Koronavirüsün olumsuz etkileri hayatımızı diğer aşamada da etkilemeye devam edecek. Bunun için özellikle kronik rahatsızlığı olup ancak virüse yakalanmayanların aşı yaptırmaları ve virüsün etkisi bitene kadar korunmaya devam etmeleri gerektiğinin altı çizildi. Aksi halde vücutta pusuda olan hastalıklar virüsü atlatmaya rağmen bir bir gün yüzüne çıkıyor. Bunlardan biri de diyabet hastalığıdır.
2020 yılından bu yana tüm dünyayı etkisi altına alan ve yaşam kalitesini olumsuz etkilen koronavirüsün etkileri hayatımızda belli bir süre daha devam edecek. Özellikle Dünya Sağlık Örgütü’nün son yaptığı açıklamada virüsün alta yatan hastalıkları uyandıracağını bu yüzden etkilerini hafif atlatılması gerektiğinin altını çizdi. Kovid sonrası ikinci büyük tehdit olarak görülen hastalık ise diyabet oldu. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bugünkü köşe yazısına bu konuyu taşıdı. Müftüoğlu, hem diyabet hem obeziteyi ele alarak okuyucularını bir kez daha aşı yapmaları konusunda bilgilendirdi. Öte yandan hafızayı güçlendiren ve kansere karşı vücudu koruyan doğal zeytin yağının faydalarından da bahsetti:
“Salgının başından bu yana biriken bilgiler 2 yönlü bir tehdidin altını ısrarla çiziyor.
Tehditlerden biri “COVID-19 nedeniyle hastanede yatan ağır hastaların, özellikle de yoğun bakım ihtiyacı duyan vakaların önemli bir kısmında tip 2 diyabetin yani yetişkin tipi şeker hastalığının saptanması”. İkinci tehdit ise daha da önemli: “COVID-19 geçirenlerin, özellikle hastalığı ağır atlatanların ve uzamış COVID problemi yaşayanların bir kısmında hastalığı takiben tip-1 ve tip-2 diyabet ortaya çıkabiliyor.”
İşin uzmanları olarak biz doktorların da, bu tehditlerin muhatabı olan sizlerin de bu 2 önemli bilgiyi dikkate almalarında fayda var. Nedeni şu…
TEHDİT 1
DİYABETLİLERİN VE OBEZLERİN RİSKİ DAHA YÜKSEK
GEÇTİĞİMİZ günlerde Dünya Sağlık Örgütü önemli bir açıklama yaptı. Örgüt Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı o açıklamada, “COVID-19 nedeniyle hastanelerde yatan hastaların önemli bir bölümünü şeker hastalarının oluşturduğunu” belirterek insülin direnci, gizli ya da açık diyabet ya da diyabetin derecesi ne olursa olsun tip-2 diyabeti olan kişilerde COVID-19’un beklenenden daha ağır seyrettiği uyarısı yaptı. O açıklamanın net anlamı şudur: İnsülin direnci, gizli veya açık diyabet gibi bir sorununuz varsa lütfen aşınızı yaptırmada geç kalmayınız. Eğer herhangi bir şekilde COVID-19’la karşı karşıya kalırsanız tedavi için süratle yetkin bir sağlık kurumuna başvurunuz.
TEHDİT 2
COVID-19 ATLATANLARDA DİYABET RİSKİ ARTIYOR
YUKARIDA da belirttiğim gibi pandemiyle mücadelenin ilk günlerinden itibaren “koronavirüs-diyabet” ilişkisi konusunda önemli verilere ulaşıldı. Bu verilerin en mühimi de “koronavirüsten sonra diyabet sıklığının arttığı” şeklindeki gözlemler ve açıklamalar oldu. Anlaşılan o ki koronavirüs bazı şanssız kişilerde pankreası da hedef alabiliyor. Pankreasta yaptığı hasarlar ile bu önemli ve yaşamsal içsalgıbezinde, insülin üretimini sekteye uğratabiliyor. Bu özellikle tip-1 diyabete genetik olarak yatkın çocuklar ve gençler için önemli bir ayrıntı, mühim bir bilgi. Diğer taraftan insülin direnci ve/veya gizli diyabeti olanlarda da problem var. Bu kişilerde COVID-19 iyileştikten bir süre sonra kan şekeri yükselmeye, kalıcı bir tip 2 diyabet tablosu gelişmeye başlıyor. Kanaatime göre, COVID-19 enfeksiyonu süreci ve sonrasında pankreas fonksiyonlarını -özellikle göbekli ve obezlerde- daha dikkatli bir gözle değerlendirmek lazım.
