Hepsi, döneminin en iyileri niteliği taşıyan uzun soluklu filmleri sizler için derledik!
Not: Film açıklamaları Sinemalar, Beyazperde'den alınmıştır.
Kaynak: https://editorial.rottentomatoes.com/gui…
95. The Green Mile (Yeşil Yol) – 1999
94. The Wolf of Wall Street (Para Avcısı) – 2013
IMDb: 8.2
24 yaşında genç ve hırslı bir adam olan Jordan Belfort, yatırımcıları aldatarak kısa zamanda köşeyi döner. Kısa zamanda tonla para kazanıp o parayı aynı zamanda çabucak harcayabilen birisi olur. Uyuşturucu kullanan, fahişeler ile ilişkiye giren pahalı ve pis bir hayatı vardır. Film, gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır ve Amerikan borsasında çalışan komisyoncu Jordan Belfort'un biyografisinden esinlenilmiştir.
93. The Human Condition I (İnsan Manzaraları) – 1959
IMDb: 8.5
Masaki Kobayashi'nin İnsan Manzaraları serisinin ilk filmi, 2. Dünya Savaşı yıllarında Japonya'nın Çin'in Mançurya bölgesini işgal ettiği yıllarda başlıyor. Parlak bir mühendis olmasının yanında bir hümanist ve savaş karşıtı olan Kaji (Tatsuya Nakadai), Mançurya'daki Çinli esirlerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi üzerine yaptığı çalışma sonrasında yeni evlendiği eşi Michiko (Michiyo Aratama) ile birlikte küçük bir maden kasabasına gönderilir. Burada kendi insani politikalarını yerleştirmeye çalışırken birçok iş arkadaşıyla ters düşen Kaji, aynı zamanda Çinli esirlerin güvenini kazanmanın da kolay olmayacağını anlayacaktır.
92. Nixon – 1995
IMDB: 7.1
Oliver Stone’un 60’ların Amerika’sına dair çektiği filmlerin sonuncusu olan Nixon, Amerika’nın 37. başkanı olan Richard M. Nixon’ın sıradışı kimliğini ve politik yaşamını konu alıyor. Kronolojik sırası olmadan yaşantısı anlatılan Nixon’ı Oscar ödüllü usta oyuncu Anthony Hopkins canlandırıyor. Filmde, Nixon’ın çocukluğundan eğitim hayatına, karısı Pat Nixon ile olan ilişkisinden, Watergate skandalına kadar tüm önemli dönemler işleniyor.
91. Inland Empire – 2006
IMDb: 6.9
Bir kadının Los Angeles'ın dışında bulunan Inland Empire'daki garip ve gizemli olaylarla ilgisini anlatan filmde David Lynch sahneleri çekimlerden önce yazdığı için tam anlamıyla filmin bir senaryosu bulunmamaktadır.
90. Red Beard (Kızıl Sakal) – 1965
IMDb: 8.4
Akira Kurosawa'nın 1965 yapımı bu filminde hikaye; Yasumoto adlı genç bir doktorun halk kliniğine gönderilmesiyle başlıyor. Yasumoto bu kliniğe gönderilmiş amacının farklı olduğunu kliniğe gittikten sonra anlayacaktır. Yasalar artık onu bu kliniğe bağlamıştır. Hastaları iyileştirme çabasına düşen Yasumoto; kliniğin baş hekiminin disiplini, sert tutumu ve eğitmenliğinde zaman içinde hayata bakışı değişecek; olgun ve idealist bir doktor olacaktır.İnsanlara yardım etmek için işletilen bir hastahanede çalışan Dr. Niide sert ama şerefli bir doktordur. Okuldan yeni mezun olan Yasumoto çalışmak için yanına gönderildiği bu adamın hiç de göründüğü gibi bir olmadığını keşfedecektir.'Kızıl Sakal' Kurosawa'nın hem siyah beyaz hem de Toshirô Mifune ile çalıştığı son filmi.
89. Regular Lovers (Sıradan Aşıklar) – 2005
IMDb: 6.9
1968, Paris'teyiz. Bir grup genç, molotof kokteylleri fırlatıp caddede kurulan barikatları aşma çabasıyla polisle çatışma içindeler. Bu uzun, diyalogsuz açılış sahneleriyle, 68 Mayıs'ında, Paris sokaklarındaki direniş ruhuna tanık oluyoruz.Yönetmen, dönemin havasına giren Parisli bir grup gencin yaşamda varoluşlarına, kendilerince sisteme karşı duruşlarına odaklanıyor.
88. Den goda Viljan (İyi Niyetler) – 1992
IMDb: 7.8
1992 yapımı senaryosunu Ingmar Bergman'ın yazdığı ve yönetmenliğini Bille August'un yaptığı İsveç yapımı dram ve yarı oto-biyografik filmidir. Film dört bölümlüm kısaltılmış versiyonu, İsveç televizyon kanallarında televizyon dizisi olarak sunulmuştur.
87. Fiddler on the Roof (Damdaki Kemancı) – 1971
IMDb: 8.0
1907 de Sholom Aleichem tarafindan yazilmis olan “Tevye ve Kızları” adli kitabın 1964'te broadway de sahnelenen muzikalinin adı. Rusya'da kucuk bi yahudi kasabasinda yasayan sütçü Tevye'nin ailesinin geleneklerini korumak istemesini ve değişen dünyaya ayak uyduramamasını anlatır. Büyük kızı kendi sectiği zengin kasap yerine fakir bi terziyle evlenmek istemektedir. Tevye iki arada bi derede kalır ve olaylar gelişir…
86. Doktor Jivago – 1965
IMDb: 8.0
Bolşevik Devrimi döneminde yaşayan bir doktor ve de şair olan Yury Jivago, devrim atmosferinde büyük bunalımlar yaşamaktadır. İdeallerini ve doğru bildiği şeyleri kaybeden Jivago'nun evliliği de bir hayli sıkıntıdadır. Karısının kendisine duyduğu aşka karşılık veremeyen çaresiz adam devrim liderlerinden birinin karısına aşıktır. Bu aşk ve evliliği arasında sıkışıp kalan Jivago sadakat ve tutkuları arasında kalmaktadır. Rusya'nın geçirdiği dönüşüm evresini karakteri Jivago'nun üzerinden anlatan film, beş dalda Oscar ödülü kazanmıştır.
85. Dances with Wolves (Kurtlarla Dans) – 1990
IMDb: 8.0
John Dunbar Amerikan İç Savaşı'nın hakkı verilmiş kahramanlarından biridir. 1865 yılında batının unutulmuş ve terk edimiş bir karakoluna atanır. Bu görev onun için oldukça heyecan vericidir. Görevi ise buraya getirilecek olan askerleri beklemektir. Dunbar, burada geçirdiği günlerin keyfini sürerken yeni tanıştığı Lakota Siularıyla yakınlaşmaya başlar. Gün geçtikçe sadece barışı düşünen bu Kızıderilileri daha da yakından tanıyarak onlarla arkadaş olur. Bir süre sonra artık onlardan biri olduğunu kabullenmeye başlayacaktır.
