Şeker hastalarının oruç tutmaları ile ilgili açıklamalarda bulunan İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Engin Yurt ve Gastroenteroloji Uzmanı Uzm. Dr. Ayşegül Öziş, şeker hastalarının Ramazan ayı boyunca dikkat etmesi gereken konuları anlattı.
Şeker hastalığının düzenli yemek yemeyi gerektiren bir hastalık olduğunu ve mutlaka ara öğün yapmaları gerektiğini belirten Uzm. Dr. Yurt, “Dışarıdan verilen ilaçların kan şekeri düzeyinde, günün muhtelif saatlerine göre dalgalanmaları olur. Sabah 10:30-11:00’e doğru, öğleden sonra 16:30-17:00 saatlerinde ve yatmadan önce kanda şeker seviyesi düşer. Şeker düzeyinin düştüğü anlarda beslenme yolu ile şeker alınmadığı takdirde, metabolik aktivite sonucu Glukagom hormonu salgılanmaya başlar ve kan şeker düzeyini vücudun kendi kaynaklarından aniden yükseltir. Bu vücudun tedavi ile oluşturulan bütün dengesini alt üst eder” dedi.
BAŞ AĞRISI VE BAŞ DÖNMESİNE NEDEN OLABİLİR
Ramazan ayı boyunca düzenli yemek yeme ritminin bozulduğunu belirten Uzm. Dr. Yurt, oruç tutulan sürede şekerin normalin çok altına düşeceği ve oral antidiyabetik kullanıldığında bu düşüşün daha fazla olacağı uyarısında bulunarak, “Böyle bir durumda glukagom hormonu, kan şekerinizi yükseltmek için vücudunuzun kaynaklarını harekete geçirecektir. Kontrolsüz yükselen şekeriniz insülin hormonunuz yetersiz olduğundan, kanda taşınacak ve tahribat yol açacaktır. Bunun üstüne yüklü bir iftar yemeği ile karbonhidrat yüklemesi yaptığınızda durum metabolizmanız için içinden çıkılamaz bir hale gelecektir. Oral antidiyabetik etkisini 4 saat içinde gösterir ve saat 11:00 civarı şeker en alt seviyesine iner. Bu esnada beslenme yolu ile karbonhidrat alınamadığı takdirde ki oruç sırasında böyle olmaktadır, baş ağrısı ve baş dönmesi başlayacaktır. Hafif seyir gösteren hastalar denilen diyet veya en fazla bir antidiyabetik tablet alarak kan şekeri düzeylerini düzenleyebilen hastaların oruç farizalarını yerine getirmeleri, iyi kontrollü sahur ve iftar ile bir oranda mümkün olmaktadır” ifadelerini kullandı.
“HAYATİ TEHLİKELER OLABİLİR”
Günlük beslenme şekillerinin ve öğün sayılarının Ramazan ayında değişiklikler gösterdiğini belirten Uzm. Dr. Öziş ise, oruç tutmanın sağlıklı insanların metabolik dengesini değiştirmeyeceğini ancak, şeker hastalarının uzun süre aç kalmalarının hayati tehlikeler doğurabileceğini söyledi.
İftar ve sahurda birdenbire ve tıka basa yemek yenilmemesi gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Öziş, aralıklı olarak az ve sık yemek yenmesi, aşırı tatlı, bol yağlı ve tuzlu besinlerden kaçınılması tavsiyesinde bulundu.
Erişkin bir insan günde 2.5-3 litre su içmesi gerektiğini belirten Uzm. Dr. Öziş, iftar-sahur arasında günlük ihtiyaç olan sıvının tüketilmeye çalışması gerektiğini söyledi. Hamilelerin, emziren annelerin, akli dengesi yerinde olmayan insanların, seyahat halinde olanların, çok yaşlı ve hasta olanların, ağır kalp ve böbrek hastalığı olanların ve mide ülseri, karaciğer yetmezliği rahatsızlığı olanların oruç tutmaması gerektiğini hatırlatan Uzm. Dr. Öziş, “Şeker hastalarında oruç tutmak sakıncalı olabilir, iftardan sonra aşırı yemek yeme sonrasında kan şekeri yükselebilir, bu durum hiperglisemi komasına sebep olabilir. Ramazan’da şeker hastaları uzun süre aç kalırsa hipoglisemi denilen kan şekeri düzeyinin düşmesi ile hayati tehlikeler olabilir” şeklinde konuştu.
Yemekten sonra midenin boşalması için en az 30-60 dakika süreye ihtiyaç olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Öziş, reflü denilen mide içeriğinin yemek borusuna kaçışını engellemek için yemekten sonra hemen yatılmamasını, en az yarım saat ila 1 saat oturur veya ayakta pozisyonda durulmasını önerdi. Oruç açıldıktan sonra bol miktarda yemek yemek, gazlı içecek, aşırı çay-kahve tüketimi, aşırı yağlı yemek yemek ve çikolata tüketiminin reflü hastalarının şikayetini artıracağını ifade eden Öziş, “İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek yerine, biraz hareket etmek, yürüyüş yapmak sindirimi rahatlatır. Ramazan ayının özellikle kronik hastalığı olanlar oruç tutarken mutlaka doktorlarına danışmalıdır” dedi.