Finans şirketlerini siber suçlular için cazip kılan iki temel unsur yer alıyor. Bunlardan ilki finans şirketlerinin odak noktalarının para olması diğeri ise hassas müşteri verilerine sahip olmaları. Müşteri verileri siber suçluların çeşitli dolandırıcılık yöntemlerinde kullanabileceği ve karanlık ağda satabileceği bilgiler içerdiği için en az para kadar değerli. Verizon’un 2020 Veri İhlali İncelemeleri Raporu’na göre finans sektörü yalnızca geçtiğimiz yıl bin 500’den fazla olayla ve verilerin yanlış kişilerin eline geçtiği 448 onaylanmış durumla karşılaştı.
1. Yetenekli ve deneyimli çalışan sayısının azlığı
Birçok şirket çeşitli tehditlere karşı savunmalarını güçlendirmek üzere deneyimli veya yetenekli siber güvenlik uzmanlarına kadrolarında yer vermek adına yarış halinde olsa da bu özelliklere sahip yeterli sayıda kişi bulunmuyor. Uzun yıllardır ilk defa siber güvenlik alanındaki iş gücü farkı azalmasına karşın yine de dünya genelinde 3,12 milyon çalışan ihtiyacı bulunuyor. Dünya çapındaki bu uzman açığını gidermek için istihdam seviyesinin Amerika’da yüzde 41, dünya genelinde ise yüzde 89 oranında artması gerekiyor.
2. Yetersiz bütçe
3. Kendi siber güvenliğine fazla güvenme
ESET’in tespitlerine göre yapılan en yaygın hatalardan biri, şirketlerin kendi siber güvenlik önlemlerini olduğundan daha iyi görmesi. Şirketler her alanda en iyi olanaklara sahip olduklarını düşünse de, ihlallere karşı yama yönetimi konusunda en iyi politikalara sahip olmayabilir. Bu duruma iyi ama aynı zamanda da talihsiz bir örnek ise Windows’taki BlueKeep zafiyeti. Yama 2019 Mayıs ayında yayımlandı ve Microsoft herkesin derhal yamayı yüklemesini istedi. Bir ay sonra Ulusal Güvenlik Ajansı da bu konuda uyarı yayımladı, ancak Temmuz ayına gelindiğinde güvenlik açığına sahip, saldırıya açık 805,000’den fazla makine bulunuyordu. Bu durum Kasım ayında ilk BlueKeep saldırıları ortaya çıktığında en kötü noktaya ulaştı.
4. Farkındalıkla ilgili eğitim eksikliği
Bir şirketin siber güvenliğini tehlikeye atan konulardan birisi de çalışanların yeterli siber güvenlik farkındalığı eğitimi görmemesidir. Çalışanların kötü amaçlı yazılım indirerek veya şirket kimlik bilgilerini farklı platformlarda kullanarak dolandırılmaları gibi riskler, COVID-19 dolayısıyla uzaktan çalışmaya geçişle birlikte oldukça arttı. Ponemon Institute tarafından yürütülen bir çalışmaya göre, şirketlerin pandemi esnasında siber saldırılarda ciddi bir artış olduğunu belirtmesine rağmen, katılımcıların yüzde 24’ü kuruluşlarının uzaktan çalışmayla ilgili risklere karşı yeterli eğitimi sağlamadığını ifade ediyor. Ayrıca aynı çalışma, şirketlerin yarısından fazlasının uzaktan çalışanlar için tüm gereksinimleri karşılayan güvenlik politikalarına sahip olmadığını da belirtiyor.
5. Siber güvenliği yeterince önemsememe
Bazı kuruluşlar işletmeleri açısından siber güvenliğin öneminin farkında değiller. Finansal genişleme veya yeni ürünler geliştirme gibi daha önemli gördükleri diğer alanlara yatırım yapmayı tercih ediyorlar. Siber güvenlik önlemlerinin, bir veri ihlali sonucu olası kayıplardan daha yüksek maliyetli olması gibi nedenlerden ötürü siber güvenliğin yararına oranla yüksek maliyetli olduğunu düşünebilirler. Ancak olası cezalar ve kayıplar kısa vadede çok yüksek maddi kayıplara neden olmasa da, şirketin ününü göz önünde bulundurduğumuzda müşteri güveninin kaybolması gibi daha büyük çapta zarar verecek uzun vadeli sonuçlar doğurabilir. Buna ek olarak, başarılı olmaları durumunda siber suçlular, karanlık ağda satabilecekleri müşteri verilerinin yanı sıra fikri mülkiyet haklarına erişim sağlayabilir. Bu nedenle siber güvenlik, şirketi ve şirket müşterilerini koruduğundan göz ardı edilmemelidir.