84. Magnolia (Manolya) – 1999
IMDb: 8.0
Kendi halinde yalnız bir adam olan Jim Kurring görevini son derece ciddiye alan bir polis memurudur. Bir gün bir cesetle karşılaşır ve olayı çözmeye çalışırken bambaşka bir maceraya atılır. Tanınmış yapımcı Earl Partridge kanser hastalığına yakalanmış, son zamanlarında ise yıllar önce terk ettiği oğlunu bulmak için çabalamaktadır. Uyuşturucu bağımlısı Claudia Wilson'ın hayatı tanımadığı bir adamla tanıştığında bambaşka bir yere evrilecektir…
Birbirinden bağımsız 10'a yakın insanın trajik hayat hikayesini bir noktada buluşturan film son yılların en önemli yeteneklerinden Paul Thomas Anderson tarafından üstün bir başarıyla kotarılan film son yirmi yılın en dikkate değer yapımları arasında.
83. JFK – 1991
IMDb: 8.0
Amerikan başkanı Kennedy'nin tartışmalı suiskasti ardında onlarca sanık ve komplo teorisi bırakır. Onlarca hikaye yaratılır ve gerçek bir türlü açığa çıkamaz. Süiskastın ardından ortaya çıkan Lee Harvey Oswald, cinayeti tek başına kendisinin işlediği üzerine ısrar etse de arka planda farklı gerçek ve olasılıklar söz konusudur. Medya ve adalet bu olasılıklarla boğuşurken insanlar da olayın bir türlü kesinleşmemesi nedeniyle hayal kırıklığına uğramaktadır. Mahkemenin vardığı sonuca ikna olmayan bölge savcısı Jim Garrison, olayın ardında yatan gerçekleri ortaya çıkarmaya kararlıdır.
82. Grindhouse (Dehşet Gezegeni) – 2007
IMDb: 7.5
William ve Dakota Block, bir gece arka bahçelerinden gelen seslerle uyanırlar. Neler olduğunu anlamak için dışarı çıktıklarında karşılaştıkları manzara dehşet vericidir. Yaşanan bir patlama sonucu, ortalığa garip bir gaz yayılmıştır ve bu gazı soluyan insanlar, şiddet düşkünü canilere dönüşmüşlerdir. Giderek saldırganlaşan insanlar ortalığa dehşet saçmaktadırlar. Saldırılar sırasında bacağı kopan dansçı Cherry ve eski erkek arkadaşı Wray’nin de William ve Dakota’ya katılması ile birlikte olayların gizemini araştırmaya başlarlar.
81. King Kong – 2005
IMDb: 7.2
Carl Denham, üzerinde çalıştığı filmini tamamlamak için olabileceği en mükemmel yerdedir. Kafatası Adası. Uzun süre aradığı baş rol oyuncusunu henüz bulmuştur. Bu talihsiz rolü üstlenecek olan kişi Ann Darrow’dur. Hiç kimse bu adada karşılaşacakları şeylerden haberdar değildir. Neden bu denli gizemli olduğunu da bilmezler ama kısa süre içinde bunun cevabını bulacaklardır. Bu gizli adada yaşayan bir dev goril vardır ve bu vahşi hayvan ansızın Ann’i ele geçirir. Ona aşkla bağlanır. Carl ve Ann’in yeni aşkı Jack Driscoll, birlikte ormanın derinliklerine girip King Kong’u ve Ann’i bulmak zorundadırlar. Üstelik onları türlü yaratıklar beklemektedir. Carl’ın aklına başka bir plan gelir. Hikaye Peter Jackson’un 1933 yapımı filmiyle aynıdır sadece, aynı yönetmenden gelen bu yeni versiyonda teknolojinin değişimi kayda değer bir biçimde gözler önüne seriliyor.
80. Gandhi – 1982
IMDb: 8.0
Gandhi, Hindistan tarihinin en önemli kişiliği Mahatma Gandhi'nin hayatını ele alıyor. 1900'lü yılların başında, Hindistan'dayız… İngiliz sömürüsü altındaki ülke, esareti tüm iliklerinde hissetmekte, özgürlük kavramının hissettirdiklerini günden güne yitirmektedir. Bu dönem ortaya çıkan bir kişilik, epik bir tarih yazarak, insanlık tarihinin en önemli kahramanlarından biri haline gelecektir. Tüm zamanların en ilham verici kişiliklerinden biri olacak bu adam, Hindistan tarihinin en önemli kişiliği Mahatma Gandhi'den başkası değildir… Biyografi filmleri türünün en yetkin örneklerinden biri olan Gandhi, birçok sebepten dolayı etkisini asla yitirmeyecek, epik bir yapıttır. Akademi Ödülleri'nde sekiz dalda Oscar kazanan film, 300.000 kişiden oluşan, sinema tarihinin en kalabalık sahnesi rekorunu elinde bulunduran cenaze sahnesiyle hafızalara kazınmıştır.
79. George Harrison: Living in the Material World (George Harrison: Fani Dünyaya Karşı) – 2011
IMDb: 8.2
Dünya müzik tarihinin gidişatını değiştiren en önemli gruplardan biri olan The Beatles'ın üç numaralı üyesinin hayatının anlatıldığı bir belgesel olan George Harrison: Fani Dünyaya Karşı filminin yönetmeni, dünyanın en önemli yönetmenlerinden biri olarak gösterilen Martin Scorsese.
Mükemmeliyetçi bir sanatçının, dünya kültürünün değişmesine katkıda bulunmuş en önemli ikonlardan birinin ve en önemlisi de bir müzik dehasının hayatının anlatıldığı filmin ortaya çıkma fikri ise George Harrison'ın karısı Olivia Harrison'dan başkasından çıkmadı.
78. Ben-Hur – 1959
IMDb: 8.1
Ben Hur, Kudüs’te yaşayan varlıklı bir prens ve tüccardır. Çocukluk arkadaşı Romalı Messala görüşmedikleri yıllar boyunca yüksek kademeli bir Roma hakimi olmuştur. Kudüs’ten uzak kaldığı uzun yıllardan sonra buraya dönen Messala, artık Roma ordusunun komutanı olmuştur. Yahudilerin özgürlüğü için canı pahasına mücadele eden Ben-Hur’dan, çocukluk arkadaşı Messala tarafından, Romalıları eleştiren yahudileri teşhis etmesi istenir; ancak Ben-Hur kabul etmez. Karşı karşıya gelen iki çocukluk arkadaşı artık farklı cephelerdedirler.
77. Once Upon a Time in America (Bir Zamanlar Amerika) – 1984
IMDb: 8.4
Bir Zamanlar Amerika’da filminde, David “Noodles” Aaronson, Manhattan'ın banliyölerinden birindeki yahudi mahallesinde hayatta kalmaya çalışan yoksul bir çocuktur. Kendisi gibi arkadaşlarından oluşan ve Noodles'ın liderliğini yaptığı ufak çaplı suç çetesi, zamanla yükselişe geçer ve sonunda 30'lu yılların en azılı gangsterleri haline gelirler. Ancak bu ün, ekibin dağılmaya başlamasıyla sona erer. Yaklaşık 30 yıl sonra New York'a dönen Noodles, burada eski günlere geri dönüp geçmişiyle başbaşa kalır.
76. Mistérios de Lisboa (Lizbon'un Gizleri) – 2010
IMDb: 7.4
Bu film, Les Inrockuptibles dergisi tarafından yılın en iyi filmi seçilmiştir. Filmde çapkın bir aristokrat, kıskanç bir kontes, geçmişi farklı bir iş insanı gibi birbirinden farklı insanlarla bir bağı bulunan yetim bir çocuğun maceraları anlatılıyor. Adeta bir labirenti andıran bir maceranın içinde buluyoruz kendimizi, tesadüfler, tutku, gizem… Filmde Portekiz, Fransa, Brezilya, İtalya gibi farklı farklı şehirler de göreceğiz. Entrikalarla dolu bir konusu var filmin… Ülkemizde İstanbul Film Festivali'nde gösterilmişti.
