Hollywood’da aktör olmak kolay değil. Bazenleri epeyce zorlayıcı roller geliyor ve oyuncular mental manada sahiden hayli sıhhatsiz yerlere sürüklenebiliyor. Bugün rolleri yüzünden mental meseleler yaşayan 18 aktöre bakacağız.
Kaynak: https://www.buzzfeed.com/kristenharri…
Hollywood’da oyuncu olmak her vakit o kadar kolay değil.
Oyuncuların bazenleri epey karanlık ve rahatsız edici karakterlere bürünmesi gerekiyor. Bu da her vakit onlar için kolay bir iş olmuyor. Bugün karakterlerinden etkilenen 18 oyuncuya bakacağız.
1. Ruhsal tansiyon sineması The Crowded Room’da Danny Sullivan rolünü oynayan Tom Holland, çekimlerden sonra “filmin zorluğu sonucuyla oyunculuktan bir yıl orta vermeye karar verdi.”
Ünlü oyuncu Entertainment Weekly ile olan konuşmasında, ‘Oyunculuğun fizikî tarafına yabancı değilim ancak zihinsel istikameti, beni hakikaten yordu ve güzelleşerek gerçeğe geri dönmem uzun vakit aldı,’ dedi.
“Kendimi [Danny] ‘de görüyordum.
Evde paniklediğimi ve ‘Kafamı tıraş edeceğim. Başımı tıraş etmem gerekiyor zira bu karakterden kurtulmam gerekiyor.’ diye sayıkladığımı hatırlıyorum. Lakin çekimin ortasındaydık ve bu yüzden yapmamaya karar verdim. Bu daha evvel yaşadığım hiçbir şeye benzemiyordu.’ dedi.
2. Zendaya, Euphoria’nun 2.sezonunun muhakkak kısımlarını çekmekten “her vakit biraz korkmuştu.”
Zendeya, ‘Rue’yu bu türlü görmek ve bunu yaşamak zorunda kalmak istemedi,’ zira ‘vücut canlı bir varlık ve yaptığın şeyin gerçek olmadığını bilmiyor.’
Elle Australia’yla olan konuşmasında ayrıntılara indi.
‘Beynim ‘Tamam numara yapıyorum’ diyebilir lakin bunu yaparken bedenim ve kalbim gerçek olmadığını bilmiyor. Bu da epeyce yorucu olabiliyordu ve makus hissetmeme sebep oldu.’
3. Kara Panter’de Killmonger karakterini oynamaya hazırlanırken Michael B. Jordan “yalnız çok vakit geçirdi.”
Çekimler sırasında Jordan kendini izole etmeye devam etti ve ‘bir kaçış planı yoktu.’ Çekimler bitinceyse terapi görmesi gerekti.
“İlk başta, beni önemseyen insanlara yine ahenk sağlamak, dışladığım o sevgiyi almak benim için epey zordu.”
‘Çekim sırasında sevgiyi dışladım ve istemedim. Elimden geldiğince yalnız olmak istedim. Açıkçası terapi görmek ve yalnızca biriyle konuşmak bana çok yardımcı oldu.
4. Stranger Things’i çekmeye başladıktan birkaç yıl sonra Finn Wolfhard panik ataklar geçirmeye başladı.
GQ ile yaptığı röportajında, ‘Herkes çok güzel vakit geçirdiğimi düşünüyordu lakin gerçekte ben daha gelişim dönemimdeydim ve beynimde birtakım şeyler oluyordu ve bu da telaşlar oluşturuyordu.’dedi.
5. Lady Gaga, House of Gucci için metodik bir yaklaşım benimsedi ve “[Patrizia Gucci’nin] hayatı karanlık olduğu için bu karanlığı konuta getirdi.”
Variety ile olan röportajında ‘Hiçbir aktörün bu hududa zorlanmaması gerektiğini düşünüyorum. Ben de bunu neden yaptığımı daima kendime soruyorum. Tahminen de genç bir kızken geliştirdiğim sanat için acı çekmek gerektiği fikri yüzünden acı ile bir çeşit romantik alakam vardır,’ dedi.
6. OKB hastalığından mağdur Howard Hughes’u oynamaksa Leonardo Dicaprio’nun kendi OKB semptomlarını arttırdı.
Telegraph ile görüşmesinde: ‘Ben üstesinden gelebilsem de Howard Hughes bunu yapamazdı. Bu yüzden çekimler sırasında her şeyi bıraktım ve OKB hastalığımı engellemedim. Lakin çekimlerden sonra bile hakikaten rahatsız edici oldu,’ dedi.
7. Shelley Duvall için The Shining’i çekmek “çok zordu” ve “artık dayanamayacağı için bir molaya muhtaçlığı olan Shelley, orta vermek paraya mal olduğu için veremeyerek hudut krizleri geçirdi.”
Fangoria mecmuası ile olan konuşmasında ‘Bazen 15-16 saat çekim yapıyorduk ve hakikaten epeyce yorucuydu. Bu yaşadığım en yorucu deneyimlerden birisiydi lakin sonunda değdi. Stanley Kubrick çok kibar bir adamdı ve başında kamerasında ne görmek istediğine dair bir vizyonu vardı lakin tam olarak ne olduğunu anlamak zordu. Bu da onu kızdırırdı,’ dedi.
8. The Undoing’de Grace Fraser’ı oynarken Nicole Kidman “Bir haftalığına orta verdi zira bağışıklık sisteminiz oyunculuk ile gerçek ortasındaki farkı bilmiyor.”
