S.T., yıllardır hayâlini kurduğu lüks aracı alabilmek için kolları sıvadı. 2010 yılında dünya genelinde sadece 500 adet üretilen model aracı 49 bin 45 duro ödeyerek alan S.T., bir süre sonra aracı satmaya kalkınca büyük şok yaşadı. Sıfır aldığı araç boyalı çıkan S.T., durumu otomobili aldığı şirkete bildirdi. Şirketin ‘yapacağımız bir şey yok’ cevabıyla sarsılan S.T., olayı 3. Tüketici Mahkemesi’ne taşıdı. Satın aldığı aracın Limited Edition, yani dünyada sınırlı sayıda ve 500 adet üretilmiş 397 numaralı araç olduğunu anlatan S.T., ihtiyacı nedeniyle aracını satmak istediğinde aracın sol ön kapısının boyalı olduğunun ve navigasyon donanımının olmadığının anlaşıldığını dile getirdi. Özel imalat araçların bütün donanımlarının standart olması gerektiğini ve boya kalınlığının aynı olması gerektiğini belirten vatandaş, bu nedenle aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek aracın iadesi ile ödediği bedelin tahsilini istedi. Davalı şirket avukatı, dava konusu aracın sonradan boyanarak imalat hatalı bir şekilde davacıya satılmadığını, araçta iddia edildiği gibi üretimden kaynaklanan herhangi bir gizli ayıp bulunmadığını öne sürdü. Şirket, boya kalınlığı konusunda bir standart olmadığını, dolayısıyla boya kalınlığından hareketle gizli ayıp nitelemesi yapılamayacağını, aracın 1.5 yıldır davacı tarafından kullanıldığını, aracın davacıya sonradan boyanmış olarak satıldığına dair hiçbir delil bulunmadığını dile getirdi. Şirket, ne zaman ve hangi olaydan dolayı kaynaklandığı belli olmayan boyadan sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini talep etti.
Mahkeme, aracın sol ön kapısının boyalı olduğunun anlaşılması üzerine aracın bedelinin iadesi istemiyle davanın açıldığına dikkat çekti. Yapılan bilirkişi incelemesi ile boya orjinal de olsa ülke ikinci el piyasa şartlarında bu tür kalınlık farklarının değer kaybına neden olacağının tespit edildiği belirtildi. Davanın kabulü ile dava konusu edilen aracın davalıya iade edilerek 49 bin 45 euronun yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmetti. Karar davalı tarafından temyiz edildi. Hüküm, Yargıtay 13. Hukuk Dâiresi tarafından da onandı. Ancak davalı bu kez de karar düzeltme talebinde bulundu. Daire, fabrika orijinal boyası dışında aracın farklı bir boyaya maruz kaldığı ya da ikinci bir boyamanın yapıldığı ispat edilemediği gibi araçtaki boya kalınlıklarının da standart sınırlar içinde kaldığı gerekçesiyle tüketici mahkemesinin verdiği kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılama sonunda mahkeme önceki kararda direnince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Hukuk Genel Kurulu, kararında mahkemenin hazırlattığı bilirkişi heyeti raporundaki, “Aracın boyası orijinal de olsa ikinci el piyasa şartlarında araçtaki boya kalınlık farklarının değer kaybına neden olacağı tespit edilmiştir” ifadeleri hatırlatıldı. Kararda, “Mahkemece otomotiv sektöründe seri imalat sırasında araçların kaportasının yatay düzlemleri için 400-450 mikron, düşey düzlemleri için 300-350 mikron boya kalınlıklarının orijinal fabrikasyon boya kalınlığında üst sınır olarak kabul edildiği ortadadır. Ancak somut olayda dava konusu aracın sınırlı sayıda 500 adet üretildiği ve seri üretim araç olmadığı, bu tür özel araçların üretimi sırasında daha fazla özen ve dikkatin gösterilmesi gerektiği hatırlatılmıştır. Araç üzerinde yapılan inceleme sonucunda boya kalınlığının sol ön kapı sacında 140 mikron, tavandaki beyaz boya nedeniyle 200 mikron, kaput, çamurluk ve diğer kapı saclarında ise 100 mikron civarında olduğu, boya kalınlıklarının bazı yerlerde neredeyse iki kat fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Her ne kadar aracın boyası orijinal olsa da bu durumun aracın satışı sırasında değer kaybına neden olacağı, bu nedenle araçta gizli ayıbın varlığının kabulü ile ödenen bedelin iadesine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, direnme kararı verilmiştir” denildi.
ÖZEL ÜRETİLMİŞ AMA ÖZEN GÖSTERİLMEMİŞ
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 194. maddesindeki, “Bayi, müşteriye karşı mebîin (satılan malın) zikir ve vaat ettiği vasıflarını mütekeffil (kefil) olduğu gibi, maddî veya hukukî bir sebeple kıymetini veya maksut olan (istenen) menfaatini izâle veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden (gideren veya önemli şekilde noksan kılan) ayıplardan sâlim bulunmasını da mütekeffildir. Bayi, bu ayıpların mevcudiyetini bilmese bile onlardan mesuldür” hükmü hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi:
“Satılan maldaki ayıp açık veya gizli ayıp şeklinde olabilir. Açık ayıplar, ilk bakışta görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıplar, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde malın yapısıyla ilgili olan ve kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır. 818 sayılı BK’nın 203. maddesinde satılanın muayyen misli şeylerden olması hâlinde alıcı, dilerse sözleşmenin feshi veya semenin tenzilindenhiç birini talep etmeyip malın ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep edebileceği belirtilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacı, davalıdan 27.07.2010 tarihinde 49 bin 45 euro bedelle 2011 model aracı satın almıştır. Aracın üretici ve satıcı firmaların kabulünde olduğu üzere 500 adetle sınırlı olarak üretildiği ve özel üretim olduğuna yönelik 397 numaralı sertifika düzenlendiği anlaşılmaktadır. Alıcının bu şekilde üretilen ve ileride koleksiyon değeri olacak bir aracı tam eksiksiz olarak alma hakkı mevcuttur. Cihaz ile yapılan ölçümler neticesinde bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere satım konusu aracın boyasının çeşitli bölgelerde farklılıklar göstermesi, boyanın orijinal de olsa titizlikte üretilmediğini göstermektedir. Bu nedenle aracın gizli ayıplı olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki bu durumun satım konusu araçta 4077 sayılı TKHK’nın 4. maddesinde belirtilen ayıp sebebiyle kullanımında bir eksiklik göstermeyeceği de kuşkusuzdur. Böyle olunca özel üretim olan aracın daha sonra satışı hâlinde değer kaybına uğrayacağının kabulü ile aracın bedelinin iadesi yerine 818 sayılı BK’nın 202/2. maddesi gereğince semenden tenzil (bedelde indirim) yönünde inceleme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan bu değişik gerekçe ile direnme kararının bozulması gerekmiştir.”
Hukukçular, Genel Kurul’un kararıyla araç bedelinden bir miktar indirim yapılacağına dikkat çektiler. Sıfır araç alacakları da uyaran hukukçular, “Muhtemel bir mağduriyet yaşanmaması için boya kontrolü yapılmalı” uyarısında bulundu.