75. Kış Uykusu – 2014
IMDb: 8.1
Aydın emekli bir tiyatrocudur; oyunculuğu bıraktıktan sonra Kapadokya'ya babasından yadigar kalan butik oteli işletmek için geri döner. Aydın o günden sonra başlayan kış uykusu bu gözlerden ırak otelin içerisindeki gündelikleriyle, kah yerel bir gazeteye köşe yazıları yazarak kah her zaman niyetlendiği ancak bir türlü başlayamadığı tiyatro tarihi kitabını yazmayı düşünerek geçer. Tüm bu süreçte hayatında iki kadın vardır: Kendisine her anlamda uzak ve soğuk davranan genç karısı Nihal ve boşandıktan sonra yanlarına taşınan kız kardeşi Necla… Kışın bastırması ve artan kar yağışı bu küçük taşrada en çok Aydın'ın sinirlerine dokunur ve onu uzaklara gitmeye teşvik eder… Türk sinemasının Cannes tescilli, bol ödüllü yönetmeni Nuri Bilge Ceylan'ın Bir Zamanlar Anadolu'da filminden sonra hayata geçirdiği ve Cannes'da büyük ödül Altın Palmiye'ye layık görülen son filmi olan Kış Uykusu'nun başrolünde Haluk Bilginer yer alırken kadroda kendisine Demet Akbağ, Melisa Sözen, Ayberk Pekcan, Serhat Kılıç, Tamer Levent, Nejat İşler ve Nadir Sarıbacak eşlik ediyor.
74. The Sand Pebbles (Macera gemisi) – 1966
IMDb: 7.6
Uyuyan bir dev olan Çin ve onun kanlı uyanışı esnasında orada bulunan Amerikalılar'ın hikayesini konu alan filmin karakter odağında hayata tamamen küsmüş denizci Jake Holman ve Çinli eşini bir açık arttırmadan kaçıran Amerikalı donanma görevlisi Frenchy'nin hikayesi anlatılmaktadır.
73. Napolyon – 1927
IMDb: 8.1
Sessiz film ve ötesine dair bütün tekniklerin en iyi şekilde kullanıldığı, Gance'ın bu tarihi filminde Napolyon'un hayatı, 6 bölümde anlatılır.
72. Malcolm X – 1992
IMDb: 7.7
Malcolm, dönemindeki birçok siyahi vatandaş gibi oldukça zorlu ve acı dolu bir hayat geçirir. Bu olumsuz şartlar onu yaşayabilmek için küçük hırsızlıklar yapan birine dönüşmeye zorlar. Suçlarından dolayı hapishaneye gönderildiğinde ise bambaşka bir kimlik edinmeye başlar. Burada dahil olduğu ilginç toplulukta dinin de yardımıyla gerçek kimliğini bulur. Vakti gelip dışarı çıktığında ise bambaşka biri olmuştur. Artık kendilerini suçlu olmaya zorlayan genel zihniyete karşı başkaldırma zamanıdır.
71. On Emir – 1956
IMDb: 7.8
Musa henüz bir bebekken terkedilmiştir. Onu paçavralar içinde bulup Mısır sarayına getiren kişi Firavun'un kızkardeşinden başkası değildir. Sarayda bir prens olarak yetişen Musa, iyi yürekliliği ve adaleti ile kısa zamanda çok sevilir ve tahtın mirasçısı olarak görülmeye başlanır. Erkek kardeşi Ramses'e gelince, o hem gelecekteki hükümranlık payesini hem de aralarındaki bir başka çekişme konusu olan Prenses Nefertiti'nin kalbini Musa'ya bırakmaya niyetli değildir.
Musa gerçek kökenlerinin İsrailoğularına dayandığını öğrendiğinde, ülkede haksızlığa ve kötü muameleye maruz kalan, köle hayatı yaşayan bu kavmi koruyup kollamaya karar verir. En sonunda onlarla birlik olup Mısır'ı terkeder. Bunlar olurken Tanrı tarafından gelen 10 Emir ile birlikte peygamberlik makamına layık görülür. Kavmiyle birlikte tüm engelleri aşar ve bir çok kutsal metinde anlatıldığı gibi Kızıl Denizi yararak halkını karşıya geçirir. Firavun'un ordularını ise yıkım beklemektedir.
70. Reds (Kızıllar) – 1981
IMDb: 7.3
Yüzyıl başlarının başına buyruk yazar, şair ve gazetecisi John Reed, Sovyet devrimini yakından izleme fırsatı bulmuş hemen tek Amerikalı'ydı. İşte Warren Beatty'ye 'En İyi Film ve Yönetmen' olarak Oscar getiren üç saatlik bu dev yapım, bu ilginç kişiliğin yaşam öyküsünü anlatıyor. Görkemli bir epik, sürükleyici ve de gerçek bir serüven, görkemli sahneler, birinci sınıf oyunculuklar. Ve de 1920'lerde Amerikan politika ve sanat ortamına derinden bir bakış… 1981 yapımı filmde Beatty, Diane Keaton ve yazar Eugene O'Neill rolündeki Jack Nicholson başrollerde.
69. Titanik – 1997
IMDb: 7.8
Dünyanın hatırlamak istemediği türden felaketlerden olan 'Titanik faciası', dev prodüksiyonların yönetmeni James Cameron tarafından çekilen görkemli bir film. Teknolojinin son sürat ilerlediği bir dönemde, insanlar üstesinden gelemeyecekleri hiç bir sorun olamayacağına inanmaya başlamışlardır. 'Titanic' adlı dev transatlantik ise, insanlığın doğaya karşı gövde gösterisi gibidir. Bu 'Düşler Gemisi' nin yolcuları arasında Avrupa`da birkaç yıl geçirdikten sonra Amerika'ya dönmekte olan, Jack adlı genç bir ressam ile nişanlısı ve annesiyle Philadelphia`ya giden Rose adlı genç bir kız da vardır. İki genç, şans eseri tanışacak, aralarındaki sınıf farkına aldırmaksızın birbirlerine yakınlaşacaktır. Bu arada doğa insanoğlunun günden güne artan kibirine bir nokta koymayı planlamaktadır. Yola çıkılmasından dört buçuk gün sonra, 10 Nisan 1912'de, Titanic iki saat kırk dakika süren ve sulara gömülmesiyle son bulan, hazin olayların başlamasına neden olacak buz dağına çarpacaktır.
68. Mavi En Sıcak Renktir – 2013
IMDb: 7.7
Kendisinden yaşça büyük bir kadına aşık olduktan sonra hayatı değişen 15 yaşındaki bir genç kızı anlatan 2013 yapımı Abdellatif Kechiche filmi. Julie Maroh'un Mavi Melek adlı çizgi romanından uyarlandı. Film 66. Cannes Film Festivali'nde en iyi filme verilen Altın Palmiye Ödülü'ne layık görüldü.
Eleştirmenlerden çok olumlu yorumlar alan Mavi En Sıcak Renktir filmi, 2013 Kasım ayında Türkiye'de de gösterime girdi.
