Dionysos kimdir? Roma mitolojisindeki ismiyle “Bacchus”, Yunan mitolojisindeki ismiyle “Dionysos” “bereket, doğurganlık, şarap, şenlik, coşku ve tiyatro” yaradanı olarak bilinir. Olimpos Dağı’nda yaşayan on iki Olimpos yaradanının sonuncusu ve en renklisidir. Dionysos, Zeus ile Semele’nin oğludur. Zeus, Thebes’in hoş prensesi Semele’yi baştan çıkarır ve gebe bırakır. Kıskanç Hera, Semele’yi Zeus’tan ona gerçek haliyle görünmesini istemesi için kandırır. Semele’nin isteğiyle Zeus ona ilah haliyle görünür. Ne var ki bir ölümlü, bir yaradanın gerçek haline bakamaz. Semele onun ihtişamını görünce anında yanarak ölür. Zeus, doğmamış Dionysos’u kalçasına dikerek kurtarmayı başarır ve birkaç ay sonra Dionysos, Zeus’un kalçasından doğar. Bu nedenle Dionysos “iki sefer doğmuş” olarak bilinir. Dionysos büyüdüğünde üzüm yetiştirmeyi öğrenir ve üzümü şaraba dönüştürür. Daha sonra ölümlülere şarap üretiminin sırlarını öğreterek dünyayı dolaşır.
Şarap, antik Yunan kültürünün değerli bir kesimi olduğu için, Dionysos mitolojide kıymetli ve tanınan bir figürdür. Dionysos ruhu, MÖ 6. yüzyıldan itibaren Yunan kültürünün kıymetli bir kesimi haline gelerek daha sonra Roma’nın Bacchanalia’sına dönüşen Dionysos şenliği ile kutlanmıştır. Dionysos şenliği, kültürler ortası irtibatı arttırarak beşerler ortasındaki bağları güçlendirmiştir. Bu kutlamalar, insanların birbirlerine karşı sevgi ve müsamaha ile yaklaşmasını sağlamaya yardımcı olmuştur.
Dionysos ruhu
Diğer ilahlar üzere, Dionysos da insan biçiminde görünür ve ilahi güçlerle tanınırdı. Yemeye içmeye, dans etmeye, müziğe ve özgür ruhlu beşerlerle hudut tanımayan cümbüşlere olan sevgisi sayesinde, insanın bir yansıması olarak antik Yunan kültüründe ve sanatında beğenilen bir semboldü. Ömrün, umudun, coşkunun, cinsel birlikteliğin ve şehvetin sembolü olan Dionysos, insan tecrübelerinin tabiatıyla ve sınırsız taraflarını temsil ediyordu. Şarap, şenlik, dans, coşku ile insanları hem toplumun kısıtlamalarından hem de kendi engellemelerinden kurtaran ve Eleutherios (‘kurtarıcı’) olarak anılan Dionysos, ekseriyetle insanlara düşman olan ölümsüz rablerin bilakis, insanlığa karşı iyilikseverdi.
Dionysos ruhu, antik Yunan mitolojisinde, coşkunluğun ve özgürlüğün gücü ve tesiri olarak tanımlanır. İnsanları müziğe, şaraba, sevişmeye ve öbür eğlenceli etkinliklere yanlışsız çeken bu güç, insanların kendilerini özgürce söz etmelerine, hislerine bırakmalarına ve hayatlarında daha fazla sevinç ve sevinç hissetmelerine yardımcı olur. İnsanların birbirlerinin farklılıklarını kabullenmelerini ve ortalarındaki bağları güçlendirmelerini sağlar.
Ölümsüz bir ilah ile ölümlü bir prensesin oğlu olan Dionysos, erkekleri ve bayanları kendilerinden geçiren dizginsiz bir güç olarak insanın ölümlü tabiatı ile rablerin ilahi gücü ortasında çok değerli bir bağ kurdu. Bu manada Dionysos hayatın gizemlerinden ve paradokslarından birini temsil eder. Dionysos’un şarapla alakası bu paradoksu somutlaştırır. Şarap, tıbbi özellikleri olan lezzetli bir içecektir, lakin birebir vakitte sarhoş edicidir. Özgürleşme ve coşku sağlar lakin tıpkı vakitte da denetimi kaybetme risklerini de beraberinde getirir.
Kibar ve cömert bir ilah olmasına karşın, gerektiğinde de zalim olabilen, kadın-erkek, acı çeken-acı çektiren, merhamet-kin üzere pek çok tersliği kendisinde toplayan Dionysos, denetim edilemeyen hislerin ilahı olma özelliğiyle öne çıkmış, bu özelliği nedeniyle de özgürlüğün temsilcisi sayılmıştır. Dionysos ruhunun içerdiği hisler, üniversal nitelikte ve beşere ilişkindir. Günümüzün normları, kalıpları, kuralları ile denetim altında tutulmaya çalışılan hisler Dionysos ruhuyla tezat içindedir, Dionysos ruhunda yeniyi arama ve arınma hasreti vardır.