WTF With Marc Maron podcast’indeki söyleşisinde, ‘Birdenbire huzursuz olduğum ve kim olduğum konusunda baskı hissettiğim bir yerdeydim. Epeyce çok hastalandım ve bence bu bütün oyunculara sık olan bir şey,’ dedi.
9. Bir Nazi muhafızı oynadığı Okuyucuyu bitirdikten sonra Kate Winslet, “hazırlık sürecinde gördüklerinin birden fazla tarafından hala travmatize hissediyordu” ve “aslında dışarıdan yaralanmamış üzere gözüken bir otomobil kazası kurbanı üzere hissetti.”
Huffpost’a ‘Hannah’yı oynamış olmayı hala kabul etmeye çalışıyorum. Rol, sahiden çok bunaltıcıydı ve bir çeşit trans halindeydim.’ dedi.
10. Ray Charles’ın biyografik sineması Ray’deki rolü için Jamie Foxx göz kapaklarını yapıştırıcı ile kapatmak zorunda kaldı.
Foxx, sette birinci iki hafta daima panik atak geçirdi ve meslektaşları göremediğini unutup ezkaza onu yalnız bırakırdı.
New York Times’a “Günde 14 saat gözlerinizi kapalı tuttuğunuzu hayal edin. Bu resmen bir mahpus cezası,” dedi.
11. Margot Robbie, Tonya sinemasında Tonya Harding’i oynarken “kendini toxic bir ilgi içinde olan birinin zihniyetine sokmayı duygusal olarak travmatik buldu.”
Hollywood Reporter’a ‘Beni mutlaka korkutan bir karakterdi. Yaptığı ve söylediği şeyleri neden yaptığını anlayamıyordum lakin anlamayı istedim,’ dedi.
12. Marion Crane’in Psycho sinemasındaki ünlü duş sahnesini çektikten sonra Janet Leigh, “duş almayı bıraktı ve yalnızca banyo yapabiliyordu.”
Kadın Dünyası’na ‘Eğer yalnızca banyo yapabileceğim bir yerdeysem konutun kapı ve pencerelerinin kilitli olduğundan emin oluyorum. Ayrıyeten banyo kapısını ve duş perdesini hep açık bırakıyorum. Duş başlığı nerede olursa olsun her vakit kapıya bakarak izliyorum.’ dedi.
13. Bill Skarsgård’a nazaran It sinemasında Pennywise’ı oynamak “çok yıkıcı bir bağ içinde olmaya benziyordu.”
Ayrıca Skarsgård, ‘çekimler bittikten sonra Pennywise ile ilgili hayaller görmeye başladı.’
Ünlü oyuncu Entertainment Weekly ile olan röportajında hislerinden bahsetti.
‘Çekimlerden sonra İsveç’teki çocukluk evimdeydim, annemle mutfak masamızda kahve içiyordum ve fark ettim ki, ‘Aman rabbim, artık bu karakter ile uğraşmak zorunda değilim!’ Böylelikle adeta bir şeytan çıkarmaya benzeri olarak ansızın hayli rahatladım.
14. LaKeith Stanfield, Yahuda ve Kara Mesih sinemasında William O’NEAL karakterini oynadıktan sonra “tekrar bu türlü bir şeye adım atmadan evvel bir terapiste sahip olmak isteyebileceğini” söyledi.
‘Fred Hampton”ı zehirlemek zorunda kaldığım sahneler hiç hoşuma gitmemişti. Dominique Fishback söylediklerine nazaran beden her vakit gerçek ve hayal gücünü birbirinden ayıramıyor. Bu kadar gerilimli olmama ve panik atak geçirmeme şaşmamalı.’
15. Joaquin Phoenix, Joker sineması için büyük bir ölçü kilo verdikten sonra “gerçekten bir yeme bozukluğu geliştirdim,” dedi.
Ap’ye, ‘Hedef tartıya ulaştığında her şey değişiyor. En zoru ise 0.3 kilogramlık değişimlere karşı bile hassas olmak,’ dedi.
16. Les Misérables’da Fantine karakterini oynamak için Anne Hathaway da epey fazla kilo verdi
Bu yüzden ‘fiziksel ve duygusal olarak yoksun’ bir haldeydi ve bu çekim sürecini epey kuvvetli hale getirdi.
17. Ebediler için geçirdiği fizikî dönüşümden sonra gündem olan Kumail Nanjiani birinci başta epeyce “güçlü” hissetse de “sonrasında epeyce süratli bir biçimde çıplak ve savunmasız hissetti.”
Npr’ye ‘Bu rol, beni yemekler hakkında düşündüğüm kimi negatif niyetlerden kurtardı,’ dedi.
18. Ve Guardians of the Galaxy Vol 3’de Adam Warlock oynamaya hazırlanan Will Poulter “Marvel’in süreç boyunca zihinsel sıhhatine öncelik vermesini takdir etti.”
The Cut’a ‘Gerçekten aç, yorgun yahut gerilimli olduğumda bunun beni nasıl etkileyebileceğinden kaygı ediyordum.’ dedi.
Ayrıca Independent’a ‘En kıymetli şey, zihinsel ve fizikî sıhhatinizin önceliğiniz olması ve estetik amaçlarınızın geride kalmasıdır. Aksi takdirde sıhhatsiz ve gerçekçi olmayan bir şeyi teşvik etmiş olursunuz. dedi.
