Eski Washington Büyükelçisi Namık Tan, Türkiye’nin son günlerde karşı karşıya kaldığı yangın felaketinin yönetilmesi konusunda sergilenen acizliği ve içinde bulunulan çaresizliği görünce, Süleyman Demirel‘in yıllar evvel sarf ettiği “kağıttan kaplan” tabirini hatırladığını lisana getirdi.
Namık Tan, yetkinreport.com sitesinde yayınlanan yazısında, devletin kendisinden yardım bekleyen acı içindeki vatandaşlarını hayal kırıklığına urattığını belirterek, “Ziyana uğrayanların yaralarını sarmaya öncelik vereceğine, bu tuhaflığı sorgulayanlardan ve memleketler arası topluluktan yardım talebinde bulunanlardan hesap sorma yolunu seçti.
Bu ortada, ülkemizde aslında vahim boyutlara ulaşmış bulunan kutuplaşmayı daha da körüklemekte beis görülmedi. Afet uğraşına odaklanılacağı yerde, nefret temelli karşılıklı suçlama yarışının başlamasına göz yumuldu. Bunun, uzlaşma kültürünü büsbütün ortadan kaldıracağına, toplumsal ve kültürel fay sınırlarının derinleşmesine sebep olacağına aldırış edilmedi. Tersine, bu kutuplaşma siyaseten teşvik edildi.” sözlerini kullandı.
40 yıla yakın hizmet ettiği Dışişleri Bakanlığı’nın ideolojik maksatlar uğruna hoyratça kullanılmakta olduğunu görmekten derin üzündü duyduğunu kaydeden Namık Tan, “Dışişleri Bakanı da, son kriz devrinde daha fazla ikinci bir bir İçişleri Bakanı üzere misyon yapar oldu. Gerçekten, yangınlarla gayret için oluşturulan siyasi takımın içinde birinci kere bir Dışişleri Bakanının da yer aldığını gördük. Ancak, bakan, ne hikmetse Ulusal Güvenlik Şurası (MGK) toplantısında yer almadı. Bunun bir sakıncası yok, elbette. Lakin, direkt içişlerini ilgilendiren hususlarda bir Dışişleri Bakanı’nın, siyasi sorumlulardan biri olarak kamuoyu önüne çıkarılmasının sebebini anlamakta zahmet çekiyorum ve sanki, ona da bir fatura mı kesilmek isteniyor diye sormaktan kendimi alamıyorum…
Türkiye, bu haliyle, adeta fırtınalı bir denizde rotasını kaybetmiş gemiye benziyor.
Fırtınanın bir gün nasıl olsa dineceğini bilen gemi kaptanının yegâne emeli da fırtına geçinceye kadar tekneyi su üstünde tutmak. Fırtınanın gemide yarattığı ağır tahribatı umursamıyor. “Güçlüyüz ve her türlü zorluğun üstesinden gelmeye muktediriz” bildirisi vererek, mürettebatın ve yolcuların moralini yüksek tutmaya çabalıyor. “Kâğıttan kaplan olmamalıyız” cümlesi tam bu evrede lisanımızın ucuna geliyor.
Biraz olsun tarih bilenler, kaptanın gemiyi karaya oturmaktan kurtarmasının sıkıntı olduğunun farkında. Titanik faciasında olduğu üzere, halk gemi orkestrasının son performansını çaresizlik içinde seyrediyor.” diye yazdı.