Dionysos ruhu, cinsel hayatta yürek, yenilik ve özgürlük üzere özellikleri öne çıkarır. Özgürce sevişirken kurallara hürmet duymak ve kuralların dışına çıkmak ortasındaki dengeyi kurmaya imkan verir. Bunun için de cinsel hayatta hazların özgürce paylaşılmasını sağlayacak cinsel bağlantının ehemmiyetini vurgular.
Zamanın ruhunda cinselliğin evrimi
“Zamanın ruhu var mıdır?” sorusu, Alman filozof Friedrich Hegel’in muhakkak bir tarihî devirde muhakkak bir toplumun fikirleri, tavırları, hislerini ve emellerini tanımlamak için kullandığı “Zeitgeist” terimi ile cevap bulmuştur. İnsanların kendilerini cinsel olarak deneyimleme ve tabir etme biçimleri insanlık tarihi boyunca vaktin ruhuna adapte olarak evrimleşmiştir. Cinselliğin ilkçağlardan bugüne geçirdiği evrim fotoğraflar, heykeller, kitaplar ve başka eserler aracılığıyla gözler önüne serilmiştir.
İnsan cinselliği, toplumsal denetimlerin gelişmesinden büyük ölçüde etkilenmiştir. Avcı-toplayıcı bir hayat usulünden yerleşik tarıma geçiş, toplumsal davranışın düzenlenmesini gerektiren kent devletlerinin oluşumuna yol açtı. Evlilik resmileştirildi ve evlilik dışı her türlü cinsel bağ, eşcinsel alaka, mastürbasyon, doğum denetimi, kürtaj ve çokeşlilik yasakladı. Evlilik içi seks bile makul durumlarda sonluydu. Büyük ölçekli toplumların gelişimi, güçlü ve güçlülerin en üstte ve kitlelerin onların altında olduğu sınıf yapılarının ortaya çıkmasına yol açtı. Hangi sınıfa ilişkin olduğunuz, cinsel ömrünüzü büyük ölçüde etkiledi. Tarih boyunca, çok sayıda erkek hadım edilerek, yani testisleri ve bazen de penisleri alınarak cinsel ömürden büsbütün yoksun bırakıldı. Bu tıp adamlara hadım denirdi. Kastrasyon, hatalılar yahut savaş esirleri ortasında bir ceza olarak yahut ergenlikten evvel yapılırsa, mahkeme vazifelileri, harem muhafızları, dansçılar yahut müzikçiler üzere makul rollere hizmet edebilecek aseksüel erkek köleler üretmek için uygulandı.
Sanayi ihtilali cinsellik için bir cins dönüm noktası oldu. Farklı sınıf ve kültürlerden giderek daha fazla insanın bir ortaya gelmesiyle cinselliğe yönelik tavırlar daha liberal hale geldi. Kültürel değişimin kıymetli bir tesiri de cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar oldu. Beşerler küçük kümeler halinde yaşadıklarında ve sonlu alanlarda kaldıklarında, o popülasyonda bulunan bakteriler ve virüslere biyolojik ahenk sağlamışlardı. Nüfus yoğunluğundaki artışlar ve uzun uzaklıklı seyahatler bu tabloyu değiştirdi. 1960’larda doğum denetim hapının keşfedilmesi cinsellikte yeni bir çığır açtı ve bayanlar için cinsel hazzın yükseliş devir, başladı.
Tüm bu gelişmeler olurken cinsellik üzerinde konuşulan, düşünülen ve araştırılan bir mevzu haline geldi. 20. yüzyılın başlarında Sigmund Freud, cinsel davranışların psikolojisi hakkında kapsamlı yazılar yazdı, Alfred Kinsey cinsellikle ilgili sayısız araştırma yaptı, William Masters ve Virginia Johnson, cinsel karşılık döngüsünü bilimsel bilgilerle açıkladı. Cinselliği zihin, vücut ve ruhu içeren bütüncül bir hareket olduğu gerçeği anlaşıldı. Böylelikle insanın şuurlu bir cinsel varlık olma süreci derin manalar kazandı ve cinsellik fiziksellikten çok daha öte bir tecrübe olarak yaşanmaya başlandı.
Yaşam boyunca insan olmanın merkezi bir istikameti, cinsiyeti, cinsiyet kimliklerini ve rollerini, cinsel yönelimi, erotizmi, zevki, yakınlığı ve üremeyi kapsar. Cinsellik, niyetler, fanteziler, istekler, inançlar, tavırlar, kıymetler, davranışlar, uygulamalar, roller ve münasebetlerde tecrübelenir ve tabir edilir. Cinsellik bu boyutların hepsini içerebilirken, hepsi her vakit deneyimlenmez yahut söz edilmez. Cinsellik biyolojik, ruhsal, toplumsal, ekonomik, politik, kültürel, yasal, tarihi, dini ve manevi faktörlerin etkileşiminden etkilenir.
