“Yarının İnsanları” olarak anılan biyonik insanlar, kaybettikleri kol, bacak hatta göz gibi hayati organları yerine sinir sistemlerine bağlanan aygıtları kullanarak yaşamlarını sürdürebiliyor. Gelecekte bu insanlara daha çok tanık olacağız.
1. 2006’da Matthew Nagle, kaybettiği hareket kabiliyetini beyin gücüyle yönetmeyi başaran ilk insan olmuştu. Yani ilk biyonik insan.
2. 2013 yılında nefes alan, atan bir kalbi olan, insan beynini taklit eden bir biyonik adam geliştirildi.
Robotik bilimi uzmanı Rich Walker ve Matthew Godden tarafından parçaları bir araya getirilen biyonik adam, pankreastan akciğerlerine kadar yapay organlara, insanlardaki gibi işleyen kan dolaşımına sahip. İnsan beynini taklit eden bir beyne sahip olan biyonik adam, ABD’de geliştirilen retina protezi sayesinde görüyor.
3. Günümüzde uzuvlarını kaybeden insanların yapmak istedikleri hareketleri düşünerek kontrol edebildiği robot protezler üretiliyor.
Robot protezlerin çoğu derinin üzerinden kaslardaki elektrik sinyallerini algılayarak çalışır. Uzvun kaybedilmesinden sonra kolun dirsekle bileğin arasındaki bölgesinde parmakların hareketlerini kontrol eden kaslar kalmışsa, hasta bu kasları kasıp gevşeterek robot eli hareket ettirebilir. Eğer bu kaslar kalmamışsa hasta, pazıdaki çeşitli kasları kasıp gevşeterek robot eli yönetmeyi öğrenebilir.
4. Sınırlar bir bir aşılıyor: İnsan gözünden daha net görüş kalitesine sahip “Biyonik Göz” oluşturuldu.
2020 yılı çoğu açıdan kötü olsa da insanlık adına yeni gelişmeler de getirdi. Araştırmacılar insan gözünün hassasiyetinin aşılabileceğinin kanıtı olarak, bir biyonik göz oluşturduklarını açıkladılar. Hong Kong Üniversitesi Bilim ve Teknoloji departmanı araştırma görevlisi Zhiyong Fan ‘’Gelecekte bu gözün iyileştirilmiş protez versiyonları insansı robotlar üzerinde kullanabiliriz.’’ açıklamasıyla biyonik gözün müjdesini verdi.
5. Bulunduğumuz yüzyılın ortalarına geldiğimizde insan bedenini güçlendiren ve tamir eden bir çok protez göreceğimiz öngörülüyor.
Şu anda biyonik organ ve uzuvlar insan bedenini taklit edebiliyor. Fakat bedenin güçlendirilmesi dönemine geçebilmek için önemli bazı teknolojik gelişmeler yaşanması gerekiyor. Bu gelişmeler sonrası insanlık, kaldırabileceğimizden daha fazla ağırlık kaldırmamızı sağlayan veya daha hızlı koşmamızı sağlayan protezlere ulaşabillir.
6. Yapay organlar birçok insanı yaşama bağlamaya devam ediyor.
Artık birçok yapay organ üretiliyor ve organ nakli bekleyen insanların dokusuna uyumlu olacak şekilde üretilen yapay organları taşıyanların sayısı günbegün artıyor. Ülkemizde de ilk kez yapay kalp nakli Bursa Uludağ Üniversitesi’nde başarılı bir şekilde gerçekleştirdi, 55 yaşındaki Neşe Akdamar’a yapay kalp takıldı.
7. Biyoteknoloji sayesinde renkleri “duyabilirsiniz”.
İngiliz bir ressam olan Neil Harbisson aynı zamanda dünyanın ilk resmi cyborg’u olma ünvanını da elinde bulunduruyor. Harbisson, akromatopsi adlı renk körlüğünün nadir bir türü ile doğuyor, bu hastalık yüzünden hayatı sadece siyah ve beyaz olarak algılıyabiliyor. Neil Harbisson bu sorununu kafasının arkasına yerleştirdiği bir antenle aşıyor: Gözlerinin önünde duran ve bir kameraya bağlı olan anten, ışık dalgaları biçiminde olan renkleri, duyulabilir frekanslara çeviriyor. Böylece renkleri görmese bile onların ne renk olduğunu algılayabiliyor.