
2008 Küresel Ekonomik Krizi’nden yola çıkılarak oluşturulan Bitcoin, aslında temel olarak insanların ekonomik özgürlüklerini kendi ellerine almalarını ve bankalar gibi üçüncü taraflara güvenmek zorunda olmadan değer aktarımı yapabilmelerini hedefliyordu.
İlk yıllarda BTC’nin değeri nispeten düşük seviyelerde olduğu için güvenlik açıkları çok fazla konuşulmasa da artık Bitcoin üzerine kurulu milyarlarca dolarlık bir ekosistem bulunuyor ve bu durum ister istemez güvenliğin en çok önem verilen unsurlardan birisi olmasına neden oluyor.
Nakamoto Bitcoin’i Hackleyebilir Mi? Birçok kullanıcı “Satoshi Nakamoto Bitcoin’i hackleyebilir mi?” sorusu yüzünden ciddi bir tedirginlikle Bitcoin’e yaklaşıyor. Öncelikle Bitcoin ağına veya Bitcoin yatırımcılarına yönelik saldırıları ikiye ayırmamız gerekiyor. Birinci saldırı türü direkt olarak Bitcoin blok zincirinin kendisine değil, bunu kullanan kişilere veya kurumlara yönelik olabilir.
Phishing olarak bilinen oltalama yöntemi kullanıcıları genellikle e-posta yoluyla kandırıp, kripto para cüzdanlarına erişmeyi ve insan hatası aracılığıyla BTC elde etmeyi amaçlamakta. Bunun yanı sıra sektörde popüler olan başka bir saldırı yöntemi olan truva atı veya buna benzer kötü amaçlı yazılım ile kişisel bilgilerin çalınması da BTC blok zincirinden bağımsız, insan hatasından kaynaklı bir saldırı konumunda.
Kripto para borsalarına yapılan ve zaman zaman milyonlarca BTC’nin çalınmasına neden olan saldırıların da yukarıdakilerden pek farkı yok ve sadece saldırının boyutu ile taraflar değişirken bunun nedeninin insan hatası olarak sabit kaldığı görülüyor.
İkinci türe giren ve direkt olarak BTC blok zinciri ağına yapılan saldırıların en çok bilineni ise “yüzde 51” veya “çifte harcama saldırısı” olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yapılabilmesi için saldırganların, ağın madencilik hash rate’inin en az yüzde 51’ini ele geçirmesi ve devamında blok zincirini istedikleri gibi organize etmeleri gerekiyor. Mevcut hash rate değerine baktığımızda ise tek bir kişinin veya kurumun bu oranda hash rate’e ulaşmasının neredeyse imkansız olduğu düşünülüyor.
Yani Bitcoin ağı için insan hatasından yararlanmayan saldırılara karşı oldukça güvenli durumda olduğu yorumu yapılabilir.
Satoshi Nakamoto ve Bitcoin Sistemi Birçok BTC yatırımcısının yeni yeni merak etmeye başladığı asıl konu ise Satoshi Nakamoto’nun Bitcoin sistemini oluştururken kendisine istediği zaman, sisteme aynı bir arka kapıdan girer gibi erişim yetkisi verecek bir gizli geçit yapıp yapmadığı oldu. BTC yatırımcıları arasında popüler olan bir teori, Satoshi Nakamoto’nun bu sayede sisteme girip istediği kadar Bitcoin’i hesabına geçirebileceğini baz alıyor. Peki bu gerçekten mümkün mü ve yapılması Satoshi açısından mantıklı mı?
İlk olarak Satoshi Nakamoto’nun “olası” servetini anlatarak konuya giriş yapmamız gerekiyor. Bizzat Satoshi tarafından doğrulanmasa da oldukça yüksek seviyede kabul görmüş bir teoriye göre Satoshi ilk günlerdeki BTC madenciliğinden yaklaşık 1 milyon adet Bitcoin elde etti.
Kripto para güvenlik danışmanı Sergio Demian Lerner 2009 yılındaki BTC madencilik verilerini inceledi ve tek bir bilgisayar tarafından aynı hash oranı kullanılarak kazılan BTC miktarını ortaya koydu.
Satoshi Nakamoto’ya ait olduğu belirtilen cüzdanın bu yolla toplamda 1.814.400 BTC’ye ulaştığını, bunların 1.148.800 tanesinin ise hala hiçbir şekilde harcanmadığını görmek mümkün. Bu da aslında Satoshi’nin mevcut piyasa değeri üzerinden yaklaşık 8 milyar dolarlık bir servete sahip olduğu anlamına geliyor. Satoshi gerçekten de Bitcoin kodu içerisinde bir açık kapı bırakmış olsa da bunun kendisi için ne derece faydalı olacağını aşağıdaki başlıkta tartışacağız.
Bitcoin Sisteminde Back Door Mümkün Mü? Aslında teknik olarak BTC kodunun içerisinde gizli bir kapı (back door) bırakılması ve bunun bugüne kadar gizli kalması neredeyse imkansız. Açık kaynaklı bir yapıya sahip olan BTC kodu, düzenli olarak gözden geçirilmekte ve buna ek olarak BTC Core geliştiricileri tarafından da geliştirilmeye devam ediyor.
Bütün bunlara rağmen yine de bir mucize olduğunu ve binlerce kişinin incelediği Bitcoin kodunda kimsenin göremediği bir açık olduğunu varsayalım. Peki Satoshi’nin bunu kullanıp bütün BTC’leri ele geçirmesi kendisi için gerçekten mantıklı bir hamle mi olur?
Satoshi varsayılan kapıyı kullanıp bütün BTC’leri veya yüksek miktarda BTC’yi kendisine aktardığında, aslında temelde bir değere sahip olmayan Bitcoin’in arz-talep sayesinde kazandığı değeri de sıfıra indirmiş olacak. Yani bütün paranın tek bir kişiye aktarılması aslında hem arzı hem de talebi ortadan kaldırıyor ve değeri sıfıra indiriyor.
Bu da şu an 8 milyar dolarlık bir serveti olan Satoshi’nin, altın yumurtlayan kazı öldürmesi anlamına geliyor. Bitcoin’in ilerleyen yıllarda rezerv para birimi olmasının pek uzak bir ihtimal olmadığını da hesaba katarsak Satoshi’nin serveti her geçen gün daha da artabilir.
Bundan da ayrı olarak, Satoshi’nin böyle bir açık kapı bırakması aslında BTC ağı ve kendisinin büyük icadı için bir güvenlik riski de oluşturuyor. Söz konusu gizli kapının kötü amaçlı bir kişi tarafından tespit edilmesi kesinlikle ağı tahmin edilemeyecek kadar kötü bir noktaya sürükleyebilir. Bu da ilk başlarda böyle bir kapı olsa bile daha sonra Satoshi’nin Bitcoin Core geliştiricilerini durumdan haberdar etmek için anonim bir çağrıda bulunmuş olabileceğini gözler önüne seriyor.
Satoshi Nakamoto Bitcoin’i “İçeriden” Hackleyebilir Mi? maddesi ilk BeInCrypto web sitesinde görüldü.
Bu makale ilk olarak www.beincrypto.com.tr üzerinde yaynlanmıştır