Yaklaşık 5.500 yıl önce evcilleştirilen atlar; günümüzde gücü, hızı, dayanıklılığı sebebiyle çalıştırılan, sömürülen türlerden biri. Bir gün ayakları kırıldığında ise, insanlar onları öldürmeyi tercih ediyor. Ayağı kırılan bir insanı öldürmezler fakat ayağı kırılan bir atı öldürürler. Peki, bu neden böyledir?
Bu üzücü konuya genellikle ekranlardan aşinayız; bir at sakatlanır ve atın sahibi çaresiz bir şekilde, üzülerek(bazen de tınlamayarak) çıkarır tabancasını ve atı öldürür.
İnsanlarda ya da diğer pek çok hayvanda işe yarayan kırık tedavileri atlarda işe yaramıyor.
Atın öldürüldüğü anda, “Durun ya, belki ölmeyecekti” diye içimizden geçirirken acı çekmemeleri için vurulduklarını sanırız; oysa bunun asıl nedeni, atların fizyolojik yapısının kırıklar karşısında çaresiz kalmasıdır.
Bir atın bacağı kırıldığında, kırık tedavisi için zorlu ve uzun bir iyileşme süreci gerekiyor.
Science et Avenir sitesi, bunun nedenini veteriner Picandet’ye detaylarıyla birlikte sorduğunda alınan yanıt şöyle oluyor:
“Ne yazık ki atların bacaklarındaki yaralanmaları, hayvanın ağırlığı yüzünden, tedavi etmek oldukça zordur. Hayvanın kırılmış kemiğini de yerine oturtmak, yine hayvanın cüssesi yüzünden oldukça zordur.”
Köpekler, kırık sonrasında üç ayak üzerinde durabilirlerken atların böyle bir şansı yok. Tedavi süreçleri hem çok daha uzun sürüyor hem de bu süre boyunca sürekli yatmaları gerekiyor.
Kırığın bir miktar iyileşmesinden sonra at ayağa kalkabilse bile tam olarak iyileşmeyen ayağın yarım tonluk ağırlığı kaldırması mümkün olmuyor.
Kırık bölgeyi sabitleme işi de bir hayli zorlu. Atların bu tedavisinde insanlar için kullanılan alçı ve vidalar kullanılıyor. Veterinerler, atlar için özellikle alçı ya da vida yapılmamasından oldukça şikayetçiler.
At ameliyat edilse bile sorunlar devam ediyor.
Veteriner Picandet, atın yere uzandırılıp uzandırılamayacağı sorusu üzerine şu yanıtı veriyor:
“Bu hayvanlar yerde uzanmış halde kalamazlar. Bu, atların doğasına aykırı. Böyle bir durumda atların dolaşım sisteminde sorunlar yaşanacağı gibi, sürtünmeden ve uzanmaktan dolayı derisinde tahriş ve doku ölümü görülebilir. Fakat kırıldıklarında az yer değiştiren bazı kemiklerin tedavisi mümkün olabiliyor. İnsanın el bileklerindeki kemiklere denk gelen patüron ve kanon kemikleri tedavi edilebilen kemiklere birkaç örnek.”
Özetle; sadece ciddi kırıkların tedavisi aylarca sürüyor, bu süreçte at ayakta duramıyor, yatması gerektiğinde ise dolaşım sisteminde sıkıntılar oluşuyor. Bu yüzden de iki veterinerin kararı ile atların uyutulmasına karar veriliyor.
Burada asıl sorulması gereken soru ise şu: Atın fizyolojik yapısı mı suçlanmalı, yoksa insanlar mı?
Atlar, onları bir yük aracı olarak kullanmamızdan, eğlence için yarıştırmamızdan ya da rodeoda eziyet çektirmemizden ne kadar memnunlar? Bu zevklerimiz yüzünden bir gün ayakları kırıldığında öldürüleceklerini biliyorlar mı?
Faytona binmeyi, ganyan oynamayı düşünürken bunu kendinize sorun. Birinin sizi karın tokluğuna çalıştırıp, günün birinde yaralandığınızda kafanıza sıkmasını istemezsiniz. Onlar da istemezler.
Atın ölümü arpadan değil insandan oluyor.