Bu kıyafetler sadece moda değil, kadın hakları tarihinde de önem taşıyor.
1. Lastikli pantolon.
2. Şapka iğnesi.
1900’lerin başında kadınların taktıkları büyük şapkaları tutturan iğneler, kadınların en büyük savunma silahına dönüşmüştü. Kadınların sokaklarda tek başına olmasının halen tuhaf karşılandığı dünya metropollerinde, erkekler tarafından tacize uğrayan kadınlar şapka iğnelerini bir silah gibi kullanıyordu. İğneler yasaklansa da erkekleri korkutmayı başardı.
3. Takım elbise.
Porto Rikolu yazar ve aktivist Luisa Capetillo, kadınların da erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiğini savunuyordu. O dönem tütün fabrikalarında 12 saatlik mesailer ile çalışan kadınları organize etmek ve tüm kadınların oy kullanma hakkına sahip olması için mücadele veriyordu. 1919’da ülkesinde halka açık alanda pantolon giyen ilk kadın olduğu için tutuklandı ve yargılandı. Kadınların pantolonlu takım giymesi Amerikan Senatosu’nda 1993 yılına kadar yasaktı.
4. Kumaş pantolon.
Hollywood yıldızı Katharine Hepburn, 1933 yılında kamera karşısında pantolon giyen ilk kadın olmuştu. Bu da daha fazla kadının pantolon giymeye başlamasını sağladı.
5. Mini elbise.
1965 yılında dönemin en popüler ve dünyanın en çok kazanan modeli Jean Shrimpton, sponsorlu bir anlaşmayla Avustralya’ya yılın en önemli at yarışı olan Derby Day’e gitmişti. Geleneksel elbise, şapka, eldiven kombinini yapmayan ve diz kapağının 10 cm üstünde beyaz bir elbise giyen model dünyayı şoka uğrattı. Gazeteler günlerce bu yeni ve abartılı kıyafeti tartıştı.
6. Bikini.
Tarih boyunca bikini benzeri giysiler olsa da, modern çağlarda 1946’ya kadar iki parçalı mayo giyilmiyordu. 1951 Miss World birincisi bikini giydikten sonra yarışmadan çıkarıldı. Günahkar bir giysi olarak tanımlanan bikini ünlü kadınların giymesi ile yaygınlaştı.
7. Siyah elbise.
Coco Chanel, 1920’lerde siyah elbiseyi tasarlayana kadar kadınların siyah giymesi pek düşünülemezdi. Audrey Hepburn’ün 1961’de “Tiffany’de Kahvaltı” filminde giydiği ikonik Givenchy elbise siyahı iyice yaygın hale getirdi.
8. Şort.
Eskiden Avrupa’da sadece erkek çocuklarına giydirilen şortlar, 20. yüzyılın başında şortlar bir gece kıyafeti olarak kadınların da dolabına girdi. 50’lerde bir plaj kıyafeti veya iç çamaşırı gibi görülen şortlar, günlük giyime 70’lerde dahil olsa da; o yıllarda sokaklarda şort giyen kadınlara tuhaf gözüyle bakılıyordu.
9. Bob kesim saç.
1920’lerde moda olan kısa kesim saçlarla kadınlar bir devrime imza attılar. Feminen ve kadın olmanın gereği olarak görülen upuzun saçlarını kesen kadınlar tepkilere aldırış etmiyordu.
10. Bağlamalı elbise.
1974’te 26 yaşındaki tasarımcı Diane Von Furstenberg ikonik bir elbise icat etti. Gömlek gibi giyilip vücuda sarılarak bağlanan bu elbise büyük tartışma yarattı; çünkü düğmesiz veya fermuarsız bir elbisenin kadını kolay, cinsel bir obje olarak gösterdiğine inanılıyordu.
11. Blazer ceket.
1980’lerde çalışan kadınlar iş yaşamında gücün ve başarının sembolü gibi görünen blazer ceketlerden giymeye ve iş dünyasındaki varlıklarıyla erkeklere kafa tutuyordu. 80’lerin abartılı vatkalarının altında bir de böyle bir gerçek var.
12. Cinsiyetsiz kıyafetler.
Günümüzde halen bu anlamda devrim yapılabilir mi derseniz, evet yapılıyor. Kadınlar aslen erkeklere ait olduğu düşünülen tişörtler, ceketler, gömlekler, botlar ile cinsiyet rollerine karşı çıkıyor.
Artık kadınların gardıroplarının neden erkeklerden çok daha çeşitli olduğunu biliyoruz. Çünkü bunun için uzun ve zorlu bir savaş verdiler.
Bu içerikler de ilginizi çekebilir;