Seks kimileri için hayatın en zevkli yanlarından biri, kimileri için ise sırlarını ve yasak düşlerini sakladıkları kapalı bir köşedir. Genel olarak kişinin cinsel hayatı, varlığının en az aydınlatılmış istikametleri ortasındadır. Birden fazla insan seksin doğal olduğunu; vücutlarımızın cinsel aktivite için evvelce programlanmış olduğunu varsayar. Bu varsayımdan yola çıkarak, cinsel davranışların ve reaksiyonlarının doğal olarak zaten meydana gelmesi gerektiğini, zihin ve vücudun, ne vakit yapmaları gerekiyorsa onu yaptığını düşünür. Lakin bu varsayımlar yanlıştır zira düşünme, hissetme ve akıl yürütmeye yönelik özel yeteneklerimiz cinselliğe sadece fizikî değil, entelektüel ve duygusal bir yatırım yapmamızı sağlar.
Zamanın ruhunda cinsel irtibatın evrimi
İnsanların dilekleri, gereksinimleri, beklentileri ve tercihleri vakit içinde değişebileceğinden, cinsel bağlantı daima gelişen bir süreçtir. Öte yandan yeni teknolojiler, cinsel bağlantının her zamankinden daha inançlı, daha kolay ve daha erişilebilir olmasını sağlamaktadır. İnternet aracılığıyla şahıslar cinsel alakayı daha rahat ve daha özgürce söz edebilir hale geldi.
Ayrıca, cinsel irtibatın evrimi, insanların cinsel mevzulara daha açık olmalarını sağlayan günümüzde tanınan olan cinsel sıhhat bahisli rehberlerin, makalelerin, programların ve kitapların kullanımına da bağlıdır. Bu cins kaynaklar, insanların cinsel mevzular hakkında bilgi edinmelerine ve daha sağlıklı bağlar kurmalarına yardımcı olmaktadır. Cinsel bağlantının evrimi, tıpkı vakitte insanların cinsel bahislerin konuşulmasını ve kullanılmasını kolaylaştıran kültürel değişimlerle de bağlantılıdır. Sonuç olarak, cinsel bağlantının evrimi, teknolojik, toplumsal ve kültürel değişimlerden etkilenen insanların davranışlarının değişmesiyle paralel olarak gerçekleşmektedir.
Cinsel bağlantı nedir?
Cinsel irtibat, partnerler ortasında kurulan fizikî ve duygusal ilişkiyi tabir eder. Cinsel bağlantı, bedensel temas, kelamlar, dokunuşlar ve öbür biçimlerde sözel ve kelam dışı yollarla gerçekleşir. Partnerlerin birbirlerine yakınlaşmalarını, dilek ve şehvet duymalarını sağlar. Cinsel sıhhat, çiftler ortasındaki bağlar, alakaların sıhhati ve tatmin seviyesinin arttırılması için çok değerlidir. Bunun için de inanç, hürmet, sevgi ve samimi hislerin paylaşılmasını gerektirir. Cinsel irtibat, ilgiyi güçlendirmek ve şahsî doyumu arttırmak için olumlu bir biçimde yapılmalıdır.
Cinsel bağlantı, istekler, muhtaçlıklar, tasalar, beklentiler ve istekler üzere beşerler ortası bağlantının temel ögelerini kapsar. Partnerlerin karşılıklı olarak kendilerini söz etmelerine, birbirlerine kulak vermelerine imkan sağlar. Böylelikle birbirlerinin cinsel dilek ve isteklerini anlamalarını kolaylaştırarak yeni cinsel zevkleri keşfetmelerine ve ortalarındaki cinsel bağın güçlenmesine yardımcı olur. Cinsel bağlantı, çiftlerin ortasındaki yakınlık ve sevgi köprülerini inşa etmek için gerekli bir araçtır. Çiftlerin birbirlerinin cinsel isteklerini, isteklerini ve telaşlarını anlamaları ortalarında çok daha özel bir irtibat kanalı açarak duygusal bağlantılarını de güçlendirmeye yardımcı olur. Cinsel irtibat karşılıklı anlayışın gelişmesini sağlayarak çiftlerin birbirlerine karşı itimadı arttırır. Ortalarındaki farklılıkların, çatışmaların ve zorlukların üstesinden gelmek için birbirlerine daha yakın olmalarını, bu sayede de hem cinsel hem duygusal doyumlarının sürekliliğini ve kalıcılığını sağlar.
Cinsel irtibatın püf noktaları
Yakın bağlarda irtibat daha güçlü bir bağ kurmanın anahtarıdır. Ülkü olarak bağlantı, bağın sadece makul kısımlarıyla hudutlu olmamalı, düzgün bir cinsel hayat için cinsel istekler ve tercihler hakkında irtibat kurulmalıdır. Birden fazla kişi için partneriyle cinsellik hakkında konuşmak, yani cinsel bağlantı kurmak hayli sıkıntı, hatta kimileri için imkansızdır. Halbuki cinsellikle ilgili beklentiler, tercihler, tavırlar ve istekler hakkında tesirli irtibat, cinsel tatminin belirlenmesinde değerli bir rol oynar. Bunun için dikkate alınması gereken püf noktaları şöyle özetleyebiliriz:
1. Sekse davet. Klâsik ‘cinsel senaryo’da erkeklerin cinsel aktiviteyi başlatması, bayanların daha bu isteği kabul etmesi beklenir. Çiftlerin birçok bu etkileşim modelini onaylayıp sergilese de partnerler cinsel irtibatta daha rahat hale geldikçe irtibat biçimleri değişebilir. Cinsel doyumu belirlemede en kıymetli faktör, partnerlerin cinsel birebir senaryoyu paylaşmaları ve ilgilerinde cinsel münasebete girme istikrarı konusunda hemfikir olmalarıdır.
