Dünyanın büyük sıkıntılarından biri haline gelen Tip 2 diyabet hastalığının tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut İpek, Tip 2 Diyabet ameliyatlarıyla yüzde 86’ya varan güzelleşmeler sağlanabildiğini lisana getirdi.
Uzmanlar, 300 milyon insanın btip2 diyabet hastalığıyla uğraştığını belirtiyor. Gelecek 10 yılda ise bu sayının 500 milyonların üstüne çıkacağı iddia ediliyor. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut İpek, Dünya Diyabet Günü sebebiyle Tip 2 Diyabet hastalığı ile ilgili bilgiler verdi. Resmi kayıtlara nazaran hastalığın, Türkiye’de 30 yaş üstü 10 milyon beşerde görüldüğünü belirten Prof. Dr. Turgut İpek, 8 şahıstan 1’inde diyabet olduğunu ve yüklü olarak bayanlarda görüldüğünü söyledi. Hastalığın Obezite ile direkt ilişkili olduğunu tabir eden Prof. Dr. Turgut İpek, beden kitle endeksi (body mass endeksi)’ne nazaran Tip 2 Diyabetli bireylerin yüzde 80’ninin çok kilolu, yüzde 50’sinin ise obez olduğunun altını çizdi.
ÖLÜMCÜL HASTALIKTIR
Bu hastalığın sinsi, yavaş ilerleyen ve ölümcül bir hastalık olduğunu lisana getiren Prof. Dr. İpek, tedavisinin mümkün olduğunu belirterek şu bilgileri verdi:
“Tip 2 Diyabet’in bağlantılı olduğu pek çok sistem var. Örneğin kalp ile ilgili koroner hastalıkların oluşmasına en büyük etkendir. İnme yani felçli hastaların serebrovasküler lezyonların oluşmasında en büyük nedenlerden biridir. Ekstremiteler yani ayakların ampütasyonuna kadar giden yaraların oluşumuna neden olabildiği üzere böbrek yetmezliğine ve körlüğe de neden olabilir. Daha pek çok sistemi bozabilen kronik bir hastalıktır. Diyabeti olan şahısların birebir vakitte hipertansiyonu ve lipid yüksekliği varsa âlâ kolestrolleri düşükse bel etrafı kalınlığı, abdominal karın yağlanması fazlaysa bu hastalarda metabolik sendromda oluşur.”
DİREKT BESLENMEYLE ALAKALI
Diyabetin insan ömür kalitesi ve beslenme alışkanlıklarıyla direkt alakalı olduğunu belirten Prof. Dr. Turgut İpek, süratli yemek yiyenlerin daha fazla kilo aldığını, halbuki yavaş ve sindirerek yiyenlerin daha denetimli olduğunu belirtti. Prof. Dr. İpek, “Hastalığın, birinci avcı toplumlarda, göçebe, daima avlanan hareket eden toplumlarda görülmediğini biliyoruz. İnsanlık yerleşik sisteme geçince beslenme haline bağlı olarak görülmeye başladı. Organik beslenmenin azalması, buğdayların una dönüşmesi, şeker kamışlarının rafinerize edilmeye başlamasıyla rahatsızlıklar ortaya çıktı. Yetişkin periyotta susayınca, su içmek yerine gazlı içecekler tüketmeye başladık. Meyveyi yepyeni haliyle tüketmek pek sağlıklı. Meğer teknoloji mükemmeli olan blendırdan geçirdiğimizde, emilimi kolay hale getirilmiş, kalorisi yüksek besin haline getirmiş oluyoruz. Bunları tükettiğimizde bedenimize fazladan şeker ve kalori yüklemesi yapıyoruz” açıklamasını yaptı.
AMELİYATLARLA YÜKSEK ORANDA TAHLİL
Çocukluk çağında görülen obezitenin de yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Turgut İpek, obezite cerrahisi ile evvel mideye kelepçe takıldığını sonrasında mideyi küçülterek besinin geçişini kısıtladıklarını tabir etti. Tip 2 Diyabet ameliyatları bu biçimde geliştiğini belirten Prof. Dr. İpek Tip 2 Diyabet ameliyatlarıyla yüzde 86’ya varan güzelleşmeler sağlanabildiğini lisana getirdi.