67. Kwaidan – 1964
IMDb: 8.0
Lafcadio Hearn'ın Kwaidan: Stories and Studies of Strange Things isimli farklı hayalet hikayeleri anlattığı kitabından uyarlanan film içinde 4 farklı öykü barındırıyor:
Black Hair; eski çağlarda Kyoto'da geçen hikaye, zengin olmak isteyen bir Samurai'nin çok sevdiğini karısını zengin bir kadınla evlenmek için terk etmesini anlatıyor. Başarısız evliliğinin ardından eski karısına dönen adam, karısı hakkında bilmediği bir gerçeği de öğrenecektir.
The Woman in the Snow: bir gün kar fırtınasına yakalanan genç bir oduncu, kadın suretinde kendisine gözüken ?Buz Ruhu? tarafından kurtarılır. Karşılığında oduncunun tek yapması gereken bu sırrı kimseyle paylaşmaması gerektiğidir. Fakat yıllar sonra sözünü unutur ve bu sırrını karısına söyler.
Hoichi the Earless: Hoichi bir manastırda yaşayan gözleri görmeyen bir müzisyendir. O kadar başarılıdır ki kendisini dinleyen herkesin göz yaşlarına boğulduğu söylenir. Günün birinde bir Samurai Hoichi'nin kaldığı manastıra gelir ve efendisi için de çalmasını ister. Bu soylu adamın evine gittiğinde ise başına garip şeyler gelecektir.
In a Cup of Tea: Son hikaye ise çay içerken fincanın içinde başka bir yüz gören Samurai'nin eski bir Samurai'nin hayaleti tarafından rahatsız edilmesini anlatıyor.
66. The Last Emperor (Son İmparator) – 1987
IMDb: 7.7
Sinema tarihinin en çok ödül alan, en geniş kadrolu filmlerinin başında gelen Son İmparator destansı bir öyküdür: 2 yaşında tahta çıkan Çin’in son imparatoru Pi Yi’nin gözünden 60 yılın öyküsü. Çekimi 2,5 yıl süren, 19 binden fazla kişinin rol aldığı film çok şık ve estetik bir “görkemli yapım”dır. Bertolucci sinemasının izlerini de taşır: “Yasak Kent’in avlusunda binlerce figuranla çekilen sahnelerden ipek çarşafların altında belli belirsiz sevişen üç bedene kadar…”
65. Barry Lyndon – 1975
IMDb: 8.1
1700'lerin tam ortasındayız. Genç bir İrlandalı olan Redmond Barry, bir subayı düelloda öldürünce kaçıp yeni bir hayat kurmak ister. Serüvenler sonucu kendisini savaşın ortasında Prusya ordusunda bulur. Savaştan sonra casuslukla görevlendirilip İrlandalı bir Şövalye'nin peşine takılır. Onunla birlikte Prusya'dan kaçar ve kumarbazlığa başlayarak Avrupa'nın kalburüstü sosyetesine burnunun ucunu sokmayı başarır. Ama gözü daha yükseklerdedir.
64. Love Exposure (Aşka Maruz) – 2008
IMDb: 8.1
Toplumsal normlardan dolayı ruhsal olarak tacize uğramış üç birey bir aşk üçgenine hapsolur. Katolik olan Yuu gerçek aşkı aramaktadır ve kendini Yoko’yu keşfedene kadar halka açık yerlerde mayolu kadınların fotoğrafını çekerken bulur. Yoko Yuu’yu kendisinin kutsal bakiresi olarak görmektedir. Yoko erkek karşıtı ve geleneksel aile yapısına bağlı olmayan biridir. Annesinin Yuu’nun babası ile evleneceğini öğrenir. Koike ise gerçek bir günahkar ve beyin yıkayan bir mezhebin bölgesel lideridir. Yuu’nun ailesini kendi mezhebine katmak için bir plan yürütmektedir. Koike’nin yaptıkları sonrasında herkesin hayatı inanç dolu bir sokak kavgasında kesişir.
63. Yurika – 2000
IMDb: 7.8
Filmde, filmin başında yaşanan bir otobüsteki rehine alma krizi sonrası kurtulan dört kişiden üçünün altüst olan yaşamlarını akıcı bir şekilde izliyoruz.
62. Rüzgar Gibi Geçti – 1939
IMDb: 8.1
Güneyli güzel Scarlett O'Hara üç evliliği,iç savaş ve Güneyin yeniden inşaa edilmesi sürecinde zenginlikten fakirliğe düşüşünü,sonra yeniden zenginliğe kavuşmasını anlatan film, Margaret Mitchell'in klasik eserinden sinemaya uyarlanmış olup yapımcı David O. Selznick'in en başarılı eseri kabul edilmiştir.
61. El Sid – 1961
IMDb: 7.2
fr12. yüzyılın İspanyol halk Kahramanı Rodrigo Diaz (El Cid)’ın Mağripli komutan Ben Yussuf ve ordusuna karşı verdiği savaşı konu almaktadır.Savaş sahneleriyle uzun yıllar akıllardan çıkmayan ve usta oyuncu Charlton Heston ve güzel, yetenekli oyuncu Sophia Loren’i buluşturan film, 1961 yılında üç dalda Oscar’a aday olarak da adından çok söz ettirmişti.
60. Berlin Alexander Meydanı – 1980
IMDb: 6.7
1928 yılının Berlini'ndeyiz. Franz Biberkopf, kız arkadaşını öldüremek suçundan yattığı cezaevinden yeni çıkmıştır. Çıktıktan sonra eski günlerine geri dönmemeye ve yeni bir başlangıç yapmaya karar veren Franz, yıllar önce bıraktığı Berlin'i beklediğinden çok farklı bulur. Dejenere olmuş bu Berlin'de ister istemez uzak durmaya çalıştığı suç dünyasının içine çekilecektir. Rainer Werner Fassbinder'in Alfred Döblin’in romanindan uyarladığı, 1980 yılında bir televizyon dizisi olarak çektiği 14 bölümden oluşan Berlin Alexanderplatz'ın, uzun metraj film olarak düzenlendiği bir bütün halindeki 15 saatlik versiyonu Time Dergisi tarafından 'En İyi 10 Dvd' arasında seçildi. Fassbinder’in başyapıtı niteliğindeki film, dvdsinin çıkmasının ardından birçok festivalde de gösterildi.
59. Zaragoza'da Bulunmuş El Yazması – 1965
IMDb: 7.9
Karşı cephelerde yer alan iki asker, Napolyon Savaşları döneminde terk edilmiş bir evin içerisinde eski el yazması bir kitap bulur. Kitap İspanyol askerin dedesi Alphonse van Worden'e aittir. Worden, zamanında Napolyon'un ordusunda komutan olarak yer almış bir askerdir ve kitapta başından geçen sıradışı bir hikayeyi ele almıştır. Sierra Morena bölgesine giden en kısa yolu aradığı sırada iki Faslı prensesle karşılaşmasıyla başlayan tuhaf yolculuğu gitgide daha da garip bir maceraya dönüşür.