2. Dolaylı irtibat. Çiftlerin cinsellik hakkında nasıl konuştukları, birbirlerine seks isteklerini iletmek ya da belli bir cinsel aktiviteyi tercih ettiklerini belirtmek için kullandıkları özel sözler olabilir. Cinsel organları, aktiviteleri ya da tercihleri için kendi özel tabirlerini geliştirebilirler. Örneğin, bir partner başkasına ‘akşam keyfi’ (doğrudan cinsel alaka talep etmek yerine) yahut ‘güneye inmek’ (doğrudan oral seks talep etmek yerine) isteyip istemediğini sorabilir. Cinsel bağlantı kurarken direkt değil, dolaylı olarak tabir etmek bu tıp sözel göndermelerle olabileceği üzere erotik bakışlar, dokunuşlar, dans üzere sözel olmayan yollarla da olabilir. Bazen davranışlar sözlerden daha yüksek sesle konuşur. Özel bir cinsel söz dağarcığının ya da beden lisanı ve öteki hareketlerin seks daveti olarak kullanılması çiftin tatmin hislerini artırabilir. Dolaylı cinsel bağlantının kıymetli bir öbür fonksiyonu de partnerlere daveti reddetme hakkını basitçe kullanma imkanı vermesidir. Zira partnerler her vakit tıpkı anda seks yapmak istemezler ve seks davetini meçhul hale getiren dolaylı cinsel bağlantı stratejileri, seks havasında olmayan tarafın reddedemediği için istemeden seks yapmasını ya da açıkça reddettiğinde karşı tarafın incinmesini önler.
3. Seksi yönlendirmek. Partnerini seks sırasında fizikî yahut kelamlı olarak yönlendirmek, doyumlu ve haz dolu cinselliğin olmazsa olmazlarındandır. Partnerlerden biri elinden gelenin en uygununu yapabilir, fakat oburu ona söylemezse, nereye dokunmasını yahut nasıl dokunmasını istediğini yahut yaptıklarından hoşlanıp hoşlanmadığını bilemez. Çiftler tercihlerinden bahsederek birbirlerini nazikçe yönlendirebilirler. Yüksek seviyede cinsel bağlantı, sırf cinsel tercihleri açıklamayı değil, birebir vakitte partnerinizden fantezilerinizi yerine getirmesini isteyecek kadar savlı olmak manasına gelir.
Metaseks nedir?
“Seks yapmak”, kendini ve ötekini bilerek, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza ve hissetmeye odaklanarak, rastgele bir “performans gayesi koymadan”, kimseyi tatmin etme zorlantısı olmadan, vakitten koparak, yavaş, ritmik ve uyumlu bir formda salınarak, haz alıp, haz verebilme, ruhu ve vücudu bir “armağan gibi” paylaşabilme, ne olursa olsun bir biçimde orgazm olabilme bilim ve sanatıdır. Bu çok özel sanat, birden fazla vakit “cinsel işlev”, “cinsel ilişki”, “cinsel birleşme” yahut “çiftleşme” olarak isimlendirilir ve bu sanatta bayanlar için arzulanmak, erkekler için penisin sertleşmesi temeldir.
“Meta”, sonra, öteki, öte, ötesinde manalı ve olağanın ötesinde olan demektir. “Seks”, insan varlığının sürekliliğinin sebebi olan en temel güdüdür ve insanın varlığını hissetmesinin en keyifli yoludur. “Metaseks” ise “öteki ve manalı seks” demektir, “aşkın seks”tir, “seksin bir sonraki evrimi”dir, “geleceğin seksi”dir.
MetaSeks, “aydınlanmış ve bilgece seks” demektir. İnsanın tabiat ile, kadınsı (Venüs enerjisi) ve erkeksi (Mars enerjisi) tabiatı ile birliği hissetmesidir. Birçok kişinin zihnini meşgul eden sorulardan biri “Hayatın sırrı nedir?” sorusudur lakin aslında karşılık birden fazla vakit yanı başımızdadır. Bilinmezlikler ve belirsizliklerle dolu hayatın en gerçek sırrı, insanın dünya üzerindeki birinci gününden beri var olagelen “Metaseks”tir. Zira seks varlık sebebimizdir, varlığımızı hissetmenin, varlığımıza kıymet katmanın en keyifli ve samimi yoludur.
