Bakan Koca: “Yeni devirde hadise sayıları, hadiselerimiz yüklü genç yaş kümesi, 15-45 yaş ortasında hadisenin en ağır olduğu yaş grubu”
ANKARA – Sıhhat Bakanı Koca, “Yeni periyotta olay sayıları, olaylarımız yüklü genç yaş kümesi. 15-45 yaş ortasında hadisenin en ağır olduğu yaş kümesi. Daha evvel biliyorsunuz 65 yaş ve üzereydi. Artık 15-45 yaşa düştü. Münasebetiyle hadise sayısı bu sebeple giderek yükseldi” dedi
Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, Koronavirüs Bilim Şurası sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bakan Koca, yüz yüze eğitimin başlaması ile bir arada çocuklarda da aşılama yaşının düşüp düşmeyeceğinin sorulması üzerine, “Bildiğiniz üzere biz 18 yaş ve üstü üniversite öğrencileri için tanımlandık. 15 yaş ve üstü içinde tercihe bırakmıştık. 12 yaş üstü kronik hastalığı ek hastalığı olan çocuklarımız içinde ayrıyeten tanımlama yaptık. Biz doğrusu bugün gündeme gelen hususlardan bir tanesi 12 yaş üzeri mecburî değil. 15 yaş üzeri yapıldığı üzere tercihe bırakarak devam edilmesi kanaatindeyiz. Aşının mecburî olarak yapılmasını değil 12 yaş ek hastalığı olanlar için önemsiyoruz, tanımladık. Değerli görüyoruz fakat 12 yaş üstünde 15 yaş üzerinde olduğu üzere tercihe bağlı yapılabilir” sözlerini kullandı.
“Yeni periyotta olay sayıları, hadiselerimiz yüklü genç yaş kümesi, 15-45 yaş ortasında olayın en ağır olduğu yaş grubu”
Son periyottaki hadiselerin epey genç yaştaki vatandaşlardan oluştuğunu belirten Bakan Koca, hadiselerin en ağır olduğu yaş kümesinin 15-45 yaş ortası bireyler olduğunu söyledi. Bakan Koca, ayrıyeten şunları kaydetti:
“Vaka sayılarında artış giderek devam ettiğini ve aşikâr bir seviyeye geldikten sonra düşüş oldu lakin bir yerde takıldı. ve bu sayıların da epeyce aslında tüksek olduğunu düşünüyoruz. Vefat sayılarımız giderek artıyor. Dünyada da giderek artıyor. Yeni periyotta bilhassa varyantlarında devreye girmesiyle varyantların daha çok bulaşıcılığı arttırdığını biliyoruz. Bilhassa biz bu devirde kısıtlamaları gündemimize almadık. Hareketlilik ağır bir biçimde artmış oldu. Hareketliliğin arttığı bu devirde temasın bir formda olması formda olduğu uzaklığın korunamadığı maske kullanımının giderek azaldığını görüyoruz. Bu bulaşın giderek daha da kolay olduğunu görmüş oluyoruz.
Şurada bir tablo var. Yeni devirde hadise sayıları, olaylarımız yüklü genç yaş kümesi. 15-45 yaş ortasında olayın en ağır olduğu yaş kümesi. Daha evvel biliyorsunuz 65 yaş ve üzereydi. Artık 15-45 yaşa düştü. Münasebetiyle olay sayısı bu sebeple giderek yükseldi.
Bizim yapmamız gereken az evvel de söyledim. Aşının kimisi bulaş hiçbir formda önlemediğini söyler. Biz aşının aşikâr oranda bulaşı da önlediğini biliyoruz. Bu 50-60 aşı durumuna nazaran değişiyor. O nedenle bizim aşı oranımızı her geçen gün arttırmamız gerekiyor. ve toplamda şu an hadise sayılarımız yüklü hastane 60 yaşın üzerinde hastane yükümüz yüzde 70 60 yaşın üzerini söylüyor.
Lakin hadise oranımız yüzde 10. Aşılanma oranımız 60 yaş üzerinde yüzde 82,5-83. Hasebiyle deminde tabir ettim. Yüzde 90’a yakın aşısını tam yaptırmamış olan vatandaşlarımız yüzde 90’ınını oluşturuyor.
