Mideniz Ağzınıza Gelmesin! Reflü Hakkında Merak Ettiğiniz Her Şeyi Açıklıyoruz

Mide ile yemek borusu alt ucu arasında kapakçık benzeri bir alan vardır. Bu yapı, lokmaları yuttuktan sonra mideye geçişe izin verir ama normal şartlarda mideden yemek borusuna kaçışı engeller. Reflü hastalığında asıl sorun, doğuştan bu kapakçık benzeri yapının gevşek olmasıdır.

Mide ve bağırsak hastalıkları, dünya genelinde sık görülüyor. Tabii çevresel ve genetik faktörler de işin içinde… Özellikle rahatsızlık hissi, hazımsızlık ve reflü ilk sıralarda yer alır. Yapılan çalışmalarda, reflünün gelişmiş toplumlarda sıklığının arttığı da ortaya çıktı. Toplumun beşte birinde reflü var. Hassas bağırsak sorunu ise her 4-5 kişiden birini etkiliyor.

Alerjik rinit (solunum yolu alerjisi) ile reflü arasında tavuk ve yumurta gibi bir ilişki vardır. Biri diğerini yapabilir, tetiklerler ve arttırabilirler. Bu noktada reflü en çok astım hastası bireyleri etkiler.

Baharatlı ve yağlı yemekler, çikolata, alkol ve taze sıkılmış meyve suları yasaklar listesinin başını çekiyor. Eğer reflünüz varsa ve bu yiyecek ve içecekleri tüketmeye devam ediyorsanız şikayetlerinizin her geçen gün artacağından emin olabilirsiniz. Bu tarzdaki beslenme de reflünün meydana gelmesinde oldukça etkili. Yani reflüyü yenmeye kararlıysanız, sizi sağlıklı bir beslenme programı bekliyor.

Ağrılı yutkunma varsa dikkat! Yemek borusunu etkileyen reflünün en önemli belirtilerinden biri zorlu ve ağrılı yutkunmadır. Bir diğeri ise midede yaşanan şişkinlik hali tabii. Yukarıda belirttiğimiz gibi kişinin sık sık üst solunum yolu ve diğer enfeksiyonlara yakalanması da reflünün belirtisi olabilir.

Öncelikle diyet yapılmalı ve yaşam tarzında değişikliklere gidilmeli. Ayrıca az az, sık sık yenilmesi, akşam yemeklerinin hafif geçiştirilmesi, yağlı-salçalı ağır yemeklerden kaçınılması, alkol ya da sigara kısıtlaması gibi önlemler alınabilir. Yine kilo alımından kaçınılması, fazla kiloların verilmesi, yüksek yastıkla yatılması, karın kaslarını geliştirecek sporlardan kaçınılması gerekir. İlaç tedavisidir ikinci basamaktır. Bu ilaçların asıl görevi asit oluşumunu engellemektir.

Bir kere bir oturuşta iki ailenin rızkını yemeyi unutun. Gün içerisinde sık sık ve azar azar yemeye alışın. Lokmalarınızı olabildiğince çok çiğneyin ve yavaş tempoda yiyin. Bunların yanında fast food ve sokakta satılan baharatlı rafine yiyecekler de en büyük düşmanınız, bunu sakın unutmayın. Buna çay, kahve, alkolsüz içecekler, meyve suları ve bazı alkol içeren içecekler de dahil.

Sindirim sistemimize yardımcı olan besinler şikayetlerin azalmasına yardımcı olur. Karbonhidrat oranı az olan gıdaları ve şekeri oldukça az kullanmak daha faydalı olacaktır. Yağlı besinler sindirimi sistemini çok yoracağı için yağlı yiyeceklerden de oldukça uzak durulmalı.

Yani siz siz olun öneri üzerine eczaneye, tavsiye üzerine aktara koşmayın! Reflüsü olanların günlük hayatta daha çok tüketebileceği yiyeceklere yakından bakalım.

Muz, elma, şeftali, armut, kavun ve çilek bir reflü diyetinde tavsiye edilen meyvelerdir. Ancak lifli olmalarına karşın aynı zamanda asitli olan portal, mandalina ve greyfurt gibi meyveler asit reflüye neden olabilir.

Balık tüketmek reflü hastalarının şikayetlerini azaltır. Balık yoğun miktarda omega 3 içerir. Omega 3 ise reflü hastaları için birebirdir. Reflü hastalarının kendisini daha iyi hissetmesi ve reflü semptomlarını hafifletmesi için mutlaka balık tüketmesi gerekir. Haftada en az 3 gün balık tüketmek reflü şikayetlerini minimum seviyesine indirecektir. Balık reflüye bağlı olan ağrıların da hafifletmesini sağlamaktadır.

Brokolinin sebzeler arasında bu rahatsızlıkta ayrı bir rolü var. Uzmanlar tarafından en çok önerilen brokoli; reflü semptomlarının azalmasına yardımcı olan, besin değeri bakımından çok yüksek bir sebzedir. Mide yanmasına da iyi geldiği için iyi bir alternatif öğün olabilir.

Kereviz reflüye iyi gelen bir diğer besin kaynağıdır. Kereviz düşük kalorili gıdalar arasında yer alır. Dolayısıyla sindirimi kolay olan kerevizi bol bol tüketerek reflü şikayetlerinizi minimum seviyeye indirebilirsiniz. Kereviz aynı zamanda sindirim sistemine de çok iyi gelmektedir.

Lahana reflüye iyi gelen bir diğer gıdalar arasında yer almaktadır. Yoğun miktarda c vitamini içeren lahana reflü şikayetlerini azaltır. Lahana doğal bir mide koruyucudur.

Muz tüketerek de reflü hastalığınızın semptomlarını hafifletebilirsiniz. Muz meyvesi pH değeri oldukça düşüktür. Dolayısıyla reflü hastaları bu tarz gıdaları tüketerek reflü şikayetlerini dindirebilir.

Lif bakımından zengin meyvelerin başında şeftali gelir. Sindirimi kolay ve asit içermeyen bu besini reflü hastaları öğünlerinde tercih edebilir.

Lifli besinler, midede kolayca enzimlenir. Bu nedenle sindirim sisteminin işini kolaylaştırır. Yemek borusundan mideye indiği anda mide tarafından sindirimine başlanır. Lifli gıdaların başında yulaf ürünleri ve yulaf ezmesi gelir. Özellikle az yağlı süt ile tüketildiğinde yulaf ezmesi ve ekmeği hem reflüye iyi gelir hem de uzun süreli tokluk hissi verir.

Nişasta bakımından zengin bir besin olan patates, haşlanarak tüketildiğinde reflü hastalığına iyi gelir. Haşlandığı için yağ oranı ve asit düzeyi artmaz.

Reflüye iyi gelen bitkiler arasında en çok bilineni kantaron yağı olmaktadır. Reflüsü olan bir kişi her sabah aç karnına bir çay kaşığı kantaron yağı tüketirse, bu son derece rahatlatıcı bir yöntem olacaktır ve kişi gününü sıkıntısız geçirecektir.

Bu yüzden doğru bilgi ve uzman görüşü almak için doktora danışmanızı tavsiye ediyoruz.