Hiç o denli heveslenmeyin. Bu bildiğiniz fenomenlerden değil. Toplumsal ve klasik medyada hiç karşılığı yok. Kimse de buna takip atmıyor mesela. Hayli felsefi bir kavramdan bahsedeceğiz.
Siz de yaz aylarında biraz daha sıcak duş alarak terlemenin, kış aylarında da daha serince bir suyla duş almanın üşümeyi azalttığını fark ettiniz mi?
Hadi buradan yola çıkalım ve Hipokrat’ın birinci defa bahsettiği “Similia similibus curantur.” ne demek, biraz genişleterek açıklayalım:
Türkçede nasıl mı yer bulmuş? “Çivi çiviyi söker.”
Yani homeopatinin en temel ideolojisi olan ve sağlıklı bireyde hastalık yapan unsurun yaptığı hastalığa benzeri hastalığın da devası yeniden o unsurdur. Kısa açıklama budur.
Kafanız karıştı mı? O denli ise örnekleyelim:
Mutfakta soğan doğrarken ne olur bir düşünelim. Gözümüz yanar ve yaşarır. Burun kökümüz yanar ve burnumuz akar. Ha hapşırdık, hapşıracağız bir hal alırız. Artık misal bir hastalık düşünelim. Nezle ya da alerjik nezlenin akut devri, değil mi? İşte benzerlik fenomenine nazaran soğandan yapılmış ilaç nezle gibisi hastalıkların akut şikayetleri için deva olabilir.
Hadi bu fizik şikayetler içindi. Pekala zihin de bu türlü etkilenir mi? Haydi buna da örnek verelim:
Gün uzunluğu çok fazla kahve içen birini düşünelim. Huzursuzdur, gergindir ve kolay sonlanır. Telaşlı niyetleri vardır. Çarpıntısı olabilir. Fikirlerden tahminen uykuya dalamaz. Emsal bir durum söyleyelim. Kaygı atağı ya da yeniden lisanımıza girmeye başlayan biçimiyle anksiyete atağı diyebiliriz. İşte böylesi bir durumda kahveden yapılmış homeopatik ilaç tahlil olabilir.
Anladık mı durumu? Çaktık mı köfteyi?
Özde, bizim için çok yararlı bir durum bu. Yalnızca tedavide kullanmanız için değil, indirgeyin günlük yaşama, bakın nasıl kolaylaşacak her şeyi anlamak, bakın nasıl kolaylaşacak mevcut durumu korumak. Homeopati özde bir güzelleşme prosedürü olsa da, ideolojisi hayatın her alanına yayılabilir. Hem de o denli bir yayılır ki, siz de sonuçlara şaşırır kalırsınız.
Bir bakınız kimler bir ortaya gelip, sivil toplum kuruluşları kuruyor. Tamam, gaye daha güçlü olmak, sesini daha güçlü duyurmak. Ancak bir ortaya gelenler, emsal düşünenler, benzeri iş yapanlar, benzeri maksatları hedefleyenler.
Peki ya benzemeyen? “Yok onun bu kümede işi’ mi, diyeceksiniz?.. Eeee, galiba o denli. Ya kendi isteği ile ayrılıyor ya da uzaklaştırılıyor.
Sivrilmek, parlamak nasıl mı oluyor? İdealde, yol yordam bilmede, uygulama pratiğinde benzerlik devam ederken, gelir geçer kuralların dahilinde (En temelinde hürmet ve ahlak var.) gidilecek yola kendi öz özelliklerimizi katınca ortaya çıkıyor.
Bireysel özellikler yolu süslüyor da, kirletiyor da. Aklındaki ağzına geldiğinde ya da harekete geçtiğinde sonucu kıymetlendirmek de bize düşüyor.
Sonuç olarak, benzerler güzelleştirebiliyor da, kötüleştirebiliyor da.
En nihayetinde, benzeri gibisi hak yolunda da, şer yolunda da buluyor.
‘Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar büsbütün müelliflerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio’