O nedenle aşının ne kadar tesirli ve kıymetli olduğunu söylemek istiyorum. Biz bu salgını gündemimizden çıkarmak istiyoruz. Bu salgın artık ülkenin önünde mani olan bir durumdan çıkıyor olmalı. Bu da hepimizin 84 milyonun bir ve bir arada hareket etmesiyle mümkün. Aşının tesirli olduğunu biliyoruz. Yüzde 10 oranında demin bahsettiğim yüzde 90’a yakın aşısı tam olmayan fakat yüzde 10 aşısı olanlarda kaybedilebiliyor. Lakin yükle 65 yaş üstü ek hastalığı olan bireyler oluyor. Bir vatandaşımız aşılı olduğunda bu aşılı olduğu halde vefat etti diye yaygın dezenformasyon yapılmaya çalışılıyor. Biz sayıları söylüyoruz yüzde 10 aslında 65 yaş üstü yüklü olmak üzere aşı olanlarda kaybediliyor. Lakin 90 oranında koruduğunu görüyoruz. O nedenle vatandaşımızdan ricamız bu aşıların tesirli olduğunu ve vatandaşımızın bu periyotta aşılarını yaptırmalarının çok kıymetli olduğunun altını çizmek istiyorum. Bizim vatandaşımız 98 oranında kendi çocuğuna hem de yeni doğan devrinde doğduktan sonra hem de 13 farklı aşıyı yaptırabilmiş bir toplum. Niçin aşıyı kendimize yaptırmayalım. Sonuçlarını biliyoruz. Sonuçlarınızı bildiğimiz bu aşı bu salgından bizi bu periyotta az ziyanla kurtulmamızı sağlayabilir.”
“Sinovac ile ilgili şahsen Çin ile görüşmelerimizde ülkede yatırım yapmalarının ehemmiyetini izah ettik”
Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, Sputnik V ile Sinovac aşılarında ortak üretim muahedesinin ne kademeye geldiğinin ve Sputnik aşılarının ne vakit kullanıma gireceğinin sorulması üzerine, “Sputnik ile ilgili biliyorsunuz 200 bin kişi için doz gelmişti. Yani 400 bin. Sputnik ile ilgili birinci ve ikinci dozun farklılığı var biliyorsunuz. Birebir aşı değil, birbirinden farklı. O nedenle gelen aşı farklarından dolayı biz yeni periyotta bilhassa dün de temasa geçtik. Süratle daha ağır hem bir hem de ikinci doz aşının gelmesi için çaba içerisindeyiz. Testleri ile ilgili şuanda yapılanlarda sorun yok. Ancak yeni bir aşı tipi bilhassa Rusya’dan bu manada bir olabilirliği ile ilgili bir yaklaşımları oldu onunla ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Üretim ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Lokal bir firma ile çalışmalar bir noktaya geldi fakat üretim safhasına gelmiş değil ben çok uzayacağını düşünmüyorum. Sinovac ile ilgili şahsen Çin ile görüşmelerimizde ülkede yatırım yapmalarının ehemmiyetini izah ettik. Lakin bu yatırımda rastgele bir geri alım garantisi vermeden bu yatırımı Türkiye‘de yapmaları ve Türkiye’ye teknoloji transferini yapmalarını da bilhassa istedik. Bu noktada yatırım yapmayı düşündüklerini, planlarının hazır olduğunu ve çok uzun sürmeyeceğini söylediler. Bununla ilgili de teknik takım geldi, Türkiye’de yatırım yapılabilirliğini gördü ve bu husustaki çalışmaları devam ediyor” sözlerini kullandı.
“Yeni periyotta hadiselerin yüzde 83’ü aşısını tamamlamayanlar”
Aşılamanın alandaki yansımalarına değinen Bakan Koca, “Yeni devirde olayların yüzde 83’ü aşısını tamamlamayanlar. Hastane ve vefat edenlerin yüzde 90’a yakını aşısını tamamlamayanlar. Toplamda 62 milyon 18 yaş ve üzeri aşılanması gereken vatandaşımız var. Pekala aşısı tamamlanmış olan vatandaşımızın sayısı ne kadar? 35 milyon. 35 milyonun hadise yükü yüzde 13, hastane yükü yüzde 10, aşılanmamış olan geriye kalan 28 milyon yüzde 83 olay ve yüzde 90’a yakın hastane yükünü oluşturuyor. Aşı bu kadar tesirli, bunu tartışmanın manası yok” diye konuştu.
