Sözcü müellifi Burhanettin Duran, “Muhalefetin asıl dilemması hâlâ ortada. Hem parlamenter sisteme uygun cumhurbaşkanı adayı arayışındalar hem de cumhurbaşkanlığı sistemine nazaran seçim kazanmaları gerekiyor. Ve bunu birbiriyle zıt ideolojilere sahip partileri bir ortaya getirerek yapmak zorundalar. Halbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan 2014 ve 2018 seçimlerini “güçlü cumhurbaşkanı” fikriyle kazandı. Ve artık parlamenter sisteme dönmek Erdoğan’ı seçimlerde yenmekten çok daha zor” kanısını lisana getirdi.
Duran, şu tabirleri kullandı:
“Muhalefetin ‘nefsine hâkim’ cumhurbaşkanı adayı, seçilince ‘parlamenter sisteme dönüş’ maksadı doğrultusunda yetkilerini devredecek. Bu yaklaşımın ana sorunu yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına vizyoner liderlik argümanında bir isim çıkaramamak değil.
Ayrıyeten, cumhurbaşkanlığı sistemine nazaran milletten yönetme yetkisi alan bir adayın bu yetkiyi çok sayıda parti genel liderinin oluşturduğu bir koalisyona devretmesini öngörmesi.
Neden bu türlü söylüyorum? Muhalefetin adayı kazansa bile Meclis’te Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunluk oluşmadığında ortaya önemli bir sorun çıkacak. Seçilen cumhurbaşkanı ya mevcut sisteme nazaran başkanlık yapacak ya da yetkilerini kullanmayıp kendisini destekleyen partilerin genel liderlerinin isteklerine göre hareket edecek.
İkisi de çok kuvvetli tercihler. Yüzde 50 artı 1 almanın sorumluluğu ile yetkilerini kullanması durumunda ‘nefsine hâkim olmayacak.’ Kendisini aday gösterenlere ihanet etmiş olacak. Yetkisini fiilen devretse çok kesimli koalisyonun performansı ile mahkûm edilecek.”