İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Memişoğlu’ndan “aşıda kısırlık” tezlerine reaksiyon
“Doğurganlığı bu kadar önemsiyorlarsa sezaryeni konuşsunlar
“İstanbul’da doğumların yüzde 58.2’si sezaryen”
“Sezaryen salgın kadar büyük bir problem”
İSTANBUL – İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, aşıda kısırlık savlarına cevap verirken, asıl tehlikenin düşük doğum oranları ve sezaryen olduğu belirtti. Memişoğlu, “İnsanların hassas olduğu alanlarda maalesef yanlış, taraflı bilgilendirmeler yapılıyor. Şayet aşı doğurganlığı azaltsaydı bugün doğurganlığı arttırmaya çalışan Avrupa ülkeleri aşıları kullanmazdı. İstanbul’da geçen sene toplam doğumların yüzde 58.2’si sezaryen ile yapılmış. Bu kadar doğurganlığı önemsiyorlarsa lütfen sezaryen niçin yapılıyor diye sorsun bu arkadaşlarımız. Sezaryen salgın kadar büyük bir problem” dedi.
Tüm dünyada salgınla gayret sürerken aşılama çalışmaları devam ediyor. Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca da salgına karşı aşının ehemmiyetine dikkat çekerek aşı olmayan milyonlarca kişiyi aşıya davet etmişti. Aşıların kısırlık yapacağı ve çeşitli tezler nedeniyle kimi vatandaşların aşıdan uzak durduğu söz edilirken İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, bahisle ilgili konuştu. Memişoğlu, aşının kısırlık yapacağı savının gerçeği yansıtmadığını belirterek bilimsel bir temel taşımadığına dikkat çekti. Memişoğlu, salgına karşı herkesi aşıya davet ederken, asıl tehlikenin azalan doğum sayısı ve sezaryen olduğunu belirtti.
“Toplumların hassas olduğu alanlarda maalesef yanlış bilgilendirmeler yapılıyor”
Aşıda kısırlık argümanlarına ait konuşan İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Maalesef çok spekülasyonları yapılıyor, her türlü dezenformasyon diyelim yanlış bilgilendirme hatta makus niyetli bilgilendirme de olabiliyor. Onun için bu mevzuda evvel aşının ne işe yaradığını bilmemiz lazım. Kısırlık yapıyor vs. ile insanların, toplumların hassas olduğu alanlarda maalesef yanlış, taraflı bilgilendirmeler yapılıyor. Beşerler buna inanmasınlar. Niçin inanmasınlar; sonuçta kısırlığın bu hususla bir alakası yok. 1970 yılında Türkiye’de doğurganlık yaşındaki 15 ile 49 yaş ortası bir bayanın çocuk sayısı 4.9, Avrupa ortalamasına baktığımız vakit 2,5 bandında. Mesela İsrail’de Orta Doğu’da nüfusu artma gereksinimi olan ve planlayan ülke onda da yaklaşık 3.8 1970’de. Ülkemizde bu oranlar maalesef 1.78′ e düşmüş durumda. Dünya Sıhhat Örgütü nüfusu birebir sayıda tutabilmek için bunun 2.10’un altına düşmemesi gerektiğini söylüyor. Şu anda Türkiye’de İstanbul’da dahil 1.78’e düştük. Bugün aşıları yapan doğurganlığı arttırmaya çalışan ülkeler bu aşıların hepsini yaptırırken kısırlığı ve ya çocuk olmamasını düşünseler bu aşıları yaptırmazlar. Bugün Avrupa nüfusu yaşlanmaya başladı onun için doğurmayı ve doğurganlığı arttırmaya çalışıyorlar. Zira onlar doğurganlığı ve nüfus artışını teşvik etmeye çalışıyorlar” dedi.