“Benzerlerinden üstün” ve “aşkınlık” manasına gelen “Metaseks” kendini aşma durumudur. Beş duyunun ötesine geçip beş duyu ile algılanamayan ve fark edilemeyen gerçeklikler manasındadır. Görülen, bilinen, yaşanılan, deneyimsel dünyanın ötesine geçerek ya da tabir yerindeyse üstüne çıkarak öbür bir aleme geçme durumudur. Fark etmektir, fark ettiğini fark etmektir, fark ettiğini fark ettiğini fark etmektir. Dünyaya bir nevi dünya dışından bakabilme yetisidir.
Zaman geçmişten geleceğe uzanan bir paradokstur. Vaktin gerçekliği sadece zihnimizdedir. Vakit kavramı fikrin, lisanın ve toplumsal fikir birliğinin bir eseridir. Aslında sırf “şu an” ve “sonsuz bir şimdi” vardır. Şimdide yürürken, koşarken, düşünürken, konuşurken pek çok şeyin farkındayızdır. Farkında olmadığımız iki şey, kendimiz ve ötekidir.
Gerçekte kendimizi hatırladığımız, kendimizin ve ötekinin farkında olduğumuz anlarda varlığımızı hissederiz. Başka vakitler karanlıkta kaldığımız, yaşanmamış kayıp vakitlerimizdir. Bu nedenle insanın kendini gerçekleştirmek ve her şeyin farkında olmak için kendini ve ötekini bilmesi, bunu yarın değil, artık yapması gereklidir. O halde insan hayattan tat almak ve doya doya yaşamak istiyorsa, dış dünyadan evvel iç dünyasına yönelmeli ve kendinin ve ötekinin farkına varmalıdır.
“Aydınlanmak”, asıl gerçekliğe, yani varlığın hakikatine uyanma, her şeyin anbean farkında olma ve açılma sürecidir, şuurlu farkındalıktır, şuurun şuurunda olmaktır, şimdiki ana yargısız ve açık olarak dikkati vermektir ve bu anda her ne meydana geliyorsa kabullenmektir, hissetmektir, varlığı hissetmektir. Buradaki varlık kavramı her şeyin özünde ve derinliklerinde olan tek bir şuurdur. Varlığı hissedilebilmek için zihnin sessizleştirilmesi, dikkattin tam ve ağır bir biçimde şimdide bulunması gerekir.
“Bilgeleşmek”, bilgeliktir, ötekini bilmektir, bilgili olmaktır, bilgiyi hayata uygulamaktır, hoş işler yapmaktır. Bilgeleşmek için olumlu tarafta değişmek ve ötekini bilmek için emek vermek gerekir. İnsan kusurlarını azaltıp, ötekine kıymet verdikçe ve olumlu istikamette değiştikçe bilgelik yolunda da süratle ilerler.
Aydınlanmak ve bilgeleşmek, tek bir fikir değildir, birbiriyle bağlı bir dizi fikir, kıymet ve unsurun bileşiminden oluşur. Eforla ilgili değildir, bir kavrayıştır, bir uyanıştır, kendini, ötekini, hayatı ve ötesini anlamaktır. Bilme, görme ve uygulama ideolojisini hayata geçirmektir, anbean yaşanılan şu anda kendinde ve ötekinde gerçekleşenleri olabildiğince ve olduğu üzere fark etmektir, zihninden geçen kanıları görmektir. Yaşanılan hisleri ve bedendeki hisleri oldukları üzere algılamaktır. Yeni beyni kapatarak, limbik beyin ve sürüngen beyin ile duyulara (hislere) temas etme biçimidir.
Kendini bilmek aydınlanmaktır, ötekini bilmek bilgeliktir. Öz empati, farkındalık ve iç görü aydınlanmayı sağlar, empati yapmak bilgelik getirir. Farkındalık, kabullenen ve eleştirmeyen bir bakış açısıyla, tüm kanıların, bedensel algıların, hislerin ve etrafın anbean farkına varmak demektir. Yani hiçbir şeyin farklı olmasını dilemeden etrafımızda, vücudumuzda ve içimizde neler olduğunu gözlemleyip yaşayabilmektir.
Farkındalık, dikkatimizi istemli, tarafsız, yargısız ve nazik bir formda yönetme, şu ana ve şimdiye odaklama marifetidir. Geçmişin keşkeleri ve geleceğin telaşları yerine tek gerçek olan şimdide kalabilme hüneridir. Yaşadığımız şu anda dıştan ve içten gelen uyarıcıları, kendimizde ve etrafımızda gerçekleşenleri oldukları üzere anbean, artık ve burada fark etmektir. Zihnimizden geçen fikirleri şuurumuzla görebilmektir, yaşadığımız hisleri ve bedenimizdeki bedensel hisleri oldukları üzere algılamak ve kabullenmektir. Yargılamadan, eleştirmeden ve otomatik pilot üzere reaksiyon vermeden gerçekleşenlerle kalabilmek ve şuurumuzla karşılık verebilmektir. Olup biteni özgürce ve otantik bir biçimde deneyimleyebilmektir. Merakla, anlayışla, öz merhametle ve nazikçe her şeyi yalnızca gözlemlemektir. Farkında olmaktır, şuurlu farkındalıktır, bilgece farkındalıktır.