58. Tarihin Sonu – 2013
IMDb: 7.6
Bir adam suçsuz olduğu halde bir cinayetten dolayı tutuklanır, gerçek katil ise bu esnada elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşmaktadır. Gerçek katil esasında ülkesinde dönen dolapların yarattığı kısır döngü ve buhran nedeniyle çıkmaza düşmüş bir entellektüeldir. Hapisteki adam ise oldukça sıradan bir insandır ve gün geçtikçe hapisteki yaşam ritüelini fark etmeden kabul etmeye, ona alışmaya başlayacaktır. Özellikle başına gelen gizemli ve garip olayların sonrasında işler iyice çığırından çıkacaktır…
57. The Birth of a Nation (Bir Ulusun Doğuşu) – 1915
IMDb: 6.3
Film, bir iç savaş sürecinde yaşanan olaylara ve dönüşümlere ışık tutmaktadır. Amerikan İç Savaşı ile ülke başta sona kavrulmaktadır. Ölümler, kayıplar, acılar diz boyudur. Savaş bittiğinde ise yeniden yapılanma zamanıdır. Bu süreçte kölelik yasaklanır. Başkan Lincoln’ün suikastiyle, yeni oluşan güven ortamı yerini kaos ve anarşiye bırakır. Beyaz çiftlik sahipleri türlü çetelerin saldırılarına uğrarlar güneyde. Polis ile güçlerini birleştiren siyahlar ve melezler beyazları taciz eder. Asayiş için bir çare olarak Klan kurulur. Haçlı şövalyelerini andıran giysileriyle Ku-Klux-Klan üyeleri gecelerin hakimidir artık. Devletin sağlayamadığı adaleti getirecek olanlar onlardır.
56. Spartaküs – 1960
IMDb: 7.9
Trakyalı bir köle olan Spartaküs (Kirk Douglas) bir gladyatör olarak yetiştilir. Varinia isminde bir bayan aşık olur… ve o anki rejime isyan eder. Yalnız onun isyanının bir farkı tüm kölelerde özgürlük için bir kıvılcım yakmasıdır. Sayısız Oscar sahibi bir film olan ''Spartacüs'' 60'lı yıllara damgasını vurmakla kalmayıp, günümüze demokrasi açısından bir pencere açmıştır..
55. Carlos – 2010
IMDb: 7.6
İlich Ramirez Sanchez ya da bilinen adıyla Çakal Carlos… Soğuk savaş günlerinin meşum teröristi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nden Japon Kızıl Ordu Fraksiyonu’na 1970’lerle 80’lerin uluslararası terörizm ağının merkezi… Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyeri yapılan film, kendi deliliğinin peşi sıra giden uluslararası bir gerillanın öyküsünü anlatıyor. Venezüella’da bir eylemciyken Sudan’da devlet tarafından kayırıldığı mahkûmiyetine, oradan da yolun sonunda Fransız polisine teslim edilişine Çakal Carlos, benzerine zor rastlanır bir çağdaş zaman efsanesi.
54. The Deer Hunter (Avcı) – 1978
IMDb: 8.1
Amerikada bir işçi kasabasında yaşayan Michael (Robert De Niro), Nick (Christopher Walken), arkadaşları Steven ın (John Savage) düğününde bir araya gelirler. Düğünün ardından Mike, Nick, ve dostları Axel (Chuck Aspergren), Stan (John Cazale), ve John (George Dzundza) geyik avına çıkarlar . Bu son av partileri olabilir çünkü sıkı dostlar yakında vietnam savaşına katılacaktır. Savaşın vahşeti bu insanların bedeninde ve ruhunda geri dönüşü olmayan izler bırakacaktır. Ama savaş kadar gerçek ve ondan daha üstün bir kavram vardır. DOSTLUK.
53. Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü – 2003
IMDb: 8.9
Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü, Tek Yüzük'ün yok edilmesi için verilen mücadeleyi konu ediyor. Sauron'un orduları büyüdükçe büyümektedirler. Frodo ve onun can dostu Sam, korku dolu bir yolculuğun göbeğinde, korkunç Mordor'a adım adım yaklaşmaktadırlar. Tek yüzük yok edilmelidir ve iyilik bunun için savaşmaya hazırdır. Arka planda ise insan, elf ve cüce orduları, karanlık güçlerin karşısında tüm eski düşmanlıklarına rağmen bir araya gelmişlerdir. Hepsi birden küçücük bir Hobbit'in eline ve onun yeteneklerine bakmaktadırlar. Orta Dünya'nın kaderi belli olmak üzeredir. Ancak Tek Yüzük'ü sahiplenmek, kimi zaman taşıyanına daha cazip gelebilir.
52. L'albero degli zoccoli (Nalın Ağacı) – 1978
IMDb: 7.9
Film, 19. yüzyılın başlarından İtalya’da bir çiftlikteki hayatlarla ilgilidir. Ülkenin pek çok yoksul ailesi bu çiftlikte yaşar. Çiftliğin sahibi orada yaşayan ailelerin verimliliğine göre para öder. Çiftlikte yaşayan ailelerden birinin çocuğu çok zekidir. Ailesi büyük bir fedakârlık ederek, çocuğun onlara yardım etmesi yerine okula gönderirler. Çocuk okula gitmek için çok erken kalkmak ve birkaç kilometre yürümek zorundadır. Bir gün çocuğun ayakkabısı yırtılır ve yenisini almak için yeterli paraları yoktur. Şimdi aile ne yapacaktır?
51. La meglio gioventù (Gençliğin En İyisi) – 2003
IMDb: 8.5
İki kardeşin yaşamından aktarılan İtalya'nın son 40 yıllık tarihi… 1966'da üniversite çağında olan Nicola ve Matteo, akıl hastanesinde kötü muamele gören Giorgia ile karşılaştıklarında, hayatlarının dönüm noktasına gelmişlerdir. Genç kız için yapılacak fazla bir şey yoktur ve her ikisi de bu adaletsizliğe karşı kızgındır. Nicola düzene karşı çıkarak önce hippilerin arasına karışır ve ardından Giorgia gibilere yardım etmek için psikoloji okumaya karar verir. Matteo ise eşitsizlikleri giderebilmek için yasa adamı olma yolunu seçer ve önce orduya ardından da polis akademisine kaydolur.
50. Avengers: Endgame – 2019
IMDb: 8.4
Thanos'un (Josh Brolin) Sonsuzluk Eldiveni'ni ele geçirmesi ve kendi Dünya dengesini kurması nedeniyle süperkahramanlar dahil dünyanın yarısı küle dönüşmüştü. Geriye kalan ve yas tutan Yenilmezler'in as kadrosu Black Widow (Scarlett Johansson), Captain America (Chris Evans), Hulk (Mark Ruffalo), Thor (Chris Hemsworth) ve Iron Man'e (Robert Downey Jr.) kuantum bölgesinden gelerek aralarına katılan Ant-Man (Paul Rudd) umut ışığı olacak. İntikam için güçlerini toplayıp son kez savaşacak olan ekibin mücadelesini ve fedakarlıklarını izleyeceğiz.
49. Andrei Rublev – 1966
IMDb: 8.1
Andrei Rublev'de 15. yüzyılda Tatarların saldırıları altında inleyen Rusya’dayız. Andrei Rublev hem bir keşiş hem de ikona ressamıdır. Barbarlık, şiddet ve kana kontrast olarak doğanın mucizevi güzelliği ve inanç Rublev’in beslendiği kaynaktır. Ne var ki bir köylü kızını tecavüzden kurtarmak için bir adamı öldürmek zorunda kaldığında hayatı ve Tanrı inancını yeniden sorgular. Yaratıcılık ateşinin, konuşmama ve resim yapmama yemini eden Rublev’in içinde yeniden yanmaya başlaması için toy bir delikanlının dev bir çanı imal etmesini seyretmesi gerekecektir. Bu aslında sanatçı keşişin eserlerine gerçek rengin ve hayatın da gelmesinin işaretidir.