“İstanbul’da toplam doğumların yüzde 58.2’si sezaryen”
Doğurganlıkta asıl tehlikenin sezaryen olduğuna dikkat çeken Memişoğlu, “Şuandaki maalesef yanlış ve taraflı uygulamalar doğurganlığımızı çok azaltmış durumda. Bu toplumumuzun bir 15-20 sene sonraki büyük risklerinden bir tanesi. Doğurganlığı azaltacak en değerli öge aslında sezaryendir. Bizim evvel sezaryenleri azaltmamız lazım. Sezaryenin bir doğum olayı olmadığını bütün toplumun bilmesi lazım. İstanbul’da ve Türkiye’de doğumlarımızı büyük oranda sezaryen yapmaya başladık. 2019 yılında İstanbul’da 235 bin 284 toplam doğum yapılmış, halbuki 2020 yılında bu 217 bin 131’e düşmüş. Yaklaşık yüzde 8 oranında az çocuk olmuş. Bunun en kıymetli nedeni çok net söylüyorum sezaryendir. Yalnızca bu geçen sene yapılan 217 bin doğumun yüzde 58’ini sezaryen ile yapmışız. İstanbul’da toplam doğumların yüzde 58.2’si sezaryen ile yapılmış. Maalesef bunların 66 bini primer sezaryeni (ilk doğum sezaryeni) olmuş. Sezaryenin bir ameliyat olduğunu çocuk ile anne ortasındaki bağlantıyı kopardığını herkesin bilmesi gerekiyor. Dünya Sıhhat Örgütü isteğe bağlı sezaryenin yapılmaması konusunda ve jinekolojik bilimsel dernekler öneriyorlar. Evvel bu sezaryen oranını çözmemiz gerekiyor. Aşı aykırılığını engelleyemeyiz fakat güzel niyetle bunlara inanan insanlarımıza seslenmek istiyorum. Aşı kısırlıkla alakası olmayan insanları hastalıktan koruyan en kıymetli elimizdeki silahtır. Aşının 100-150 yıldır kullanılan tekniğin insanları engelleyen, doğurganlığı azaltan bir öge olmadığını herkesin bilmesini istiyorum. Şayet bu doğurganlığı azaltsaydı bugün Avrupa ülkeleri, İsrail üzere ülkeler bu aşıları kullanmazdı. Tabi ki berbat niyetli beşerler olacaktır fakat palavralarına kamuoyu oluşturmalarına müsaade vermeyelim” biçiminde konuştu.
“Doğurganlık oranlarını yükseltmemiz gerekiyor”
İstanbul’daki hastanelerde doğumhanelerin son teknolojik sistemlerle bayanların doğumlarını en rahat edecekleri formda tasarlandığına dikkat çeken Memişoğlu, “Dünyanın en yeterli alt yapısını oluşturduk. Birtakım annelerimiz ağrıdan korkuyorlar artık ağrısız doğumlar var. Olağan doğumumuzu da ağrısız yapılabilecek teknoloji ve imkanlarımız var. Lütfen en az 3 çocuk yapalım. Bilhassa İstanbul üzere gelişmiş vilayetlerde doğurganlık oranlarını yükseltmemiz gerektiğimi herkesin bilmesini istiyorum. 2000 yılında birinci anne olma yaşını 24 iken şu an 29’a çıktı maalesef. Siz bir beşere ‘kısır olursunuz’ derseniz, insanı korkutursanız, toplumun bu hassasiyetlerini kullanan makûs niyetli insanlarımız var. Bu net, bu aşıların yahut aşı sitemlerindeki bu türlü bir tesirin olduğunu hiçbir bilim insanı, bilimsel mecmua, makale, bir insan söyleyemez. İspatlanması gereken bir şeyden bahsediyorsunuz. Bu aşıların, tesiri, standartları denetim edilerek insanlarımıza yapılmasını sağlatıyorlar. Ünlü olmak isteyen yahut makus niyetli insanların dediklerine toplumumuz inanmasın. Biz hayatımız boyunca insanları nasıl yaşatırız, nasıl yararımız olur diyen insanları dinlemeyip de ne idüğü aşikâr olmayan kaynaklardan, dedikodularla, tweetlerle, görüntülerdeki insanların ispatlanmamış bilgilere inanmalarını ben toplumdan beklemiyorum. Aşı olmazsanız hastaneye yatma oranlarını yüksek olur. Vefat bahtınız çok daha fazlalaşıyor. Biz insanların nüfusunu azaltmaya çalışsak aşıyı bu türlü arttırmaya çalışır mıyız, zira hastalık insanları öldürüyor” diye konuştu.
“Kısırlık yapıyor diyen insanların sezaryen niçin yapılıyor diye sormasını bekliyorum”
Aşının kısırlık yaptığını sav eden kısmın sezaryeni tartışması gerektiğine vurgu yapan Memişoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü, “Doğurganlık oranımız azalıyor bu azalma nüfusun azalmasına ve genç nüfusun azalmasına sebebiyet veriyor. Şu anda büyük bir tehlike olarak ben sezaryeni görüyorum. Zira sezaryen yapan insanlarımız genelde ikinci, üçüncü, çocuğu yapmakta huzursuz oluyor. Zira sonuçta bir ameliyat yaşıyorsunuz. Aşıya kısıtlık diyenlerin sezaryeni tartışmasını istiyorum. Aşı kısırlık yapıyor diyen insanların sezaryen niçin yapılıyor diye yapılıyor diye topluma sormasını bekliyorum. Bu kadar doğurganlığı önemsiyorlarsa lütfen sezaryen niçin yapılıyor diye sorsun bu arkadaşlarımız. Sezaryen büyük bir sorun salgın kadar büyük bir sorun. Bugün 1.78’e düşmüş doğurganlık suratından bahsediyoruz İstanbul’da bu çok tehlikeli bir şey. Yaş ortalamasının büyüdüğünü görüyoruz annelerimizin bu tehlikeli bir şey.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Hasibe Karadağ