Öğrenilebilen bir maharet olan farkındalık, şuurla bilmektir, algılamaktır ve algıları şuurla fark etmektir, şimdiki vakit farkındalığıdır. İnsanın şuurunu canlı bir biçimde şu anki gerçeklikte tutmasıdır. Yaşadıklarımıza, etrafımızdaki olanlara ve günlük olaylara, geçmişte edindiğimiz tecrübelerimize, niyet ve inançlarımıza kapılmadan bakabilme yetisidir. Nefesimiz, vücudumuz, hislerimiz, hislerimiz, fikirlerimiz ve davranışlarımızın farkında olmaktır, bunları yargılamadan nazik bir biçimde gözlemleyebilmek ve oldukları üzere kabul edebilmektir. Hislerimizi, onlara kapılmadan fark etmektir. Hayatımızı sadeleştirmek ve zenginleştirmektir. Tabiat ve insani tabiatımızla ahenk içinde olmaktır. Gözlemci ve bilge yanımızı keşfetmektir, içimizdeki bilgeyi uyandırmaktır. Farkındalık, şahsî bir keşif seyahatidir, gözlemci ve bilge yanımızı keşfetmektir.
Metasekste anima-animus dengesi
Günümüzde yeni aile yapıları, eğitim, medya üzere birçok faktör nedeniyle toplumsal cinsiyet rollerinde bir değişim görüldü. Erkekler ve bayanlar için kalıplaşmış olan toplumsal cinsiyet rolleri süratle değişirken bu durumdan çift münasebetleri hem romantik hem de cinsel boyutuyla etkilendi. Klasik toplumsal cinsiyet rollerine nazaran erkeklerin dışarı çıkıp para kazanması, bayanların mesken işleri ve çocukların bakımıyla ilgilenmesi gerekiyordu. Bu bağlamda erkekler çoklukla bayanları fizikî ve finansal hakimiyet yoluyla, bayanlar de erkekleri duygusal ve cinsel yollarla manipüle ediyorlardı. “Maço erkek” ve “itaatkâr” bayan imajları olağan kabul ediliyordu.
Zaman içinde bayan ve erkek rolleri birbirine daha çok benzemeye başladı, aslında bu bir değişim ya da dönüşüm değil, bayan ve erkek her insanın içinde olan eril ve dişi gücün dengelenmesinin bir sonucuydu. Gerçekte olan toplumsal cinsiyet rolleriyle bastırılan erkeklerdeki dişi güç (anima) ve bayanlardaki eril gücün (animus) gün ışığına çıkmasıydı. Erkekler kendilerini dişi güçlerinin akışına bırakmayı öğrendiler, sert erkeksi duruşlarını bırakıp uzun saçları, renkli kıyafetleri ile doğayı, müziği ve hayatın bereketli gücüyle her şeyi kucakladılar, yani dişi güçlerini büyütmeye başladılar. Bu ortada, bayanlar tam aksisini yapıyor, eril güçlerini büyütüyorlardı.
Kadınlar gereksinim ve dileklerinde daha tezli olmayı öğrendiler, daha çok şahsî uzun vadeli maksatlara odaklandılar, mali ve siyasi bağımsızlık kazandılar, mesleklerini güçlendirdiler. Bu yeni dünyada bayanlar da erkekler de hem hayatta hem de bağlardaki kıymetlerini tekrar keşfettiler. Anima ve animusun dengelenmesine yönelik bu değişim bir yandan ekonomik ve toplumsal eşitlikle sonuçlanırken, başka yandan de cinsel olarak nötrlükle sonuçlandı. Cinsel benzerliğe yönelik bu eğilimin yan tesirleri, günümüzün cinsel mutsuzluğunun değerli bir nedeni oldu.
Bugün münasebetlerdeki problemlerin en değerli nedeni, toplumsal cinsiyet eşitliğini doğal eril ve dişi cinsel özümüzü eşitlemekle karıştırmış olmamızdır. Anima ve animus istikrarı, eril ve dişi gücün eşitliğine değil, duygusal ve ruhsal olarak farklılıklarına, zıtlıklarına, yani eşitsizliğine dayanır. Münasebetlerde romantik ve cinsel çekimin korunması için anima ve animusun istikrarının oluşması, yani cinsel özümüzü söz etmekte özgür olmamız gerekir. Bu gizemli istikrar, tüm hayatımızı tesirler, lakin çoğunlukla bilinçsiz bir düzeyde kalır. Herkesin içinde farklı oranlarda bulunan bu güçleri uyandırmanın, iki cinsiyet ortasındaki manyetik çekimin yolunu açmanın, bağlarda gerçek yakınlığı yakalamanın yolu cinsel kutupluluğun sürdürülmesidir. Bir bağda eril ve dişi gücün aynılığı yani anima ve animus istikrarının olmaması, yalnızca cinsel çekimi ortadan kaldırmakla kalmaz, tüm alakanın suyunu kurutmaya başlar. Birden fazla vakit partnerimizin bizim için herkes olmasını bekleriz; arkadaşımız, sevgilimiz, çocuklarımızın ebeveyni, hatta terapistimiz. Lakin bu türlü olunca da kıvılcım söner, tutku tükenir. Partnerimizle ilgili küçük şeyler bizi sinirlendirmeye başlar.
