Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Meram Tıp Fakültesi Halk Sıhhati Ana Bilim Kolu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Küçükkendirci, ramazan ayı boyunca hem beslenmeye dikkat edilmesi hem de bağışıklık sistemini güçlü tutmak için fizikî aktiviteden ödün verilmemesi tavsiyesinde bulundu.
Ramazan orucunda yaklaşık 15 saat sürecek açlığa hazırlanmak gerektiğini aktaran Küçükkendirci, iftardan sahura kadar en az 2-2,5 litre sıvı alınmasının kişiyi rahatlatacağını lisana getirdi.
Ne kadar çok şekerli besin tüketilirse açlığın o kadar artabileceğini anlatan Küçükkendirci, “Dengeli beslenme mantığı içinde iftarla sahur ortasında olağan vakitte tüketmememiz gereken besinleri yeniden tüketmeyeceğiz. Kızartma üzere çok ağır, yağlı besinler tüketmeyelim. Daha çok protein yüklü beslenmeye çalışalım. Sıvı istikrarını kesinlikle gözetelim.” dedi.
Birden bütün hücrelerin glikozla buluşması önlenmeli
İftara ılık bir çorba ve bol sıvıyla başlanmasını öneren Küçükkendirci, şöyle konuştu:
“Oruç açıldıktan sonra yeme içmeye 10-15 dakika orta verilmesi gerekiyor. Birden bütün hücrelerin glikozla buluşmasını engellememiz gerekiyor ki daha rahat beslenelim. Bu 10 dakikalık müddetten sonra daha çok protein içerikli besinler tüketilmesine değer verilmeli. Bu durum iftardan sahura yayılmalı. Çay, kahve üzere uyarıcı eserleri tükettiğimiz vakit bir uykusuzluk olacak. Bu uykusuzluğun getirdiği kahır olacak. Uykusuzluk ve açlık, ikisi birlikte gündüz ramazan orucunu sağlıklı formda tutmamızı engelleyecek. Bu nedenle daha çok bitkisel çaylar tüketmeye çaba etmeliyiz.”
Küçükkendirci, iftardan sonra abur cubur tüketilmemesi, iftarla sahur ortasında meyve, yoğurt ve sütle orta öğün yapılmasını tavsiye etti.
Protein alımını artırarak oruçluyken meydana gelen metabolizma yavaşlamasının dengelenebileceğini vurgulayan Küçükkendirci, “Tavsiyemiz, sahurda çoklukla kahvaltı yapılması. Uzun açlığa dayanabilmek için sahurda kesinlikle yumurta, süt, peynir, yoğurt üzere besinleri daha fazla tüketmemiz lazım.” diye konuştu.
“Dinamik bir sürece girmemiz gerekiyor”
Küçükkendirci, son iki yıldır hayatın her alanında gündemde olan Kovid-19 salgınını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Bilhassa burada hem besin alımımızı hem beslenmemizi hem de bağışıklığımızı devam ettirebilmemiz için dinamik bir sürece girmemiz gerekiyor. Beşerler ramazanda ‘Daha az çalışayım, daha rahat bir ortamda devam edeyim, orucumu o denli tutayım.’ diye düşünüyor lakin bunlar bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor. Hem beslenmemize dikkat edelim hem de fizikî aktivitemizden ödün vermeyelim. Şayet spor yapıyorsak, sporumuza devam edelim, yapmıyorsak en az yarım saatlik bir yürüyüş, bir fizikî aktivite bizim bağışıklık sistemimizi güçlendirecektir.”