48. Giant (Devlerin Aşkı) – 1956
IMDb: 7.6
Elizabeth Taylor, Rock Hudson ve James Dean gibi üç büyük oyuncuyu bir araya getiren “Devlerin Aşkı”, George Stevens'ın “Shane”den bir sonraki filmi.
Büyükbir çiftliğin sahibi, zengin bir adam olan Bick Benedict (Rock Hudson) Maryland çiftliğine gidiyor ve bu çiftlik sahibinin kızına aşık oluyor.
Leslie (Elizabeth Taylor) ve Bick, ilk mutlu yılların ardından gittikçe monotonlaşan bir hayat sürüyorlar .
47. Hamlet – 1996
IMDb: 7.7
Shakespeare’in bu ünlü klasiği bu kez İngilizlerin ünlü yönetmeni Kenneth Branagh tarafından sinemaya uyarlandı.'Hamlet', hain amcası tarafından öldürülen babasının intikamını almaya çalışan ve bunu başaran Danimarka Prensi’nin hayatını anlatıyor. Bu trajedi bugün de modern hayatta karşınıza çıkan ihanet, arzu, iktidar hırsı gibi duyguları yoğun bir biçime işliyor.
46. Short Cuts (Sosyeteden İnsan Manzaraları) – 1993
IMDb: 7.7
Los Angeles renkli bir şehirdir. Hiç şüphe yok ki insanları da tıpkı şehir gibi renklidir. Bu insanlar birbirlerinden habersiz ve muhtemelen birbirlerine bağımlı olarak yaşamaktadırlar. Bazen saniyeler süresince karşı karşıya gelmekte; bazen ise birbirlerine teğet geçerek sıradan hayatlarını sürdürmektedirler. Ancak kesin olan bir şey varsa, bu da hepsinin sıradan birer insan olduklarıdır. Felaketler ve trajediler karşısında korkuya kapılan, bencil ve tekdüze insanlar…
45. Bir Zamanlar Hindistan'da – 2001
IMDb: 8.1
Hindistan'ın Champaner kenti büyük bir kuraklık içerisine girmiştir. Köylüler bir araya gelerek, toprak sahiplerinden Lagaan adlı verilen vergilerin bir süre için durdurulmasını isterler, çünkü ellerinde vergi namına verecek hiçbir şeyleri kalmamıştır. Fakat İngiliz yerel yöneticiler Hintli halkın önüne bir koşul koyalar. Lagaan vergisinin kaldırılması ancak köylülerin İngilizleri bir kriket müsabakasında yenmesine bağlıdır! Fakat köyde kriket oynamayı bilen hiç kimse yoktur… Köyden Bhuvan adında genç ve cesur bir delikanlı, eline ahşaptan bir sopa almamış olmasına İngilizlere meydan okur. Bu arada bu “adil” düelloyu duyanlar akın akın köye gelirler. Köylülerin ve Bhuvan'ın kendilerinden başka tek destekçisi ise İngiliz albay Russell'ın kız kardeşi Elizabeth'tir.
Hindistan'ın İngiliz sömürgesi altında olduğu dönemde geçen filmin yönetmeliğni Ashutosh Gowariker üstleniyor.
44. Les vampires – 1915
IMDb: 7.3
Azılı soygunculardan oluşan bir çete, kendine Vampirler adını vermiştir. Paris ve çevresindeki bütün suç akışını bu çete yönetmektedir. Gazetecilik yapan Philippe Guerande o sırada Saint-Clermont-sur-Cher'de bulunan bir bataklıkta ortaya çıkan başsız bir cesetle ilgili haber yapmaya gider. Ceset Durtal adlı bir dedektife aittir. Haberi yaptıktan bir süre sonra Vampirler'den tehdit mesajı alır. Ancak işler yolunda gitmez ve gazeteci ile çete karşı karşıya gelir.
43. Jeanne Dielman, 23, quai du commerce, 1080 Bruxelles – 1975
IMDb: 7.8
Yalnız, takıntılı ve ritüelleri olan bir ev kadını günlük işlerini yapar; genç oğlu ile birlikte yaşadığı apartman ile ilgilenir. Zaman zaman geçinebilmek için fahişelik yapar. Müşterilerden bir ilk kez onun orgazm olmasına neden olur ve kadının hayatı yavaş yavaş değişir. Yönetmenliğini Chantal Akerman’ın üstlendiği bu sıra dışı filmin başrolünde ise Delphine Seyrig yer alıyor.
42. Xia nü – 1971
IMDb: 7.6
Jackie Chan’in çocuk rollerinden çıkarak ilk kez yardımcı oyuncu niteliğinde yer aldığı film niteliği taşıyan bu hikâyede, Ku adında, annesiyle yaşayan bir artist anlatılır. Ku, terkedilmiş bir yakada yaşar. Bir gece garip sesler işitir ve orada yaşayan güzeller güzeli Yang ile tanışır. Yang, ailesini öldüren asıl imparator ajanları tarafından kandırılır. Ku ise kendini, Yang’ı bu durumdan kurtarmanın yollarını ararken ve bu uğurda birçok savaşın ortasında bulur. Duygusal bir hisle işlenmiş bir aksiyon macera olan bu filmin yönetmen koltuğunda ise King Hu oturmaktadır.
41. Le dernier des injustes (Son Hain) – 2013
IMDb: 7.2
Son Hain'in yönetmeni Claude Lanzmann, Theresienstadt gettosunun savaşta öldürülmeyen tek “Yahudi büyüğü” Benjamin Murmelstein ile 1975'te bir röportaj yapmıştı. Kendisi aynı zamanda bu toplama kampındaki İhtiyar Heyeti'nin de son başkanıdır. Daha önce Shoa adlı belgeselinde kullanmadığı bu 11 saatlik çekimden önemli bölümleri izleyiciyle paylaşıyor. Yönetmen, bir yandan işbirlikçi gibi görünüp oradaki insanlara yardım etme konusunda elinden geleni yapmanın zorluğunu ortaya koyarak Murmelstein'ın ismini temize çıkarmaya çalışıyor. Öte yandan da SS lideri Adolf Eichmann'la olan ilişkisine ışık tutmayı deniyor.
40. Öylece Oturan Bir Fil – 2018
IMDb: 7.8
Ekonomik olarak baskı altında yaşayan bir grup insanın hikayesinin anlatıldığı Öylece Oturan Bir Fil, karakterlerin duygusalar sorunlarını yokçu bir bakış açısıyla ele alıyor. Çin'in kuzeyindeki Manzhouli şehrinde geçen hikayede Bu, Ling, Shuai ve Cheng'in hayatlarına konuk oluyoruz.
39. The Right Stuff (Boşluktaki Kahramanlar) – 1983
IMDb: 7.8
Amerika’nın gökyüzü ve uzayla ilgili hırsları ve hevesleri çok büyüktü. Philip Kaufman’ın Tom Wolfe’un The Right Stuff isimli romanından uyarladığı, yedi cesur astronotun ve heyecan tutkunu bir test pilotunun yaşamını, ve yaşadıkları renkli dönemi anlatan bu film de büyük heves ve hırsları anlatır.