OKUR SORULARI
ZEYTİNYAĞI BELLEĞİ GÜÇLENDİRİR Mİ?
2017 yılında yapılan bir çalışmaya göre, zeytinyağı Alzheimer’ı tetikleyen “amiloid maddesi”nin ve “tau proteini”nin birikmesini azaltarak Alzheimer’a karşı oldukça güçlü bir set oluşturabiliyor. Zeytinyağının bu olumlu etkisinde “otofajiyi aktive etmesi”nin de rolünün olabileceği düşünülüyor. Ancak 2 önemli ayrıntıyı da bir kenara not ekmekte fayda var.
1. Araştırma insanlar üzerinde değil fareler üzerinde gerçekleşmiş.
2. Araştırmada endüstriyel/riviera tipi değil saf sızma zeytinyağı kullanılmış.
KANSER YAŞLILARDA NEDEN DAHA SIK GÖRÜLÜYOR?
KANSER her yaşta görülebilen belalı ve can sıkıcı bir hastalık. Bununla birlikte kanserlerin yaşlılarda daha sık görüldüğü de şüphesiz önemli ve bilinen bir ayrıntı. “yaşlanma-kanser ilişkisi” söz konusu olduğunda akla gelen ilk açıklama “bağışıklık sisteminin yaşa bağlı olarak gücünü kaybedip zayıflaması” geliyor. Diğer taraftan yaş ilerledikçe hücrelerdeki DNA hasarları çoğalıp birikiyor. DNA tamir sistemlerinin kapasitesi ise giderek azalıyor. Neticede de hücre, sağlıklı bir hücre olmaktan uzaklaşıp “mutasyon yükü artmış” riskli bir hücreye dönüşebiliyor. “hücresel mutasyon yükünün artması” çok önemli bir konu, mühim bir tehdit. Zira mutasyonlar biriktikçe hücreler bölünmeleri üzerindeki kontrolü kaybederek “sınırsız ve sonsuz bölünebilen kanser hücreleri”ne dönüşebiliyor.
KESİP SAKLAYIN
ALTIN SOS/SARI MUCİZE
EĞER yaşlanmanın 3 nedeni sayılan “iltihaplanma/inflamasyon, paslanma/oksidasyon, şekerlenme/glikasyon” meseleleriyle kalıcı ve köklü bir mücadele planı yapmak istiyorsanız şu basit tarifi lütfen bir kenara not edin ve bu tarifle hazırlayacağınız “altın sosu” beslenme sisteminizin bir parçası haline getiriniz:
– 1 tatlı kaşığı toz zerdeçalı küçük bir fincana dökün.
– Üzerine yarım çay kaşığı kadar taze çekilmiş karabiber ekleyin.
– Bu karışıma 1 tatlı kaşığı kadar da sızma zeytinyağı ekleyin.
– Bu 3’lüyü iyice karıştırdıktan sonra sıcak yemeklerinize, çorbalarınıza, salatalarınıza ilave edin.
KISA BİLGİ
KULAK ÇINLATAN 5 ŞEY
1- İç ve ortakulak hastalıkları.
2- Sinüzit, alerji ve benzeri üst solunum yolu problemleri.
3- Damar sertliği.
4- Çene eklemi sorunları.
5- Hipertansiyon.
AKLINIZDA OLSUN
KAHVENİN 10 YAN ETKİSİ VAR
KAFEİNE hassas bazı kişilerde kahve aşağıdaki yan etkileri gösterebiliyor:
1- Uykuyu kaçırıyor.
2- Çarpıntıları tetikliyor.
3- Sinirli ve gergin bir ruh hali yaratıyor.
4- Krampları davet ediyor.
5- El titremesi yapıyor.
6- Baş ağrılarını tetikliyor.
7- Yorgunluk nedeni olabiliyor.
8- Tansiyonu yükseltiyor.
9- Gastrit ve mide ekşimesi yapabiliyor.
10- Reflüyü azdırıyor.”