Güzel Parti Küme Lideri İsmail Tatlıoğlu, “Türkiye’nin bir Merkez Bankası yoktur. Buna bir Merkez Bankası başlığı altında tanımlama yapma imkanı yoktur. Türkiye’de Merkez Bankası Kurumu ile Tapu İdaresi’nin ortasında hiçbir fark kalmamıştır. Bu farkı da anlamadıklarını Sayın Erdoğan ve takımının bütün dünyaya göstermiş olduğunu üzülerek gözlemlemekteyiz” dedi. Tatlıoğlu, dövizdeki gidişata ait olarak da, “Dünyaya yağan yağmur kadar bize yağmur yağsaydı bugün (dolar) 4,94 olmalıydı. Bunun üstü Erdoğan maliyetidir. Bunun üstü partili Cumhurbaşkanlığı maliyetidir” diye konuştu.
TIKLAYIN – Dolarda yükseliş, Türk Lirası’nda kayıp sürüyor!
Tatlıoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi kıymetlendirdi. Tatlıoğlu, 2022 yılı bütçesine ait de olarak “6 Eylül’de ilan edilen Orta Vadeli Plan amaçlarına nazaran, 2022 yılı bütçesi 211 milyar dolar. 1 trilyon 750 milyar Türk liralık harcama öngören 2022 bütçesi 211 milyar dolar. Bütçe Sayın Fuat Oktay tarafından 22 Ekim’de plan bütçe komitesinde görüşülürken 182 milyar dolara düşüyor. Ve bu bütçe bugün 157 milyar dolar…Bu bütçenin rasyonel olarak üzerinde müzakere edilmeye paha nesi olabilir… Bu süreç 2022 yılında taban yüzde 40’lık bir enflasyonu getirecektir. Ekonomist olan Sayın Erdoğan’a duyurulur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini eleştiren Tatlıoğlu, “Sorun yalnızca ekonomik bir badire değil. Yargısıyla, diplomasisiyle, eğitimiyle, kamu yönetimiyle ve liyakatiyle bir yapısal tıkanmadır. Bu yapısal tıkanmanın açılması ve Türkiye’nin kendine yakışır bir yere çıkışı lakin siyasal iklimin değişimiyle mümkündür” dedi.
“MB ile Tapu Yönetimi ortasında hiçbir fark yok”
Tatlıoğlu, söyle devam etti:
“18 Kasım Perşembe günü Türkiye’de uzun müddettir devam eden Türk iktisadına taarruzların bir öbür versiyonu bir öbür safhası yaşanmıştır. Ve Türkiye’nin milletlerarası itibarine yönelik adeta suikast devam etmiştir. Ve Türkiye’de kamu idaresinin iktisat idaresinin nasıl bir başı boşluk ve konfor içerisinde olduğunu bütün dünya bir kere daha görmüş ve Türkiye süratle sürüklenmeye devam ettiği gözler önünde serilmeye devam etmiştir. Artık Türkiye’nin bir Merkez Bankası yoktur. Buna bir Merkez Bankası başlığı altında tanımlama yapma imkanı yoktur. Türkiye’de Merkez Bankası Kurumu ile Tapu İdaresi’nin ortasında hiçbir fark kalmamıştır. Bu farkı da anlamadıklarını Sayın Erdoğan ve grubunun bütün dünyaya göstermiş olduğunu üzülerek gözlemlemekteyiz. Memleketler arası basında bu artık karikatürize edilmeye başlanmış bu da bizi gerçekten üzmektedir. IMF Raporlarında ‘fakirleşmesini eğlenerek ve gülerek geçirmeye çalışan bir toplum’ tanımlaması yapılmaktadır.”