Anima ve animus istikrarının bozulmasının kıymetli bir nedeni sınırlayıcı inançlarımızdır. Yetersiz olduğumuza yahut partnerimizin bizi reddedeceğine dair inançlarımız, eril ya da dişi gücümüzü maskelememize yol açabilir. Evvelki bağlarda incinmek de bu maskeyi takmamıza neden olabilir ve gerçek benliğimizin parlamasına müsaade vermek yerine diğerlerini şad etmeye odaklanmaya başlarız.
Bir partner yahut her ikisi de başkasını mutlu etmek için eril ya da dişi güçlerini değiştirmeye çalıştığında anima ve animus istikrarı bozulur. Animası güçlü olan partner güvensizlik yahut sevilmediğini hissederse, bunu animusunu güçlendirerek telafi etmeye çalışır. Animusu baskın olan bir partner sorgulandığını yahut denetim edildiğini hissederse istikametini kaybedebilir. Bunun sonucunda da partnerlerin ortasındaki anima ve animus istikrarında sorun oluşur, eril ve dişi güçlerinin ortasındaki kutupluluk zayıflar, bu da alakanın gergin yahut istikrarsız hale gelmesine yol açar.
Cinsel kutupluluk dinamiği çifti ortasındaki farkındalık eksikliğinden ve bunun nasıl geliştirilip aktifleştirileceğini bilmemekten ötürü, çoklukla uzun periyodik bağlarda vakitle azalır. Bu durumda bayanların dişi güçlerini, erkeklerin de eril güçlerini güçlendirmelerini sağlayacak yollar vardır.
Erkekler için eril güçlerini güçlendirerek dişi gücün karşı kutbuna geçmenin en değerli yollarından biri erkek erkeğe vakit geçirmektir. Animus erkeğin güce, muvaffakiyete ve kararlılığa yönelik doğuştan gelen dürtüsünün tabiridir. Erkekler kendilerini öbür erkeklerle çevrelediklerinde, birbirlerinin güçlerini tamamlar ve emerler. Öteki erkeklerle vakit geçirerek yalnızca erkeklerin hoşlandığı faaliyetlerde bulunduklarında eril güçlerini beslerler. Animusun verdiği saldırganlığı sağlıklı ve inançlı bir halde uygulamalarına müsaade veren faaliyetlerde bulunduklarında eril güçlerini arttırırlar. Spor, tartı kaldırma, dövüş sanatları üzere faaliyetler, tıpkı vakitte testosteron artışı sağlar. Bu da cinsel dürtülerini, motivasyonlarını ve özgüvenlerini arttırmalarına yardımcı olur.
Kadınların eril güce kutup oluşturacak biçimde dişi güçlerini güçlendirmeleri öncelikle animanın tabiatındaki şefkat, temas ve duygusal derinliğin büsbütün hissedilmesi, söz edilmesi ile mümkündür. Hisler engellendiğinde dişi güç akamaz. Bayan yargılamadan hislerini hissetmeli, kendini akışa bırakmalıdır. Anima bayanın iç gücüyle ilişki kurmasına, yaratıcılığını tabir etmek için zihninizi susturmasına muhtaçlık duyar. Bunu sağlamak için meditasyon, yoga, yürüyüş, dans üzere etkinlikler hareket yoluyla özgürleşmeyi sağlar. Ayrıyeten şahsî bakıma öncelik vermek bayanın dişi gücüyle olan bağını derinleştirir.
Metaseks cinsel terapi
Geleneksel cinsel terapi yaklaşımları, insanların cinsel meselelerinin üstesinden gelmelerine yardımcı olmak için neyin yanlış gittiğini bulma ve bunu tedavi etme gayesini taşıyan fonksiyon bozukluğu modelini temel almıştır. Fakat bu yaklaşımlar cinselliğin karmaşık ve çok boyutlu tabiatındaki kıymetli bilgileri göz gerisi etmektedir. Cinsel davranışlar yalnızca fizikî bir aksiyon değildir; kim olduğumuzun ve bir bağda neler olup bittiğinin de bir yansımasıdır. Fizikî tepkiselliğe ve otomatik cinsel davranış performansına yönelik tanınan ilgi, sağlıklı ve tatmin edici seksi baltalayan mükemmeliyetçilik, performans tasası ve yetersizlik endişelerine odaklanmaya yol açar.
Seks her partner için eşsiz manalara sahiptir; çiftlerin ferdî özellikleri ve bağlarının dinamiklerini anlamadan yalnızca tekniklere ve davranışsal maksatlara odaklanan cinsel terapi yaklaşımı, mevcut meseleler için kalıcı tahlilleri olan bir tedavi olmaktan çok, semptomları hafifleten ya da süreksiz olarak baskılayan bir çeşit pansumandan öteye geçemez, dahası sıkıntıların tekrarı ve hayal kırıklığı için taban hazırlayabilir.