“Yüzde 98 oranında evlatlarına birinci günden itibaren 13 farklı aşıyı yaptıran bir toplumuz biz”
Bakan Koca, “Özellikle ulaşım hava yollarında şehriler ortası ulaşımda tiyatro sinema konser ve gibisi kalabalık ortamlarda alınması gerektiği ile ilgili. Ulusal eğitim ile ilgili de bilhassa gençlerimizin temas ettiği şahısların bu manada aşılanmalarını öncelikle değilse PCR istenmesi ile ilgili genelde bir yaklaşım esasen oldu. Bunun dışında şuan bir diğer alanda bunu gündeme taşıyalım diye düşünmüyoruz. Daha çok şu periyotta üzerinde durduğumuz aşılanma oranlarını yükseltmek istiyoruz. Bu toplumun aşı tersliği tabirini kullanmak istemiyorum. Bu toplumun bir manada bir sorunu olduğuna inanmıyorum demin de yüzde 98 oranında evlatlarına birinci günden itibaren 13 farklı aşıyı yaptıran bir toplumuz biz. Bu manada bir sorun olduğunu düşünmüyorum. En fazla illa bir şey denilecekse aşının ertelenme durumu olduğunu düşünüyorum. Biz gerekirse vatandaşımıza her ortamda anlatmayı ayağına giderek bu aşıyı yaptırabileceğimizi göstermek istiyoruz. Bu vatandaşımızın bir formda itiraz edebileceği yaptırmak istemediği bir aşı olduğunu düşünmek istemiyorum” dedi.
“AVM, restoran ve kafeler için PCR ve gibisi bir uygulamayı şuan gündemimize almadık”
Okullar ve toplu taşıma araçlarında kullanılan PCR uygulamasının genişleyip genişlemeyeceğinin sorulması üzerine yanıt veren Bakan Koca, “AVM, restoran ve kafeler için PCR ve gibisi bir uygulamayı şuan gündemimize almadık. Önümüzdeki devirde de aşılanma oranı ile birlikte pandeminin ülke gündeminden giderek düşeceğini ve olay sayılarının giderek azalacağını düşünüyorum. Vatandaşımızın da aşıya eğiliminin giderek arttığını, şuan Türkiye’nin toplam yaptığı aşı doz sayısı 95 milyonu geçti. Almanya 102 milyon, zannediyorum 1-2 hafta sonra Almanya’nın aşı doz sayısını da geçmiş olacağız. Bu manada bizden evvelki ülkelerin hepsi nüfusu bizden fazla olan ülkeler. Önümüzdeki devirde biz aşılanma oranının daha da artacağını, Avrupa ülkelerinden bizden daha fazla aşı yapan Almanya dışında ülke yok ve olmayacağını da düşünüyoruz. Ben yalnızca bir oran vereyim. 18-19 yaş en az bir doz aşısını yaptıran gencimizin oranı yüzde 87.29, iki doz aşısını yaptıran da 49.98 yani yüzde 50. Münasebetiyle ben her geçen gün bu oranın giderek yükseleceğini ve pandeminin denetim altına alınacağına inanıyorum” dedi.
“Bir şahıstan fazla odalarda kalınma durumunda aşının ne kadar değerli olduğunu hatırlatmak istiyorum”
Yurtlarda kalan öğrencilerde nasıl bir formül izleneceğinin sorulması üzerine karşılık veren YÖK Lideri Özvar, “Sağlık Bakanlığı’nın denetiminde bir konu. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile bir ortaya gelip bir açıklama olacaktır. Bu açıklama sıhhat bakanlığı tarafından yapılacak açıklama bizim üniversitelerimizin içinde bulunan yurtları da tabi ki kapsayacaktır. Bu bakımda hepimiz bunu bekleyeceğiz. Fakat tabi ki yerleşkeler için aldığımız önlemlerin üniversitelerimizin içindeki yurtlarda da geçerli olacağını buradan duyurmak isterim” dedi.