38. The Irishman (İrlandalı) – 2019
IMDb: 7.9
The Irishman, bir mafya tetikçisi olan Frank Sheeran’ın hayatına odaklanıyor. II. Dünya Savaşı'nda görev almış eski bir asker olan Frank Sheeran, yıllar boyu Bufalino suç örgütü için çalışmıştır. Birçok ünlü isim için dolandırıcılık, tetikçilik yapan ve ‘İrlandalı’ lakabı ile anılan Sheeran, aynı zamanda işçi sendikası memurudur. Frank Sheeran’ın hayatından kesitlerin sunulduğu filmde, Amerikan tarihinin en gizemli suç olaylarından biri olan işçi lideri Jimmy Hoffa'nın ortadan kayboluşuna da değiniliyor.
37. Gangs of Wasseypur (Wasseypur Çeteleri) – 2012
IMDb: 8.2
Yetmiş yıllık uzun bir süreyi kapsayan bu ganster öyküsü, Hindistan´da bir maden kasabası olan Wasseypur´un hâkimiyetini ele geçirme hırsı peşine düşerek silah kuşanan ve birbirlerine kan davası güden rakip ailelerin üç nesile yayılan öyküsünü perdeye aktarıyor. Öykünün bu ilk kısmı; sömürge dönemindeki ülkenin, son dönemlerinde başlıyor. Bir İngiliz trenlerini yağmalayan Şahit Han,bu soygunun hemen ardından sadece intikam alabilmek için Ramadhir Singh´in kömür madeninde işçilik yapmaya başlıyor. On yılık sürenin sonunda oğlu Serdar Han; babasının onurunu kurtarmak için söz vererek, Bollywood kültürüyle kafayı bozmuş olan bir kasaba olan Wasseypur´un en çok saygı duyulan ve en korkulan adamı oluyor. İlk defa 2012 yılında Cannes´da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde gösterilen film, hem Bollywood sinemasını sevenleri hem de gangster filmi meraklılarını cezbetmeyi başardı.
36. Schindler'in Listesi – 1993
IMDb: 8.9
Schindler’in Listesi, Oskar Schindler adlı bir Alman işadamının 2. Dünya Savaşı zamanında Polonya’da kurduğu fabrikada Yahudi işçileri çalıştırması ve bu sayede 1100 Yahudi’nin hayatını kurtarmasını konu alıyor. Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanan film, ünlü yönetmen Steven Spielberg’in en önemli yapıtları arasında sayılan ve ona Oscar kazandıran bir yapımdır. Film, 1994 yılında 12 dalda Oscar’a aday olmuş ve 7 dalda ödül kazanmıştı. Filmin kazandığı Oscar’lar şöyle : En İyi Film, Yönetim, Kurgu, Sanat Yönetimi, Görüntü, Özgün Müzik ve Senaryo Uyarlaması.
35. Children of Paradise (Cennetin Çocukları) – 1945
IMDb: 8.4
1827 yılında güzel Garance, pantomim sanatçısı Debureau, aktörlük yapan Frédérick ve anarşist ruhlu Lacenaire bir araya gelirler. Asıl adı Claire olan Garance, ekipteki tek kadındır. Özellikle pantomimci Debureau, Garance'a aşık olur. Garance de onunla ilgilenir gibidir; ancak Debureau bir türlü ona yüreğini açamaz. Ve kendine güveni yüksek olan Frédérick'i sessizce izler. Aktrislik yapan Nathalie, Debureau'ya aşıktır ve Garance'ın gözünden düşmesi için elinden geleni yapmak ister. Bu sırada Lacenaire bir suç işleyerek Garance'a iftira atar ve işler iyice karışır.
34. The Godfather Part II (Baba 2) – 1974
IMDb: 9.0
Genç Corleone, Amerika’ya yeni gelmiştir. 1917 yılında, New York şehri’nin yerel mafyalarından birinin liderini öldürünce saygınlık kazanır ve korkulan biri haline gelir. Bu arada 50 yıl sonra; Michael Corleone, Washington’da senato komitesine aile işleriyle ilgili ifade vermektedir.Film,eleştirmenler tarafından önceki filmden daha başarılı bulunan az sayıdaki devam filminden biri olarak kabul ediliyor. Robert De Niro filmde yalnızca 45 dakika Vito Corleone'yi canlandırarak Oscar'ı almıştır.
33. Arabistanlı Lawrence – 1962
IMDb: 8.3
Arabistanlı Lawrence, Arap İsyanı’nın başlamasında önemli bir rol oynayan İngiliz bilim adamı ve ordu casusu Thomas Edward Lawrence’ın Arabistan’daki görev sürecinde yaşananları konu alıyor. Kuzey Afrika’da genç bir teğmen olan Lawrence’ın bir teklif üzerine Arabistan’a gözlemci olarak gitmesi ve zamanla bölgede isyan çıkaran Araplara yardım etmesiyle artık, Arabistan topraklarına İngilizlerin de eli değmiş olur. Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtılan Arap halkı, İngilizlerle işbirliği içerisine girerek Osmanlı Devleti’yle çatışacağı bir savaşa sürüklenir.
32. Marketa Lazarová – 1967
IMDb: 8.1
Mikolas ve Adam iki erkek kardeştir. Adam, Tek kollu bir adamdır ve kardeşi Mikolas ile birlikte kışın ortasında bir yük vagonuna tuzak kurarak kendine fayda sağlamaya çalışmaktadır. Trendeki birçok insanı öldürürler ancak bir tanesi kaçar. Mikolas kaçan adamın peşinden gider ve onu yakalar. Yakaladıkları adam bir aristokrattır ve iktidarın önemli isimlerinden biri olarak seçilmiştir. Ülkede büyük bir değişimin ayak sesleri duyulmaktadır. Çek yönetmen Frantisek Vlacil’in aslen bir uyarlama olan filmi Marketa Lazarova, romantik bir hikayeyi de içine alan bir tarihi dram.
31. Roma İmparatorluğu'nun çöküşü – 1964
IMDb: 6.7
Roma Imparatorlugunun ozunde yer alan gercekleri anlatan bir donem. Zafer , maglubiyet , ac gozluluk ve nefret. Imparatorlugun yikilma doneminde yasanan butun olaylarin baslangici bu filmde anlatiliyor.
30. War and Peace (Harp ve Sulh) – 1956
IMDb: 6.8
Lev Tolstoy'un ölümsüz edebiyat klasiği, Hollywood'un Altın Çağı'nın büyük isimleriyle sinema ekranlarına geliyor. Başrollerde Audrey Hepburn (Natasha), Henry Fonda (Pierre) ve Mel Ferrer (Prens Andrei) ile Savaş ve Barış, Napolyon'un Rusya'yı istilasıyla gelişen olayların ardında Akademi Ödülü'ne aday olmuş muhteşem bir savaş, macera ve aynı zamanda aşk filmi.
29. Sátántangó (Şeytanın Tangosu) – 1994
IMDb: 8.5
1980'lerin kominizm sonrası Macaristan'ının tahrip olmuş küçük bir köyünde, hayat fiili olarak durmuştur. Güz yağmurları başlamıştır. O akşamüstü köylüler büyük bir ödeme beklemektedirler, sonrasında da, bazıları hakkettiğinden fazlasını alma planlarıyla oradan ayrılmayı düşünmektedirler. Fakat o sırada iki yıl önce öldüğünü düşündükleri karizmatik Irimias'ın konuşmasını duyarlar, geri gelmiştir. Onlar da topluluğun devamlılığını koruma amacıyla Irimias'ın çevireceği tantanalı planla paralarını alacağı düşüncesiyle korkmuşlardır. Film Irimias'ın köye dönüşünün etkisi ve sonuçları üzerinedir. Yönetmeni Tarr'ın bölünmeden seyredilmesini tavsiye ettiği filmi, başyapıt olarak kabul görmektedir.
