Alkali diyet
Alkali diyet et, süt, şeker, kafein, alkol, yapay ve işlenmiş besinlerin tüketiminden kaçınarak ve daha fazla taze meyve ve zerzevat, kuruyemiş tüketerek bedenin pH düzeyini istikrarda tutmayı gayeler. Alkali diyet sistemine nazaran birtakım besinler asidik, nötr ve alkali olarak kümelere ayrılır. Alkali özellikteki besinlerin tüketiminin sonlandırılması gerekir. Et, kümes hayvanları, süt, balık, buğday, işlenmiş besinler ve alkol asidik besinler ortasında sayılmaktadır. Alkali olan besinler ise; meyveler, sebzeler, fındık ve baklagiller olarak belirtilmektedir.
Bu beslenme halinde limon ve süt tüketimine dikkat edilmelidir. Limon asidiktir fakat tüketildikten sonra bedende alkalize edici tesir gösterir. Süt ise alkali özelliktedir fakat sindirimden sonra asidik özellik taşır.
Vücudun alkali olmasının diyabet, kanser, osteoartrit, hipertansiyon ve kalp hastalıkları üzere birçok sıhhat sorunun önlenmesinde tesirli olduğu savunulmaktadır. Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü’nün araştırmalarına nazaran alkali diyeti kan pH düzeyinde fark edilir bir değişiklik yapmamaktadır; lakin idrar pH kıymeti üzerinde farklılıklar olmaktadır. Bu yüzden de klinik faydaları hakkında bilimsel bilgiler yer almamaktadır. Alkali diyetin uzun vadeli tesirleri üzerine yapılmış araştırmalar yoktur. Lakin bu beslenme planında besin kısıtlamasına gidildiği için beden için gerekli yağ asitlerinde eksiklikler görülebilir. Bilhassa protein kaynağı olan kırmızı et, balık ve tavuk etinin tüketimi sınırlandığı için bedende kas kaybı, demir, fosfor, B12 vitamini, Omega-3 yağ asidi üzere beden için gerekli vitamin ve minerallerin eksikliği de görülebilir. En büyük tesiri ise hudut sisteminde hasarların oluşma riskinin fazla olmasıdır.
Aralıklı oruç
Aralıklı oruç gün boyunca yemek yenilen süreyi kısıtlamak ismine, yeme aralıklarını düzenleyen bir beslenme usulüdür. Kimi sık kullanılan aralıklı oruç formülleri 16 saat boyunca oruç aralığı (16 saat aç kalma) ve 8 saat yeme aralığıyla 16:8 formülü yahut haftada iki gün üst üste alınması gereken kalorinin yalnızca yüzde 25’inin alınıp, öteki beş günün daha hür geçtiği 5:2 sistemidir. Oruç yaptığınız mühlet boyunca ne yediğiniz de çok değerlidir.
Tükettiğiniz kalorileri kolay karbonhidratlardan, şekerden, işlenmiş tahıl eserleri üzere kaynaklardan almak yerine kompleks karbonhidratlar, meyve ve sebzelerden, sağlıklı proteinlerden ve sağlıklı yağlardan tercih etmeniz değerlidir. 16:8 aralıklı oruç tekniğinin, kilo kaybını desteklediği, kan şekerini güzelleştirdiği, beyin işlevlerini arttırdığı ve insan ömrünü uzattığı düşünülmektedir. Aralıklı açlığın, açlık insülin düzeylerini %31’e kadar, kan şekerini ise %3-6 oranında düşürdüğü ve böylelikle diyabet riskini azalttığı ve denetim altına aldığı bulunmuştur.
Aralıklı oruç birinci başlandığı günlerde açlık, halsizlik ve yorgunluk üzere kısa müddetli olumsuz yan tesirlere neden olabilmektedir. Yapılan birtakım hayvan çalışmalarında ise bayanlarda hormonal sorunlara sebep olabileceği bildirilmektedir. Diyabet (özellikle Tip 1), kan şekeri düzenlenmesiyle ilgili problemler, düşük tansiyon, düşük kilo, yeme bozukluğu geçmişi, amenore geçmişi, nizamlı ilaç kullanımı, hamilelik yahut emziklilik üzere durumlarınız varsa aralıklı oruca başlamadan evvel hekiminize danışmalısınız.
Ketojenik diyet
Ketojenik diyet, tıpta öncelikle çocuklarda denetim edilmesi güç yani refrakter epilepsiyi tedavi etmek için kullanılan yüksek yağlı besinler ile kâfi ölçüde protein içeren besinlerin öncelikli tüketildiği, düşük karbonhidratlı bir diyettir. Karbonhidrat alımındaki bu azalma bedeni ketoz ismi verilen metabolik bir duruma sokar. Ketoz durumunda beden güç için yağ yakmada çok daha verimli bir hale gelir ve beden güç muhtaçlığını karbonhidratlar yerine yağlardan karşılamaya başlar. Bu süreç dahilinde yağ karaciğerde ketonlara dönüştürülür ve bunlar beyin için dahi güç sağlamak üzere kullanılabilir. Ketojenik diyetler hem kan şekeri bedellerinde hem de insülin düzeylerinde büyük bir düşmeye neden olabilir.
Ketojenik oranı 4:1 olan diyette gücün %90’ı yağlardan ve %10’u proteinle birlikte karbonhidratlardan gelmektedir. En sık kullanılan yağ kaynakları terayağı, krema, sıvı yağlar ve mayonezdir. Ketojenik diyet menüsü et, balık, yumurta, tereyağı, fındık, sağlıklı yağlar, avokado ve bol ölçüde düşük karbonhidratlı sebzeler üzere eser kümelerine dayandırılmalıdır. Ketojenik diyetin yan tesirleri ortasında bireyin kendisini güçsüz, yorgun ve zayıf hissetmesi, zihinsel fonksiyonlarında yavaşlama, artan açlık hissi, çeşitli uyku problemleri ve daima ahenge gereksinimi, mide bulantısı, sindirim rahatsızlıkları, kabızlık ve antrenman esnasında performans düşüklüğü bulunmaktadır. Uzun mühlet kesintisiz devam ettirilmesi sıhhat açısından tehlikeli sonuçlara yol açabilir.
Vegan – Vejetaryen diyet
Vejetaryenlik birçok Batı ülkesinde artış gösteren, iskemik kalp hastalıklarına bağlı mevt ve kanser görülme riskini azalttığı bildirilen bir beslenme biçimidir. Vejetaryen diyetler çoklukla kırmızı et çeşitlerinin, kümes hayvanlarının, balık ve deniz eserlerinin diyetten çıkarıldığı bir beslenme biçimi olarak tanımlanmaktadır. Vejetaryen diyetler epeyce çeşitlilik göstermektedir. Kimilerinde süt, yumurta üzere besinler tüketilirken, öteki çeşitlerinde yalnızca beyaz et tüketilenler de vardır. Vejetaryen diyetler ortasında en tanınan olanı ovo-lakto vejetaryen beslenme biçimidir. Bunda et ve et eserleri diyetten çıkarılırken süt eserleri ve yumurta tüketilmektedir. Vegan beslenme biçimi ise diyetten tüm hayvansal besinlerin çıkarıldığı cinstir. Vejetaryenler olağan bir diyete nazaran protein, omega 3 yağ asitleri, B12 vitamini, D vitamini, demir, kalsiyum, çinko üzere besin öğelerini daha az ölçüde almaktadır. Bu yüzden eksiklikleri halinde destek biçiminde kullanmaları gerekir. Beslenmelerinde mümkün olduğunca çeşitli ve kombine besin kümelerini tüketerek besin öğesi eksikliklerinin önüne geçebilirler.
YouTube
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar külliyen müelliflerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio