Hürriyet köşe yazarı Ertuğrul Özkök, son zamanlarda vatandaşların gereken hassasiyeti göstermemesiyle birlikte artan vaka sayılarının ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile konuştu.
Ertuğrul Özkök, “Ayasofya’nın açılışından sonra tespit edilen vaka var mı” sorusunu sorarken aldığını yanıt dikkat çekiciydi.
İşte Bakan Koca’nın o röportajı:
Çok merak edilen, bilgi alınmadığı için de dedikodulara yol açan bir konu var. Ayasofya’nın açılış toplantısından sonra özel bir izleme yaptınız mı? Orasıyla ilgili bir vaka bildirimi oldu mu size? Ayasofya açılışından sonra tespit edilen vaka var mı?
Ayasofya’ya özel bir bildirim olmadı. Ayasofya’ya sadece İstanbul’dan değil, birçok bölgeden kişiler geldi. Ama biz esas en büyük sıçramayı bayramda yaşadık. Bayram ve sonrası bütün Türkiye’ye dağıldı. Topluma karşı sorumluluğum gereği, verdiğim bütün bilgilerin tamamının doğru olduğuna adım gibi eminim. Verdiğim, ısrarla söylüyorum, tabloda verdiğim bütün bilgiler doğru olan bilgiler.
– Yanlış bilgi vermediğiniz konusunda kimsenin şüphesi yok da doğru olup da vermediğiniz bilgi var mı?
Toplumun bilmesi gereken bilgiyi verme noktasında bir sorunumuz yok. Toplumun bilmesi gerek. Ama benim elimde birçok bilgi var. Tonlarca bilgi var. Bu bilgilerin bir kısmı yayın haline geliyor olacak.
Milli menfaatler dolayısıyla sakladığınız, vermediğiniz bilgi var mı?
Orada yanlış anlaşıldım. Benim milli menfaatten kastım, vatandaşımızın sağlığından öte bir şey değil.”
Yani semptomu olmayan COVID pozitif her vaka HES’e geçiyor mu?
Hepsi HES’te. Bütün vakalar. Kısaca söyleyeyim. Pozitif olan, semptomu olan olmayan fark etmiyor.”
Peki kaç kişi var semptomu olmayan COVID pozitif vaka?
HES’te var. Hepsi HES’te var. Hatta HES’te 3 katı, 4 katı oranında var pozitiflerin dışında. Yani başlıktaki sorunun yanıtı kesinlikle hayır.
Yaz aylarında turist olarak gelenlerde saptanan kaç vaka oldu? Rakam var mı elinizde?
Var elbette. Ayrıca şunu bölgeyle ilgili her ülkeye bildiriyoruz. Özellikle 4 ili; Muğla, İzmir, Antalya, Aydın’la ilgili bilgileri her gün Avrupa Birliği’ne bildiriyoruz. Bu rakamlar net belli.
Dikkatimi çeken bir şey var. 9 milyon nüfuslu Birleşik Arap Emirlikleri, test sayısında bizimle baş başa gidiyor. Bir onlar yukarı çıkıyor, bir biz. Bunlar siyasetteki kavga yüzünden bizimle özel bir yarış içinde olabilirler mi?Onu bilemiyorum. Biz işimize bakıyoruz.
Bir de birçok uzmanın sözünü ettiği şu sürü bağışıklığı denen şey var. Ne zaman olacak bu?
Bu kolay değil. Çünkü toplumun yüzde 60-65’inin bağışık olması gerekiyor. Bizde ilk çalışmada biliyorsunuz yüzde 0.86’ydı. Şimdi tekrarlıyoruz, biraz önce söyledim, 15’inden sonra onu açıklamış olacağız. Zannediyorum bu daha da arttı ama öyle yüzde 20, yüzde 30’larla ifade edilebilecek bir rakam olduğuna inanmıyorum. 60-65’ten aşağı olduğu müddetçe de sürü bağışıklığı olmaz. Biz koruyucu tedbirlere devam etmeliyiz.
Aşı gelince maskeye ihtiyaç kalacak mı?
Bir kere şunu söyleyeyim: Emin olun, maske aşıdan daha fazla kişiyi koruyan bir önlem.
– Nasıl yani?
Çok basit. Şunu çok iyi biliyoruz: Maske yüzde 90’ın üzerinde koruma sağlıyor. Aşının ise yüzde 50-60’ları geçmediğini biliyoruz. Dolayısıyla şu dönemde herkesin kişisel aşısı aslında maske. Yani bütün toplumu aşılasak bile, maskenin koruduğu kadar korumayacak. O nedenle maske, sosyal mesafe ve kalabalık ortamlardan kaçınma çok önemli olmaya devam edecek.
Zatürre aşısı ve grip aşısı konusunda ne diyorsunuz?
Aşı var ama 13 no’lusu, yani bir yıl korumalı olanı var. Çoğu insan 5 yıl koruması olan 23 no’lu aşıyı istiyor. Bir de şu günlerin çok konuşulan bir başka konusu da şu: Grip aşısı bulunamıyor.
Bulunamıyor çünkü grip aşısı daha başlamadı. Muhtemelen gelecek haftadan sonra, yani ayın 15’inden sonra grip aşısı verilmeye başlanacak. Ama vatandaşımız grip aşısı noktasında, herkes grip aşısı olacak gibi yanlış bir algı içinde. Bu doğru bir şey değil.”
Geçenlerde ilginç bir haber okudum. Rusya Devlet Başkanı Putin çok iyi korunuyormuş. Kimseyle görüşmüyormuş. Yanına 14 metrelik bir sterilizasyon koridorundan geçerek girilebiliyormuş. Dünyada birçok ülkenin başbakanı, başkanı hasta oldu. Tahtaya vuralım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hiçbir şey olmadı. Nasıl korundu?
Cumhurbaşkanımız bu noktada gerçekten büyük hassasiyetle ve kurallara uyarak yaşadı. Ama sahadan da geri kalmadı, hiç kopmadı. Geçenlerde Konya’ya şehir hastanesine gittik. Yakında Batman’da bir açılış var, oraya gideceğiz.
Sağlıkçılarla temastasınız, siz nasıl korundunuz?
İlginç bir şey söyleyeyim. Sağlık çalışanları içinde direkt temasla enfekte olan oranı çok düşük. Pozitif olanların çoğu dışarıdan almıştır. Birçok hastanemizi biliyorum, ameliyathane veya yoğun bakımda hastadan virüsü alan olmadığını bildiğim yoğun bakım ve ameliyathaneler var. O kadar yoğun beraber oldukları halde.”
Nasıl oluyor bu?
Çünkü ekipmanla, koruyucuyla çalışıyorlar. Bu da maskenin ne kadar önemli olduğuna somut bir delildir.”
Aile üyelerinizden, yakınlarınızdan falan hiç COVID geçiren oldu mu?
COVID geçiren aile üyelerimizden kimse olmadı. Yani annem-babam, kardeşlerim olmadı.
Dünyanın en önemli araştırma kuruluşu İPSOS’un son araştırmasına göre, mart ayından bu yana üçüncü defa ekonomi korkusu pandemi korkusunun üzerine çıkmış. Birincisinde haziran, ikincisinde ise temmuz ayında böyle bir durum vardı. Ama her defasında yine ekonomi korkusu geldi. Bu hassasiyetin yine kaybolması sizce tehlikeli değil mi?
Tam aksine, daha da aşağı inmeli. Çünkü artık yeni dönemde vatandaşın bir hassasiyetle kontrollü sosyal hayat dönemi geçirmesi gerektiğine inanmasını istiyorum. Virüs bugünden yarına bitmeyecek. Ve biz bu virüsle belli bir dönem yaşıyor olacağız.
– Neden?
Dünya Sağlık Örgütü ilginç bir bilgi yayınladı. Bugün güney yarımkürede, Avustralya ve benzeri yerlerde, yani grip/influenza’nın yoğun olduğu bölgelerde influenza neredeyse sıfıra yakın görünüyor. Sebep, maske! Dolayısıyla en büyük aşısı maske. Kesin yani. Anlayacağınız maske sadece grip değil, üst solunum yolu enfeksiyonu olan birçok virüsten ve enfeksiyondan bizi koruyacak.”