Etraf ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve Türkiye İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar, imzalanmasından altı yıl sonra onaylanan Paris Muahedesi için “Müzakereleri yalnızca Etraf ve Şehircilik Bakanlığı olarak yapmıyoruz. Ülke ismine yaptığımız için içeride de müzakere yapıyoruz. İçeride bütün bakanlıklarla ortak bir kanaatin daima oluşması gerekiyor. İçerideki müzakereler, dışarıdakinden daha sıkıntı olduğunu tabir etmek istiyorum. Zira herkes kendi bakanlığı çerçevesinde düşünüyor” dedi. Memleketler arası müzakereler hakkında bilgi veren Birpınar, “Türkiye’nin, yardım demiyorum, finansmana ve kredilere muhtaçlığı olduğunu tabir ettik, ‘bu fonları açın, Türkiye yararlansın’ konusunda ısrarcı olduk” diye konuştu.
Etraf ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve Türkiye İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar; TBMM Sanayi, Ticaret, Güç, Olağan Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda “İklim Değişikliğiyle Uğraş ve Yeşil İktisat Sürecinde Fırsatlar ve Tehditler” başlıklı sunum yaptı.
“Genel Şura tarihi bir adım attı”
Komite Lideri ve AKP Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız; yaptığı açılış konuşmasında, Paris Anlaşması’nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’nin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesine değindi.
Altunyaldız, “Genel Şuramız tarihi bir adım attı. O yüzden öncelikle bu adımın ülkemize ve dünyaya güzel olmasını diliyorum. Zira her ülkenin bu alanda yapacağı çalışma ve atacağı adımlar son derece değerli. Ülkemizin global sıkıntılarda sorunun değil tahlilin yanında olduğunu net bir formda ortaya koyduk” dedi.
“Türkiye’nin kelam sahibi olması önemli”
Mehmet Emin Birpınar da sunumundan evvel Paris Anlaşması’nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’nin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesine ait konuştu.
Birpınar, “Bu kararlılığı tüm dünyaya göstermiş olduk. Taraflar Toplantısı’nda Türkiye’nin de kelam sahibi olması noktasında kıymetli görüyorum. Ekseriyetle Birleşmiş Milletler çatısı altında 197 ülkenin anlaştığı mevzu yok lakin etraf sorunlarında başarılı çalışmalara imza atıyor. Bir sekretarya da kuruldu. Ana gündemleri var. Türkiye de onların bir modülü” dedi.
“İçerideki müzakereler dışarıdakinden daha zor”
Paris Muahedesi için yürütülen müzakere süreçlerine değinen Mehmet Emin Birpınar, şöyle konuştu:
Paris Muahedesi, tüm ülkelere sorumluluk veren bir muahede. Paris Anlaşması’nın temelinde daima şundan bahsettiler. ‘Gelişmekte olan ülkeler öbür ülkelere finans yardımı yapacak, teknoloji yardımı yapacak. Az gelişmiş ülkeler de bu finans yardımlarını alacak, verdikleri taahhüt çerçevesinde emisyon azaltımı yapacak.’
Hasebiyle, Türkiye’nin 2015’ten beri korkusu şuydu. Türkiye’yi gelişmiş ülke sayarlarsa, Türkiye mutlak emisyon azaltımı yapar mı? Bu müzakereleri yalnızca Etraf ve Şehircilik Bakanlığı olarak yapmıyoruz. Ülke ismine yaptığımız için içeride de müzakere yapıyoruz. İçeride bütün bakanlıklarla ortak bir kanaatin daima oluşması gerekiyor. İçerideki müzakereler, dışarıdakinden daha güç olduğunu söz etmek istiyorum. Zira herkes kendi bakanlığı çerçevesinde düşünüyor. Mesela Güç Bakanlığı diyor ki ‘insanların hepsi elektriğe ulaşmak istiyor, daima güç gereksinimimiz var, siz bize yenilenebilir güç diyorsunuz, hem değerli hem daima değil…’ Münasebetiyle bu müzakereler bu türlü devam etti.
“Finansman konusunda ısrarcı olduk”
Türkiye yaklaşık 6 yıldır bu müzakerelerde Türkiye’nin emisyon azaltım potansiyelinin yüksek olduğunu, adaptasyon için paraya gereksinimi olduğunu, ülkemizin çok fazla iklim değişikliğinden etkileneceğini, seller, hortumlar, taşkınlar, orman yangınları üzere afetlerden yahut kuraklık üzere afetlerden çok fazla etkilenen ülke olacağını, bu yüzden milletlerarası finansmana, yardım demiyorum, finansmana ve kredilere muhtaçlığı olduğunu tabir ettik. ‘Bu fonları açın, Türkiye yararlansın’ konusunda ısrarcı olduk. Bu yılki müzakerelerin en değerli bahislerden birisi finansman olacaktır.
“Batılılar varlıklı olduğu için mevtten daha fazla korkuyorlar”
Batılılar güçlü olduğu için daha fazla vefattan korkuyorlar. Zira zenginlik o denli bir şey. Onun için diyorlar ki ‘iklimi değiştirdik, yanlış bir kalkınma modeliyle değiştirdik, siz bari bu türlü yapmayın, kalkınmanızı hakikat yapın’ diye bizi uyarıyorlar. Gelişmiş ülkeler, ‘biz dünyayı kirlettik, bedelini ödemeye hazırız, paraları verelim, teknoloji transferi yapalım’ diyorlar. Gelişmekte olan ülkeler inanmıyorlar. ‘Dünyayı kirlettiniz, zenginleştiniz, iklim değişikliğini mazeret ederek, tekrar yeni bir zenginleşme modeli arıyorsunuz, yenilenebilir güç yapacağım diyorsunuz, yeniden bize satacaksınız, kredi vereceksiniz, yeniden siz daha faza zenginleşeceksiniz sizin niyetleriniz düzgün değil’ diyorlar.
2050 yılında 140 milyon göç
Birpınar’ın sunumundan öne çıkanlar ise özetle şöyle:
“Dünya Bankası, 2050 yılında 140 milyon kişinin göç etmek zorunda kalacağını öngörüyor. 2020 kaydedilen en sıcak üç yıldan biri oldu. 2015-2020 kayıtlara geçen en sıcak 6 yılı barındırıyor. 2010-2020 ise kayıtlara kayıtlardaki en sıcak 10 yıllık periyot oldu. 1850 yılından 2020 yılına dek atmosferdeki karbon yoğunluğu yüzde 50 arttı. Deniz suyu sıcaklıkları artıyor. Karadeniz’de hamsi göçleri ve istilacı tipler görülüyor. Deniz kaplumbağaları kuzeye yöneliyor. Birleşmiş Milletler tarafından yıkıcı tesire sahip afetlerin son 20 yılda değerli artış gösterdiği ve bu artışın bilhassa de iklim ile alakalı afetlerde gerçekleştiği ve iklim ile bağlantılı afetlerin tüm afetlerin yaklaşık yüzde 91’ini oluşturduğu vurgulanıyor.” (ANKA)