Cinsel sıkıntılar ve ilişkisel meseleler insan gelişiminin tabiatında vardır ve birbiriyle döngüsel bir ilgi içindedir. Öteki bir sözle, cinsel sıkıntılar bağlantı meselelerine, bağdaki problemler da cinsel sıkıntılara yol açabilir. Cinsel terapide bu döngüsel yapıyı ele alan, sağlıklı cinsel fonksiyon için ilgili tıbbi, farmakolojik, ruhsal ve ilişkisel tarafları birleştirerek ilişkisel ve cinsel doyum sağlayan entegratif bir yaklaşıma gereksinim vardır.
Beceri-performans-alışkanlık modeline dayalı klâsik cinsel terapinin ötesine geçerek cinselliği tüm insani durumlar bağlamında ele alan ve cinsel meselelerin tahlilinde yeni ufuklar açmayı amaçlayan bu yaklaşım, cinsel terapide biyolojik, ruhsal, ilişkisel ve kültürel alanları birbirine bağlayan kapsayıcı bir yaklaşımla cinselliğin ve ömrün tüm istikametleri birbiriyle irtibatlı bütüncül ve dinamik bir sistem olarak ele alır.
Cinsel davranış, şahsa tesir eden çok sayıda farklı etkenin bir sonucudur. Bunlardan kimileri içseldir ve bireye hastır, başkaları ise hem kişinin partneri hem onunla olan bağlantısı hem de belli bir kültür yahut toplumdaki herkesi etkileyen geniş kapsamlı dış faktörlerdir. Ayrıyeten bu faktörlerin kimileri büsbütün kişinin şuurlu denetimi altındayken, birçoğu denetim edemediği şartların tesiri altındadır. Metaseks Cinsel Terapi Yaklaşımı cinselliğin bu karmaşık tabiatına zihin, ruh ve vücut temelinde vaktin ruhuna uygun entegratif bir bakış açısıyla yaklaşır. Yalnızca cinsel problemlerin giderilmesine ve cinsel fonksiyonların sağlanmasına değil, birebir vakitte hoş sevişme sanatını öğretmeyi, bilişsel, davranışsal ve duygusal değişimle ferdî hayat kalitesini ve alaka doyumunu artırmayı hedefleyerek kişisel ve çift memnuniyetinin sağlanmasına odaklanır.
Metaseks Cinsel Terapi, cinsel doyum (duygusal boyut) için vazgeçilmez değişken olan cinsel etkileşimin (davranışsal boyut) manasına (bilişsel boyut) odaklanır. Buna nazaran cinsel terapinin üç ana bileşeni vardır. Birinci bileşen, gerçek cinsel bilgi ve olumlu cinsel tavırların değerini anlamaya odaklanır. Terapötik süreçte en âlâ şartları oluşturmak için kıymetli olan cinsel mitleri ve yanlış anlamaları gidermektir. İkinci bileşen, bireyin yahut çiftin cinsel işleyişini etkileyen olumlu ve olumsuz faktörleri tespit etmeye yardımcı olacak gerçek bir değerlendirmedir. Üçüncü bileşen, gerçek terapötik süreç üzerinden çalışır ve nüksetmeyi önlemeyi sağlar. Bu maksatlara aşağıdaki 7 kademeli süreçle ulaşılması amaçlanır:
0. Evrak Açma
1. Birinci Görüşme Aşaması
2. Kıymetlendirme Aşaması
3. İlişkisel Aşama
a. Umut ve Temas Odaklı Evlilik ve İlgi Terapisi
b. Birinci Davranışsal Egzersizler
4. Bilişsel Aşama
a. Entegratif Kognitif Psikoterapi
b. Entegratif Duygusal Şema Terapi
5. Duygusal Aşama
a. Entegratif His Odaklı Psikoterapi
6. Davranışsal Aşama
7. Sonlandırma Aşaması
a. Geriye Dönüşün Engellenmesi
b. Alternatif Seks Tekniklerinin ve Hoş Sevişme Sanatının Öğretilmesi
Metaseks Cinsel Terapi sürecinin tüm evreleri birbirine ayrılmaz halde kontaklı bütüncül bir süreçtir. Terapide etaplar ve elde edilen sonuçlar birbirinden bağımsız olarak ele alınamaz, her bir etapta elde edilen sonuçlar, tıpkı puzzle modülleri üzere birleşerek tedavinin sonunda büyük resmi ortaya çıkarır.
Metaseks Cinsel Terapi sürecinde terapistin rolü, danışanların kalıcı sağlıklı cinselliği ve çift memnuniyetini teşvik etmek ve fizikî, bilişsel, davranışsal, duygusal değişimlerini sağlamak için rehberlik etmektir. Terapist, her vakit zihin ve vücut ortasındaki kıymetli ilişkiyi temel alarak cinsel hazzın önündeki ruhsal mahzurları kaldırmak, münasebet sıkıntılarıyla ilgilenmek ve cinsel fonksiyon bozukluğuna tahlil bulmak için çift ile terapötik işbirliği yapar.
Web
YouTube
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar külliyen muharrirlerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio