Çocukluk ve birinci gençlik yılları 90’lar sonu ve 2000’lerin başına denk gelenler sanal bebekleri çok uygun hatırlarlar. Sadece bir saat pili kadar canı olan bu birkaç piksellik canavalar o devirler evladımızdan farksızdı. Bir kullanıcı ise torun edasıyla anneannesine bıraktığı sanal bebeğinin öyküsünü anlatarak hepimizi güldürdü.
Bizlerin “Sanal Bebek” olarak bildiği bu piksel hayvancıklar esasen Tamagotchi’lerin çakması diyebiliriz.
Bu sanal bebek dediğimiz nanenin bünyesi de pek bi’ hassastı. İki dakika ilgini eksik etsen cart diye hastalanır, insanı vicdan krizlerine sokardı. Bir kullanıcı da sanal bebekle en az bir defa oynamış herkesi o günlere götürecek bir anısını paylaşarak bizleri o günlere ışınladı.
Yalnız anneannenin boynuna yüklenen sorumluluğun tartısını şu an bu noktadan dahi hissedebildik. Sanal bebeği ölmesin diye gece alarm kurup kalkan arkadaşımı hatırlatmadı değil.😅
İğnesi biter sporu başlar, sporu biter banyosu başlar. Arkadaşlar, biz 90’lar çocukları olarak neden kendimize bu eziyeti yaptık sanki? Bizi geç, kim bilir kaç anneanne bu türlü durduk yere uykusundan oldu hem.🥲
Ama palavra yok, anneannenin bu ponçikliği kalplerimizi eritti.🫠
Bu kullanıcı ise kimi doğruları yıllar sonra öğrendi. Aslında öğrenmese daha yeterli üzereydi güya…
Sanki oyuncak oynamıyoruz da Erzincan 59. Topçu Eğitim Tugay Komutanlığı’nda 3-5 nöbetine kalkıyoruz.
İyi bari birilerinin işine yaramış.
Ya bu keşke 7 yaşındayken aklıma gelseydi.
Bu sanal bebek denen naneyle âlâ bi’ anısı olan yok galiba ya.
Tokyo, yıl 2077. Artık kedi köpek yerine sanal bebek sahiplenilmeye başlanmıştır.
Bu kadar vukuatın akabinde sanal bebekleri özledik mi özlemedik mi varın siz karar verin.