Prof. Dr. İpek, “Bildiğiniz üzere midede açlık hissi veren hormonlar olduğunu üzere ince bağırsağın sonunda da tokluk hissi veren hormonlar var. Biz Tip 2 Diyabet ameliyatlarında açlık hissini ortadan kaldırmak için midenin ghrelin hormonu salgılayan kısmını çıkarıp ve tüp haline getiriyoruz. Böylelikle 1000-1500 cc olan midenin kapasitesi, 100-120 cc’ye küçülüyor. Burada değerli olan emilim bozukluğu olmadan, besinlerin ince bağırsağın son kısmına ulaşmasını sağlamaktır. Başka türlü obezite ameliyatlarında emilim bozukluğu olduğunda çok fazla vitamin eksiklikleri ve ishal üzere komplikasyonlar oluşabiliyor. Bunları önlemek için öteki ameliyatlar bulmaya çalıştık. Kısıtlayıcı ve emilim bozukluğu yapan obezite ameliyatları dışında Tip 2 için işlevsel kısıtlayıcılık yani doydum hissini erken ulaştıran ameliyatlar gündeme geldi” dedi.
SÜRATLİ GEÇİŞ İLE TAM GÜZELLEŞME MÜMKÜN
Hastalıkta güzelleşmenin 2 hali olduğundan da bahseden Prof. Dr. Turgut İpek, “‘Tam remisyon’ ve ‘Kısmi Remisyon’ olarak tanımlıyoruz. Tam remisyon da hastanın aldığı şeker ilaçlarını büsbütün kesmesi sağlanmış olur. Hemoglobin A1C düzeyinin yüzde 6 düzeyinin altına düşmesi, insilün direncinin ortadan kalkması ve genel bir güzelleşmenin sağlanması beklenir. Kısmi Remisyonda ise Hemoglobin A1C düzeyinin yüzde 6.5’un altına inmesi ve alınan insilün ilaçlarının ağızdan alınan ilaçlara dönüşmesi beklenir” formunda konuştu.
En yaygın olarak yapılan tüp mide operasyonun ‘Transit Bipartitisyon’ ameliyatı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turgut İpek, düzgünleşme oranını yüzde 86’ya kadar çıkarabildiklerini vurguladı. Bu da ince bağırsağın 2 buçuk mt’lik son kısmının tüp mideye bağlanması işlemidir” dedi.
Prof. Dr. Turgut İpek kelamlarına şunları da ekledi:
“Böylece, besinlerin 3’te 2’lik kısmı ince bağırsağın son kısmına çabucak geçebiliyor. GLP1 hormonunun salgılanması, insülin direncinin kırılması, diyabeti tetikleyen glukagon hormonunun engellenmesi ile tokluk hissi verilmeye başlanıyor ve midedeki yağları bile yok ederek, lipid ve trigliserit düzeyini düşürüyoruz. Bütün bunları yaparken de bedende mide ve on iki parmak bağırsağından emilen vitaminlerin de kaybolmamasını sağlamanız gerekiyor.”
AMELİYAT KARARI ÇOK DÜZGÜN VERİLMELİ
Hastaların bu ameliyatlara karar vermeden evvel durumlarını çok düzgün anlamaları gerektiğine değinen Prof. Dr. Turgut İpek, bu hastaların bilhassa göğüs, mide kanseri ve pankreas kanserine yatkınlıkları olduğu için yıllık denetimleri çok güzel yaptırmaları gerektiğini vurguladı. Hekimleriyle tedavi yollarını görüşmelerini, hakikaten ameliyata gerek olup olmadığını düzgün tetkik etmeleri gerektiğini belirtti.
BOL BOL YÜRÜYÜN
Prof. Dr. Turgut İpek, “Bütün beşerler için geçerli olan tavsiyemiz, öncelikli spor ve yürüyüş yapmalarıdır. Haftanın 5 günü, günde 30 dakika ayırarak metabolizmalarını harekete geçirmeliler. Günde 1 buçuk litre su kesinlikle içilmeli. Yemekler, yavaş yavaş ve sindirerek yenmeli. Süratli yiyenlerin daha fazla kilo aldığını biliyoruz. Diyetisyen nezaretinde kilo verme tekniğini denemeliler. Tüm bunların sonunda uğraşlarınız sonuçsuz kalmış ise insilün ilaçlarından kurtulamadıysanız, organ yetmezliğine yanlışsız gidiyorsanız, yaşınız genç ve önünüzde uzun yıllar olduğunu düşünüyorsanız o vakit hekiminizle daha radikal tedavi metotlarını yani ameliyat olma durumunu değerlendirebilirsiniz” tavsiyelerinde bulundu.
