Milletlerarası danışmanlık şirketi Kearney, pandemide Batılı alıcıların yakın bölgelerden tedarikin ne kadar kıymetli olduğunu anladığını belirterek, bu süreçte Türkiye’nin Avrupa’ya yakınlığı, AB ile birebir entelektüel mülkiyet kurallarına sahip olması ve gelişkin üretim altyapısıyla büyük avantaj kazandığını vurguladı.
2021’in birinci 9 ayında Türkiye’nin ihracatı yüzde 35 artarak 121 milyar doları aşmıştı. Temmuz’dan evvelki 12 ayda gerçekleşen 201.5 milyar dolarlık ihracat Cumhuriyet tarihi rekoru olarak kayıtlara geçmişti.
Kearney’in Türkiye Yönetici Ortağı Onur Okutur, global bedel zincirinde pandemide gerçekleşen değişimin Türkiye’ye değerli bir avantaj sağladığını belirterek, “Pandeminin getirdiği tedarik şoklarıyla tedarikçi sayılarını çeşitlendirmeye ve satın almalarını yakın coğrafyalara çekmeye başlayan Avrupalı şirketler, lokasyon avantajı ve gelişkin üretim teknolojileri nedeniyle Türkiye’deki üreticilere tekrar tartı vermeye başladı” dedi.
Kearney tarafından hazırlanan raporda, satın alma yöneticilerinin pandeminin yol açtığı değişim sürecinde dikkat etmesi gerekenler, 5 başlık altında incelendi.
Raporda, belirsizliğin yüksek olduğu periyotlarda şirketlerin yaratıcı ticari bağ modelleri ve mukavelelerine daha açık olduğu belirtildi ve satın alma yöneticilerine, mevcut mukaveleler ve projeleri tekrar müzakere etmeleri önerildi. Bununla birlikte kontratların yenilenmesini sağlayacak fırsat penceresinin kısa müddet açık kalacağı da vurgulandı ve satın alma yöneticilerinin ellerini çabuk tutmaları gerektiğinin altı çizildi.
Pandemide ülkelerin sonları kapatması pek çok şirketin tedarik zincirinin kopmasına yol açmıştı. Kearney, bu devirde yakın bölgelerden tedarikin ne kadar kıymetli olduğunun anlaşıldığını ve bilhassa Avrupa Birliği ile birebir entelektüel mülkiyet ve kural seti ile yönetilen Türkiye ile Doğu Avrupa ülkelerinin bu süreçte avantaj kazandığını vurguladı.
Raporda, Koronavirüs hadise sayılarındaki artışlara bağlı olarak sonların tekrar kapatılması riskinin varlığını koruduğu belirtildi ve şirketlere tedarikçilerinin mali durumlarını yakından izlemeleri, 360 derece risk değerlendirmesi yapmaları önerildi.
Avrupalıların yüzde 47’si şirketlerden sürdürülebilirlik konusunda kurallar koymalarını bekliyor
Kearney’in raporunda, Avrupa ülkelerinde yaşayanların yüzde 47’sinin global iklim değişikliğini insanlığa yönelik çok büyük bir tehdit olarak değerlendirdiği ve şirketlerden sürdürülebilirlik konusunda kendi kurallarını koymalarını beklediği kaydedildi. Öte yandan Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirliğe yönelik Yeşil Mutabakat’ı ve Hudutta Karbon Vergisi’nin, Türkiye’deki üreticileri derinden etkileme potansiyeli taşıdığına da dikkat çekildi. Kearney, satın alma siyasetlerinin şirketin sürdürülebilirlik amaçları ile Yeşil Mutabakat üzere yeni kural setleri doğrultusunda revize edilmesi ve tedarikçilerin değişen öncelikler konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Raporda, dijital teknolojilerin faal tedarik zinciri idaresini çok kolaylaştırdığı, büyük bilgi ve yapay zeka ile tedarik dalgalanmalarını öngörmenin mümkün hale geldiği tabir edildi. Blok zincir üzerinde çalışan akıllı mukaveleler ile tedarik süreçlerinin güvenliğinin sağlanabileceğini de dikkat çekildi. Kearney, satın alma yöneticilerine dijital teknolojileri tedarik süreçlerine bir an evvel entegre etmeyi öneriyor.
Pandemide uzaktan çalışmanın öne çıkması ve bu ortada tüketici davranışlarının değişmesi, yeni eser ve hizmet kategorilerinin doğuşuna yol açtı. Rapora nazaran uzaktan çalışmayla gündeme gelen siber güvenlik bunlardan biri. Kearney, satın alma yöneticilerinin, yeni muhtaçlıkları göz önüne alarak şirketin nerelerde dayanağa, çalışanların hangi alanlarda eğitime gereksinim duyduğunu belirlemek ve bu doğrultuda aksiyon almak sorumluluğuyla karşı karşıya olduğunu vurguladı.