28. A Brighter Summer Day (Daha Parlak Bir Yaz Günü) – 1991
IMDb: 8.4
Xiao Si'r Tayvan'da yaşayan bir mültecinin genç oğludur. Ancak Tayvan'da bir mülteci olarak yaşamak hiç de kolay değildir. Gerçek bir olaydan alınan filmde Tayvan'da birbirine düşman iki çeteden birbirine aşık olan 14 yaşında iki gencin hikayesi ele alınıyor.
27. World On A Wire (Yalan Dünya) – 1973
IMDb: 7.8
Sibernetik ve Gelecek Araştırmaları Enstitüsü’nün en önemli projesi, tüm politik, toplumsal ve ekonomik olayları öngören Simulacron 1 isimli elektronik bir canavardır. Bazıları Simulacron 1’i kendi çıkarları için kullanmak isteyince, iyi ve kötü arasında bir savaş başlar. Bu projenin yöneticisi Profesör Vollmer, gizemli bir şekilde intihar ettiğinde Dr. Stiller onun yerine geçer. Fakat Stiller’de de tuhaf semptomlar belirir. Acaba Stiller şizofren midir?
26. Sorrow and the Pity (Üzüntü ve Acıma) – 1969
IMDb: 8.2
Almanya'nın Fransa işgalini ele alan Marcel Ophüls belgeselinin, senaryosu Fransa'nın işgal edildiği dönemde 1944 yılında yazılmıştır. Bir yanda Vichy bölgesini ablukaya alan Alman askerlere karşı direnen protestocular, diğer yanda ise Alman Nazi askerleriyle işbilirliği yapan Vichy hükümeti vardır. Belgesel o dönem var olan politik panoramayı irdeleyerek isyancılar, işgalciler ve hükümet üçgeni arasındaki ilişkiyi gözlemliyor. Arşiv görüntüleri ile bu süreçte etkili olan askerler, siyasi isimler ve görgü tanıklarıyla yapılan röportajlarla desteklenen filmde İkinci Dünya Savaşı'nın mühim bir dönemine ışık tutuyor.
25. La Belle Noiseuse (Güzel Gürültücü) – 1991
IMDb: 7.7
1991 yılında Cannes Film Festivali'nde ödül alan Güzel Gürültücü'de, 60 yaşına gelen ünlü ressam Edouard Frenhofer artık yaratma yetisini yitirdiğine inanmaya başlamıştır. Resim yapmak için istek duymayan Frenhofer, karşısına çıkan son derece güzel bir modelden etkilenince, yeniden fırçayı eline alacak ve uzun yıllardır bitiremediği bir eseri üzerinde çalışmaya başlayacaktır. Yaratıcılık üzerine sıradışı bir çalışma…
24. Shoah – 1985
IMDb: 8.6
Claude Lanzmann'ın filmi, 2. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarındaki insanların büyük trajedisini yansıtıyor. Yaklaşık 10 saatlik belgesel, 11 yıllık araştırmanın ve veri toplamanın ürünü. Belgeselde ayrıca Lanzmann'ın olayın canlı tanıklarıyla yaptığı röportajlar da yer alıyor.
23. Fanny ve Alexander – 1982
IMDb: 8.1
Sakin İsveç kenti Uppsala'da münzevi bir yaşam süren mutlu bir ailenin trajik sonunu konu alan film hikayeyi iki küçük kardeşin gözünden aktarıyor. Alexander ve Fanny mutlu bir aileye sahip iki küçük kardeştir. Bu mutluluk babalarının ani ölümüne kadar devam eder. Kısa bir süre yakışıklı bir rahibin evlenme teklifini kabul eden anneleri, tüm aileyi mutsuzluğa sürükleyecektir. Rahibin evine taşınan aile, burada hapishane hayatı yaşamaya başlayan aile kaderlerini değiştirebilecekler midir?
22. O.J.: Made in America – 2016
IMDb: 8.9
Ünlü bir reklam yıldızı ve sporcu olan birinin kariyer basamaklarını nasıl tırmandığını anlatan Oscar ödüllü bir belgesel…
21. Yedi Samuray – 1954
IMDb: 8.6
Yedi Samuray, haydutların saldırdığı fakir bir köyü korumaya çalışan samurayların hikayesini anlatıyor. Usta Samurai Kambei’nin cesareti ve fedakarlığına şahit bir grup köylü ondan sürekli olarak haydutlardan köylerini korumasını isterler. Kambei bu isteği herhangi bir çıkarı olmamasına rağmen kabul eder ve ilk olarak kısa süre sonra müridi olan genç samurai Katsushiro’yu, ardından da güç kullanmaya meraklı bir samurai olarak görünen, fakat sonradan bir çiftçinin oğlu olduğu ortaya çıkan Kikuchiyo’yu yanına alır.Takımına dört yeni samurai daha ekleyerek köyü savunmaya girişen Kambei köylüler tarafından heyacanla karşılanır,herkesin sevgisini kazanır; bir süre sonra onlara kendilerini savunmayı öğretmeye başlar. Bu arada haydutlar köyün sınırlarında dolaşmakta ve yeni saldırıları için uygun bir zaman kollamaktadırlar…
20. Eksodüs – 1960
IMDb: 6.7
1947´de Yahudi soykırımından kurtulan 611 Musevi´nin Eksodus gemisiyle Filistin´e gidişi ve bağımsız İsrail´in kuruluş süreci…
19. Gettysburg – 1993
IMDb: 7.6
Bir zamanlar ABD’nin kanayan yarası olan Kuzey-Güney iç savaşı filimin konusunu oluşturmakta. Dört yıl süren bu iç savaş büyük yıkımlara yol açmıştır, hatta ABD’nin ikiye bölünmesine ramak kalmıştır. “Rüzgâr Gibi Geçti” filimi bu iç savaşta daha çok cephe gerisinde ki güneyli halkın yaşadıklarını anlatmaktayken, “Gettysburg” filimi direk cephede ki olayları anlatmaktadır. İç savaşın kaderini belirleyen“Gettysburg” savaşı çok kanlı bir savaş olmuş ve her iki taratanda yaklaşık 50 bin kişi ölmüştür.
18. O Thiasos – 1975
IMDb: 8.0
Kent kent, kasaba kasaba gezen bir tiyatro kumpanyası 1939-52 yılları arasında Yunanistan topraklarında uzun bir turneye çıkar Ve her duraklarında Kadın Çoban Golfo adlı taşra oyununu sergilerler. Öte yandan kendi yaşamlarında başlarına gelen olaylar bir başka trajik oyun olan Oresteia'y andırır. Kumpanya olaylı yakın geçmişine sembolik ve dramatik bir yolculuk da yapar. 2. Dünya Savaşı yıllarından başlayan bu süreçi Kralcılar ve Komünistler arasında süren bol yıkımlı Yunan İç Savaşı'nı değin uzanır.
17. No Direction Home: Bob Dylan (Eve Dönüş Yok : Bob Dylan) – 2005
IMDb: 8.5
Müzik tarihinin ve çağımızın gördüğü en önemli müzisyenlerden biri olan Bob Dylan'ın hikayesi, usta yönetmenlerden Martin Scorsese'nin yönetmenliğini yaptığı bu belgesel yapıtla ölümsüzleşiyor. Yolculuğuna Bob Dylan'ın Minnesota'da geçi