ELAZIĞ (İHA) – Uzm. Dr. Cihangiroğllu, “Salmonelloz, tifo yahut gibisi klinik tablolara da neden olabilmektedir”
ELAZIĞ Salmonelloz mikrobunun hastalık yapan özeliğinin yaz aylarında daha fazla artış gösterdiğini belirten Uzm. Dr. Mustafa Cihangiroğlu, “Salmonelloz ülkemizde çok sık gastroenterite (sindirim sisteminin enfeksiyon yahut iltihaplanması )neden olan bir mikroorganizmadır. Besinler ve hayvansal eserler ile beşere bulaştıktan sonra bağırsakta çoğalıp bulantı, kusma ve ishale sebep olabilmekte ve birkaç gün içinde kendini sınırlayıp iyileşebilmekte. Lakin direnci düşük bireylerde yahut mikropların çok ağır alındığı vakitlerde tifo yahut gibisi klinik tablolara da neden olabilmektedir” dedi.
Elazığ Mediline Hastanesi Enfeksiyon ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Cihangiroğlu, bakteriyel hastalıklardan korunma tekliflerinde bulundu. Salmonelloz mikrobunun hastalık yapan özeliğinin yaz aylarında daha fazla artış gösterdiğini belirten Uzm. Dr. Cihangiroğlu, yaz sıcakların artmasıyla besinlerin tüketimine ve hijyene dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Besinler ve hayvansal eserler ile beşere bulaştıktan sonra bağırsakta çoğalıp bulantı, kusma ve ishale sebep olabilen enfeksiyonun birkaç gün içinde geçtiği aktaran Cihangiroğlu, direnci düşük şahıslarda yahut mikropların çok ağır alındığı vakitlerde tifo yahut gibisi klinik tablolara da neden olabileceğini vurguladı.
Son günlerde Salmonelloz hastalığıyla sıkça karşılaştığını vurgulayan Uzm. Dr. Cihangiroğlu, “Özellikle ünlü çikolata firmalarından birinde de tespit edilmesinden sonra medyanın gündemine oturması hasebiyle salmonelloz enfeksiyonundan bahsetmek istiyorum. Olağanda Salmonella ülkemizde çok sık gastroenterite (sindirim sisteminin enfeksiyon yahut iltihaplanması )neden olan bir mikroorganizma. Besinler ve hayvansal eserler ile beşere bulaştıktan sonra bağırsakta çoğalıp bulantı, kusma ve ishale sebep olabilmekte ve birkaç gün içinde kendini sınırlayıp iyileşebilmekte. Lakin direnci düşük bireylerde yahut mikropların çok ağır alındığı vakitlerde tifo yahut gibisi klinik tablolara da neden olabilmektedir. Hastalığın seyrine ateş, hipotansiyon, genel durum düşkünlüğü eklenmektedir. Şu an medyada kelamı edilen çikolata etkenli bulaştan ötürü dünyada 150, 200 civarında hadise bildirilmiş. Bu olaylar daha çok hastalık tablosu ağırlaşıp hastaneye başvuran hastalardır. Yalnızca bulantı, kusmanın ve ishalin eşlik ettiği etkilenen hasta kümesi çok daha fazla olabilir” dedi.
Salmonella mikrobunun hastalık yapan özeliğinin yaz aylarında daha fazla artış gösterdiğini belirten Uzm. Dr. Cihangiroğlu, “Önümüzde yaz sıcakların artmasıyla besinlerin tüketiminde olsun, el hijyenin de olsun daha dikkatli olmamız gereken aylara geliyoruz. Bu yüzden gerek Salmonelloz gerekse öteki bir çok bulaşıcı hastalıktan sıhhatimizi muhafaza açısından da hijyen kurallarına son derece dikkat etmemiz gerekiyor. Dışarıda beklemiş besinleri tüketmememiz, hali hazırda yiyecek besinleri tüketirken de açık olan besinleri süratli tüketip bekletmememiz değer arz ediyor. El hijyeni en değerli bahis lakin tekrar de hayvansal eserlerin tüketimine bağlı olduğu için yahut bu yolla bulaş olduğu için et, süt, yumurta ve bunların kullanıldığı besin tüketim eserlerinin her hangi biriyle bu tıp bir bulaşın olabileceğini de dikkate almak lazım. Aslında toplumda gördüğümüz salmonella olaylarının birden fazla birkaç gün içerisinde kendini sınırlayan ishalle, bulantıyla ismi konulmadan geçen kıymet arz etmeyen durumlar oluşuyor. Asıl ciddiyet ateş, halsizlik ve genel durum düşkünlüğünün olduğu durumlardır. Direncimizi de düşürmeyecek formda sıvı desteğimizi epeyce uygun yapmamız lazım” biçiminde konuştu.
Ramazan ayı boyunca salmonelloz hastalığı şikayetiyle çok külfetli hastalar gelmediğini aktaran Cihangiroğlu, “Sıcakların daha yeni başladığını düşünürsek önümüzdeki süreçte bu bahiste daha dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum. Salmonella enfeksiyonlarının %80, %90’ı gastroenterit biçimde olduğu için bulantı, karın ağrısı ve ishalle gelindiği için bunların asıl tedavi biçimi sıvı istikrarının ayarlanması ve kâfi sıvı replasmanı dediğimiz sıvı alınmasının sağlanmasıdır. Bulantı, kusma olduğu devirlerde bu damardan verilebilir, onun dışında hastaneye başvurmak için bilhassa ateş, genel durum bozukluğu ve halsizlik üzere durumlarda, direncin düşük olduğu, ek hastalığın bulunduğu durumlarda hastaları hospitalize ediyoruz. Birçok hasta kendini sınırlayan tabloda olduğu için antibiyotik tedavisini birinci etapta çok fazla düşünülmüyor” diye konuştu.
Antibiyotik kullanımının bilhassa salmonelloz hastalığının taşıyıcılığını artırdığını lisana getiren Uzm. Dr. Cihangiroğlu, “Genelde taşıyıcılık yeri de safra kesesi oluyor ve bu tekrarlayan enfeksiyonlara neden olabiliyor. Ancak genel durumunun bozulduğu ve hastalığın ilerleyen safhalarında hastaların yatarak tedavi edilmesini gerektiren durumlarda hastalara mutlak antibiyotik tedavisi başlanıyor. Bunun içinde kan kültürleri, gayta kültürü, idrar kültürü üzere kan örneklerinden mikro organizmanın tespit edilmesi ve buna nazaran uygun antibiyotik seçiminin yapılması gerekiyor ancak genel olarak emsal tablolarla gelen hastalara birinci başta başlanılan muhakkak antibiyotik tedavileri var. Bunlar da ekseriyetle hastaların %90’ı genel durumu uygun halde taburcu oluyorlar. Sıcakların başlamasıyla birlikte yalnızca salmonelloz değil öteki bulaşıcı hastalıkların artmasının önüne geçmek ismine paklık kurallarına, hijyen kurallarına mümkün olduğunca dikkat etmemiz lazım” dedi.
