2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Gününe ilişkin açıklamalarda bulunan Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Emin Çağlar, otizm belirtilerinin erken çocukluk döneminde gözlendiği ve önemli bir nörogelişimsel bozukluk olduğunu söyledi.
Otizmin, beynin sosyal iletişim ve etkileşimi sağlayan kısımlarının gelişiminde görülen farklılık olduğunu ifade eden Çağlar, otizme dair belirtilerin bazı çocuklarda gelişim basamaklarının erken dönemlerinde başlarken, bazı çocuklarda ise öncelikle normal seyreden gelişimde gerileme veya aksaklıklar şeklinde olduğunu söyledi.
Örnek olarak, 1 yaşına kadar gelişimi normal olan çocuğun iletişim becerilerinde, konuşmasında gerilik olabileceğini belirten Çağlar, “Otizm şüphesi, çocuğun konuşmasının gecikmesi veya etrafa ilgisiz, tepkisiz olması ile ortaya çıkar. Aile çocuğun akranları konuştuğu halde hiç kelime çıkarmamasından ya da daha önce ‘anne, baba’ gibi tekli kelimeleri söyleyebilirken son aylarda bu kelimeleri unutması nedeniyle doktora başvurur” diye konuştu.
“ÇEVRESEL FAKTÖRLER TEK BAŞINA NEDEN OLMAZ”
Yapılan araştırmalar sonucu her 54 çocuğun ortalama 1’inde, yani yüzde 1.9’unda, Otizm Spektrum Bozukluğu tespit edildiğini belirten Uzm. Dr. Çağlar, otizmin erkeklerde, kızlara göre 4.3 kat daha yaygın olarak görüldüğünü söyledi.
Otizmin poligenik bir bozukluk olduğunu ve kalıtsallığının yüzde 90’ın üzerinde olduğunu ifade eden Çağlar, “Kalıtsallık ne demek? Pek çok genin etkilenmesi ve bu genlerin otizm üzerindeki katkısının yüzde 90’ın üzerinde olması anlamına gelmektedir. Peki genler neden etkileniyor? Çocuk aşı oldu diye mi? Çocuk çok televizyon izledi diye mi? Anne-baba çocuğu ile çok ilgilenmedi diye mi? Hepsinin cevabı ‘hayır’. Otizm tek bir sebeple oluşacak kadar basit bir bozukluk değildir. Tek bir zararlı olayla tüm bozukluğu açıklamak mümkün değildir.” dedi.
Her insanın genetiğinde bozuk genlerin ve mutasyonların olabileceğini dile getiren Çağlar, hem anneden hem babadan aktarılan bu genlerin, insanların beynindeki iletişim kurmayı sağlayan büyük ağlarla ilgili olması durumunda otizmin ortaya çıktığını söyledi. Bu genlerin çevresel faktörlerden de etkilendiğini söyleyen Çağlar, “Ancak kalıtsallık olmadan çevresel faktörler tek başına otizm oluşmasına neden olmaz. Çevresel faktörlerden üzerinde en çok durulan ileri anne ve baba yaşıdır” dedi.
DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BELİRTİLER
Ebeveynlerin yanlış tutum ve davranışlarıyla otizm oluşmadığına dikkat çeken Çağlar, çocuk çok televizyon izlediğinde, ekrana çok maruz kaldığında ya da ilgisiz kaldığında içe kapanma, konuşmada gerileme gibi bulguların ortaya çıkabileceğini ancak bunlara neden olan şeyler ortadan kaldırıldığında bu bulguların hızlıca düzeleceğini söyledi.
Bunun çocukta otizm olduğu anlamına gelmeyeceğini dile getiren Çağlar, aileler için işaret sayılabilecek otizm bulgularını şöyle sıraladı:
– 6-9 ay arası bebeklerde; babıldamanın olmayışı ya da akranlara göre çıkardığı ses çeşidinin az olması.
– Bakım verenin sesine ve yüzüne ilginin az olması, göz temasının ve karşılıklı gülümsemenin olmaması.
– İsmine bakmama, kucağa alınma ve başka insanlarla oynama beklentisinin olmaması
– Bazı objelere veya parçalara aşırı ve atipik ilgi (objeleri tuhaf biçimde göze yakın tutarak inceleme)
Bu bulguların sık aralıklarla takip edilmesi gerektiğin ifade eden Çağlar, otizmi olan çocukların yüzde 20 ila 47’sinde normal gelişimin ardından 1 yaşından sonra gerilemenin başladığının altını çizerek, aileler için kırmızı bayrak sayılabilecek belirtileri şu şekilde sıraladı:
– 1 yaş sonrasında gülümsemenize yanıt vermemesi
– Konuştuğunuzda yüzünüze bakmaması ya da az bakması
– Nesneleri işaret ederek göstermemesi
– Oyuncağını getirip birlikte oynama isteği göstermemesi.
– Etkileşime girmeye isteksiz olması
– Taklit oyunlarının ya da ‘miş’ gibi oyunların olmaması (bebeğine yemek yedirme, ayıcığını sallayarak uyutmaya çalışma)
– 1 yaşında kelime çıkarmaya, 2 yaş civarı iki kelimeli cümle kurmaya başlamama
OTİZM ŞİDDETİ DEĞİŞEBİLİR
Tanı koyabilmek için bu belirtilerin tümünün çocukta bulunması gerekmediğini ifade eden Çağlar, otizmi olan çocukların hepsinin aynı şiddette otizme sahip olmadığını belirtti. Bazı çocukların şiddetli sosyal ilişki kuramama, konuşmanın hiç olmaması ve tekrarlayıcı hareketlerin yoğun olduğu şiddetli otizm yaşayabileceğini belirten Çağlar, bazı çocuklarda ise belirtilerin hafif olabileceğini söyledi.
Belirtilerin şiddetinin her çocukta farklı derecelerde olduğu bir yelpaze bozukluk olması nedeniyle otizmin bir spektrum bozukluğu olduğunu ifade eden Çağlar, “Çocuğunda bu belirtileri olan aileler vakit kaybetmeden Çocuk Psikiyatriye gitmelidirler. Otizmin farkında olmak, yok saymamak ilk basamaktır. Erken tanı ve yoğun özel eğitim programları çok önemlidir. Çocuğun bundan sonraki hayat kalitesi ve bağımsız yaşam sürebilmesi açısından hayati önem arz etmektedir. Çocuğunda otizm tanısı olan aileler imkânlarının yettiği ölçüde haftalık alınan özel eğitim saatini artırmalıdırlar. Son yapılan çalışmalar haftalık en az 15 saat eğitim önermektedir” şeklinde konuştu.