Bakan Koca da mevzu hakkında, “Yurtlarda en az bir öğrenciden fazla kişinin kaldığı odalarda aşılı birinin olmamasının nasıl karşılanacağını takdirlerinize bırakıyor. Yani bir bireyden fazla odalarda kalınma durumunda aşının ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatmak istiyorum” dedi.
“Şuan en az bir doz aşısını yaptırmış öğretmen ve çalışanların oranları yüzde 88’i buldu”
Şuan etkin olarak aşıları tamamlanan öğretmen oranının sorulması üzerine karşılık veren Bakan Koca, “Aşılanmayanların okula alınmaması üzere bir durum olmaz. O çok net. Biz öğretmenlerimizin, aşılanma oranlarının giderek arttığını, aşılanmamayı çok düşüneceklerini düşünmek istemiyoruz. Şuan en az bir doz aşısını yaptırmış öğretmen ve çalışanların oranları yüzde 88’i buldu. İki doz aşısı tamamlananların oranları da yüzde 75’i buldu. Bunun dışında yüzde 4.4 oranında son 6 ay içerisinde hastalık geçiren bireyler var. Birinci 6 ay içerisinde PCR zorunlulukları olmayacağı manasına gelir. Münasebetiyle yüzde 92 buçuk demek ve yüzde 100’e 7 buçuk kalmış. Ben bunun da giderek azalacağını düşünüyorum. Yüzde 95 ve üzerinde olacağını düşünüyorum. Velilerimiz huzursuz olmasın fakat onlar da yapmaları gerekeni yapma noktasında en az öğretmenlerimiz kadar katkıda bulunsunlar” biçiminde konuştu.
Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer de tıpkı soruya verdiği karşılıkta şu sözleri kullandı:
“Servisten öğrencinin konutundan okul ortamına gelmesinden orada geçirdiği mühlet kantin ve yemekhanedeki müddetlerinde tüm müddetlerde temas ettiği öğretmenlerimiz ve elemanların hepsinin ya aşılı olması ki aşı gönüllük aslına dayalı mecburilik yok yahut haftada iki kere PCR testi yaptırması gerekiyor. Sayın Bakan açıkladı öğretmenlerdeki oran Türkiye’nin ortalamasının üstünde. Sayıların artacağını düşünüyorum. Hele eğitim öğretim başladıktan sonra daha da artacaktır. Ben şuna inanmıyorum öğretmenlerimizin aşı olmayıp hem aşı olmayıp hem PCR olmamak için direneceğine inanmıyorum.
Zira öğretmenlerimiz 1,5 yıldır öğrencilerini bekliyor. Öğretmenlerimiz bu 1,5 yıl içerisinde önemli fedakarlık gösterdiler. Bu türlü fedakar bir öğretmen kitlesinin ve öteki çalışanı aşı olmadığı halde PCR olmadan okul ortamına gelebileceğini ben düşünmüyorum. Zira o öğretmenlerimiz öğrencilerden çok daha fazla öğrencileriyle buluşmayı arzuluyorlar. O öğretmenlerimiz bilimsel datalar ışığında alınması gereken tüm tedbirlerin tamamına riayet edecek hem formasyona sahipler hem de eğitim sevdalılar. Onun için sorun olacağını düşünmüyorum. Zati bugün biliyorsunuz 6 Eylül’de başlamadı. Eğitim haftası başladı. Yaklaşık 2,5 milyon öğrenci ve 165 bin öğretmenimiz alanda. Ne aşı ne PCR edenle ilgili bize gelen bir sorun yok. Ben inanıyorum ki toplumumuz tüm paydaşlarla el ele vererek bu sorunların üzerinden geçecek. Covidli ortamda hayatı olağanlaştırmak istiyorsak eğitimi olağanlaştırmak zorundayız.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz Ulusal Eğitim topluluğu Türkiye’nin örneklemi değil kozmosu o vakit cihanı olağanlaştırmak istiyorsak eğitimi olağanlaştırmak zorundayız.”
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Utku Şimşek