“Ekonomist olan Sayın Erdoğan’a duyurulur”
Bugün İçişleri Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz. Olağan olarak 17 Ekim’de 2022 yılı bütçesi Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. 6 Eylül’de ilan edilen Orta Vadeli Plan amaçlarına nazaran, 2022 yılı bütçesi 211 milyar dolar. 1 trilyon 750 milyar Türk liralık harcama öngören 2022 bütçesi 211 milyar dolar. 6 Eylül’de. Bütçe Sayın Fuat Oktay tarafından 22 Ekim’de plan bütçe komitesinde görüşülürken 182 milyar dolara düşüyor. Ve bu bütçe bugün 157 milyar dolar. Artık hazırlanırken 200 milyar dolar. Görüşülürken 150 milyar dolar. Uygulanırken de 100 milyar dolar. Bu bütçenin rasyonel olarak üzerinde müzakere edilmeye kıymet nesi olabilir. Bu hiçbir ülkenin çok ani krizleri ve yüksek kriz devirleri yaşanmamıştır. Nasıl bir o vakit mali plan olan bu bütçe üzerinde devlet idaresi nasıl kendini tabir edecektir. İktisat açısından iktisat demek dert doğuruyor. Şayet bir ülkenin Türkiye üzere birden fazla para ünitesinin kullanıldığı, mili para ve yabancı para kullanıldığı bir ülkede, döviz maksatları tutmuyorsa öteki bir şeye bakmanın manası yok. Ülkede enflasyon amacının tutması, faiz gayesinin tutması mümkün değil. Bu süreç 2022 yılında minimum yüzde 40’lık bir enflasyonu getirecektir. Ekonomist olan Sayın Erdoğan’a duyurulur.
“Bugün dolar 4,94 olmalıydı”
“Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nden bu tarafa yapılan ve kamuoyuyla paylaşılan hiçbir plan ve öngörünün tutmadığı bu idarenin hakikaten bakıp artık kenara çekilme daha fazla ziyan vermeme kararı almasını beklemek gerekir ve milletin beklentisinin de bu olduğunu açık bir halde görüyoruz. Türkiye’nin 8 milyon göçmen bir tarafa, 84 milyonun fakirlik kapanına sürüklendiği bir gerçektir. 2012’de 950 milyar dolar üreten 2018’de Partili Cumhurbaşkanlığı’na başlarken 881 milyar dolarlık Türkiye, Eylül ayında 700 milyar dolar bugünlerde de 600 milyar dolara hakikat inmektedir.
Dünyada ‘kırılgan beşli’ formunda bir tabir var. Yani ekonomileri en sorunlu olan ekonomiler bunlar. Brezilya, Güney Afrika, Endonezya, Hindistan ve Türkiye. Bakın bu ülkelerde 2018’den bu tarafa ulusal para yüzde 31 kıymet kaybetmiş. Biz de bunlar kadar kaybetseydik yani dünyaya yağan yağmur kadar bize yağmur yağsaydı, dünyaya yağan dolu kadar bize dolu yağsaydı bugün 4,94 olmalıydı. Bunun üstü Erdoğan maliyetidir. Bunun üstü Partili Cumhurbaşkanlığı maliyetidir. Bugün bu ‘kırılgan beşli’de ortalama 4,8’dir. Bugün siyaset faizi 15’tir. Yüzde 10,2 Erdoğan maliyetidir. Partili Cumhurbaşkanlığı maliyetidir.”
“Türkiye’nin borçlanma maliyeti de çok yükselmiştir”
Siz Merkez Bankası’na faizi düşürmekle faizler düşmez. Yalnızca kısa vadeli faizi düşürmüş olursunuz. Türkiye’nin Merkez Bankası siyaset faizi yüzde 18’lerdeyken, beş yıllık 10 yıllık yani orta ve uzun vadeli faizleri de o civardaydı. Merkez Bankası siyaset faizini yüzde 15’e düşürmüştür fakat Türkiye’nin hazine kağıtları beş yıllık orta vadeli faizleri yüzde 20,50’ye tırmanmıştır…Artık dünyada global aktör olmayan bir iktisat yok. Türkiye’nin bu yanlış idare sonucu global mana ve milletlerarası piyasalardan borçlanma maliyeti de çok yükselmiştir. Hazine kağıtlarının maliyeti de çok yükselmiştir. Zira bedelleri düşmüştür.” (ANKA)
